Sunuş

Muhterem Okuyucularımız;

Bu sayımızda Şebnem Dergisi olarak günümüz için oldukça hayatî bir konuya temas etmeye çalıştık: Faiz ve kredi kartları… Gün geçmiyor ki, çevremizden, tanıdıklarımızdan veya haberlerden bu belâlı iki yüzünden sönen ocaklar, yıkılan âileler, mutsuzluklar, felâketler, hacizler ve intiharlar duymayalım. Âdeta toplumun bütün damarlarını, bütün hücrelerini saran bulaşıcı bir hastalık gibi, bir virüs gibi yayılıyor ve bütün fertleri, bütün âileleri, bütün ticârî müesseseleri bir tarafından kıskacına alıyor.

Bir tarafta haberlere bakıyoruz; ülkemizde bankalar sağlıklı (!) bir ekonominin neticesi olarak kârlarını katlıyor; hedeflerinin çok ilerisinde atılımlar yapıyor; bir tarafta da büyük bir çoğunluk, âdeta kredi kartlarına çalışır gibi, maaşlarının ve kazançlarının büyük bir kısmını bankalara olan borçları kapatmakla boğuşuyor. Ev kredisi alanlar, araba kredisi alanlar, mobilyasını yenileyenler vb. “taksit taksit” ödüyor, “böle böle” ödüyor; “birazcık fazlası olsa da” rahatlıkla ödeyecek şekle geldikten sonra, maaşı yattıktan sonra soluğu banka veznelerinde alıyor.

Bütün toplum, âdeta yenilenmesi gereken (!) neyimiz varsa, belli aralıklarla yenilemeye başladık; hatta bazen yenilenmesi gerekmese bile o eşyayı kullanmaktan sıkıldığımız için yenilemeye, daha güzelini, daha modernini, daha kalitelisini ve tabiî ki, daha pahalısını almaya karar verdik, veriyoruz.

Evet, bu topyekûn bir cinnet hâli olsa gerek… Medya eliyle, reklamlar eliyle, hatta bazen devlet eliyle teşvik edilen, “ekonomiyi büyütmek”, “sanayi ve üretimi geliştirmek” için hep beraber, dört elle dünyaya sarıldık.

Birileri büyüyor, birileri gelişiyor; birileri semiriyor; o kesin… Ama ya toplumun büyük kısmı… Şu günlerde Amerika başta olmak üzere birçok ülkede % 99 hareketi var; yani toplumun % 99’unun, % 1’i için çalışmasını protesto hareketi… Yani çok az bir kısmın menfaati ve zenginleşmesi için, bütün toplumun gece gündüz çalışması… Sonra da o zenginlerin batan bankalarının, içi boşaltılan kasalarının doldurulması için halktan alınan vergilerin seferber edilmesi… Düzenin devam etmesi ve “zenginlerin daha zengin, fakirlerin daha fakir olması” için dört koldan bir çaba seferber edilmiş durumda… Medya, halka, bunun ne kadar gerekli olduğunu, büyük şirketler ve onları ayakta tutmaya çalışan bankalar batarsa, devletin iflas edeceğini, devletin iflas etmesi durumunda da “bugünkünden daha fakir olacaklarını” telkin edip duruyor. Onlara diyor ki, size ne oluyor, niye başka meselelere bu kadar kafanızı takıyorsunuz?! Siz, çalışmaya devam edin. Bugüne kadar sekiz saat çalışıyorsanız, ne olmuş iki saat daha fazla çalışsanız? Beş günlük mesâinize, birilerini zengin etmeye devam etmek için, bir gün daha ekleseniz ne kaybedersiniz? Hem siz çalışmaya alıştınız, biz de sizin üzerinizden kaymak yemeye… Herkes kaldığı yerden devam etsin, düzen bozulmasın!..

Evet, düzen bozulmasın; oyun bozulmasın!.. Cümbür cemaat yuvarlanıp gidelim… Siz de bu düzene ayak uyduranlardan mısınız; yoksa “kral çıplak” diyenlerden mi? Gelin, unuttuğumuz kavramları hatırlayalım; sabrı, şükrü, kanaati, helâl-haramı… Bir yerden başlayalım, okumaya, öğrenmeye ve hayata geçirmeye…

Gelecek sayıda buluşuncaya dek, Allâh’a emanet olunuz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle