Çin’deki İslâm Güneşi

Vehb bin Kebşe -radıyallâhu anh-… Çin’e giden ilk sahabî… Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onu, Çin’de tebliğ hizmetinde bulunmak üzere vazîfelendirmişti. Hâlbuki o zamanın şartlarında Çin, Medîne-i Münevvere’den bir senelik mesâfede idi. Bu sahâbî, oraya kadar gidip uzun bir müddet tebliğde bulunduktan sonra gönlünü kavuran Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hasretini bir nebze olsun dindirebilmek ümîdiyle Medîne yollarına düştü. Bir yıl süren çileli bir yolculuğun ardından nurlu Medîne’ye vâsıl oldu. Fakat ne yazık ki Hazret-i Peygamber vefât etmiş olduğu için O’nu dünya gözüyle bir daha göremedi. Hasreti bir kat daha artmış olarak, Allâh Rasûlü’nün kendisine emrettiği hizmetin kudsiyetinin idrâki içinde tekrar Çin’e döndü ve bu hizmetteyken rûhunu teslîm etti.

Vehb bin Kebşe -radıyallâhu anh-, böylece Allâh Rasûlü’nün Çin’deki ilk temsilcisi olma şerefine nâil oldu. Fânî cesedi Çin’de, rûh-i câvidânîsi ise Medîne-i Münevvere’nin rûhâniyet-i Rasûlullâh ile dolu münevver iklîminde kaldı. Bu mübârek sahâbînin türbesi, şu anda Çin’dedir. Çin’in Guangzhou şehrinde Sa’d bin Ebî Vakkas -radıyallâhu anh-’a nisbet edilen bir makam da mevcuttur.

Sahâbe ve ehlullâh kabirlerinin, çoğu zaman bulundukları bölge halkının dînî duygularının zinde tutulması ve korunmasında etkili olduğu, bilinen bir târihî hakîkattir. İşte Vehb bin Kebşe’nin asırlar evvel Çin’e attığı hidayet tohumları, her geçen gün daha da yeşeriyor; vakt-i zamanında atılmış bu tohumlar, her asrın evliyâsı himmetiyle büyüyor, şekilleniyor.

 Biz de bu ayki röportajımızı, Hong Kong’tan gelen “Muslim Herald” gazatesi editörü Hatime Hanım ve “İslam Kültür Merkezi” Hanımlar kolu sorumlusu Fatıma Hanımlarla yaptık. Birkaç yıl önce, muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin kitapları Çinceye çevrilmişti. Onlara, bu kitapların tercümelerinin Çin’deki tesiri ile Çin’deki İslâmiyet’i ilk ağızdan dinleme imkânı bulduk. Buyurun, dünyanın öbür ucundaki İslâmiyet’in terakkîsine…

 

Öncelikle Hatime hanımefendi siz tanıyabilir miyiz?

Euzü billahi mineşşeytanirracim, Bismilllahirrahmanirrahim. Elhamdü llillahi rabbilâlemin. Vessalâtü vesselamü alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammed. Esselamü aleyküm ve rahmetullahü ve beraketüh. Ellidokuz yaşındayım. Babam Muhammed Yakup, Hong Kong’un yerlilerinden… İmam olan babam, Arapça’yı çok iyi bilen bir âlim idi. Pek çok İslâmî eseri Çince’ye çevirmiş, Kur’ân-ı Kerim’in bazı sûrelerinin tefsirini de Çince’ye kazandırmıştı. Yirmi sene evvel vefat etti. Biz de babamızın İslâm’a olan hizmetlerini devam ettirmeye çalışıyoruz “Muslim Herald” isimli bir gazete hazırlayıp hem İngilizce, hem de Çince çıkarıyoruz. Ben de editörlüğünü yapıyorum. Gazetemizde çok önemli birisi değilim, âcizâne küçük bir çalışanıyım. Srilankalı Hamza isimli bir kardeşimiz de bana yardımcı oluyor. Çalışanlarımızın hepsi gönüllü çalışıyorlar.

Bütün dünyada İslâm’a karşı büyük bir merak ve yöneliş var. Hong Kong’da İslâm’a bakış nasıl?

Üzülerek belirteyim ki, Hong Kong öyle değil! Orada yaşayan insanlar, gaflet içinde yaşıyorlar. Tek İslâm’a değil, hiçbir dine karşı merak ve ilgileri yok!.. Ama Çin’de İslâm’a merak her geçen gün artıyor.

 

Dini bir ihtiyaç olarak hissetmemelerinin sebebi nedir? Zengin ve çok çalışıyor olmaları mı?

Hong Kong, yüzelli yıldır İngiltere’nin sömürgesi altındaydı. Hemen ardından Komünizm’in hâkimiyeti başladı. Komünizmle birlikte din eğitimi okullardan tamamen kaldırıldı. Hiçbir din hakkında bilgi ve eğitim almadan yetişen, yüz elli yıllık bir nesil var. Bu insanlara, sadece robot gibi çalışmanın faydaları empoze ediliyor. İnsanlar o kadar çok dünya için çalışıyorlar ki, din akıllarına bile gelmiyor.

Okullarda din eğitimi verilmediği gibi tarihimiz hakkında da hiçbir eğitim verilmiyor. Hâlbuki bizimde şanlı bir tarihimiz var. Sadece Batı ve Roma tarihi hakkında bilgi veriliyor. Nesillerin beyni sürekli yıkanıyor ve tabiî Batı hayranlığı her geçen gün artıyor.

 

Aslında bu mânâda bütün dünyada büyük bir sömürge zihniyeti kurulmuş ve maalesef bu, hızla yayılıyor. Peki Hong Kong’da en çok hangi din hâkim ve yaygın?

En yaygın düşünce, Ateizm. İnsanlar, herhangi bir dine, herhangi bir yaratıcıya ve ölümden sonrasına inanmıyorlar. Eskiden Budizm yaygındı, ama onu da bıraktılar. Taoizm de vardı. Günümüzde ise, sadece paraya tapıyorlar. Hong Kong’un yedi milyon nüfusu var. İki yüz bini Müslüman… Bunların yüz bini oraya çalışmaya gelen Müslümanlar… Kalan yüz binin otuzbini yerli halktan, diğerleri de çevre ülkelerden gelip oraya yerleşen Müslümanlar.

 

Hong Kong’ta yaşayan Müslümanlar arasında birlik ve beraberlik var mı? İslâm’ın yayılması için ne gibi faaliyetler yapılıyor?

Elhamdülillah, savaşmıyoruz, fakat çok yakın da değiliz. Çünkü herkes çok yoğun çalışıyor. Bu yüzden mescide gidenler çok az... Orada insanlar makine gibi çalışıyorlar.

Ama Hristiyan Katolikler, dinleri için çok çalışıyorlar. Okullar, kreşler, üniversiteler ve kiliseler açıyorlar. Devlet de onları destekliyor.

Müslümanlar, ortak bir şey pek yapamıyor. Herkes, kendi milletinin dini daha iyi bildiğini ve yaşadığını düşünerek başka müslüman milletlere pek yaklaşmıyor. Herkes kendi insanı ile bir şeyler yapmaya gayret ediyor. Bu da ister istemez bir bölünmüşlük meyada getiriyor.

Bizde yaşlı müslüman çok, ancak genç müslüman maalesef çok az… Bizim de gayretimiz yaşlı müslümanlarla görüşüp genç Müslüman yetiştirmenin önemini anlatmak istikametinde… Hep beraber şimdi Müslüman genç bir nesil yetiştirmek için faaliyetler yapıyoruz. Özellikle kültür merkezimizde, İslâmî âile eğitimleri veriyoruz. Hong Kong’da İslâmiyet’e ilgi zayıf, ama Çin genelinde çok fazla, elhamdülillah…

Hong Kong’da tesettürlü olmak veya İslâm’ı yaşamak zor mu? Bir tepki ile karşılaşıyor musunuz?

Hayır, çok rahat yaşıyoruz. Orada demokrasi var, kimse kimseye karışmıyor.

 

Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı’nı ve Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’yi hangi vesile ile tanıdınız?

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’nin Çince’ye çevrilen eserlerini internette bulduk. Nurettin Yang Hoca onları indirmiş. Kendi imkânlarımızla on bin adet basıp dağıttık. Sonra kitapları Çince’ye çeviren Meryem Hanıma mail atıp Osman Nuri Topbaş efendi ile tanışmak istediğimizi bildirdik. İstanbul’da da yakın bir zamanda İslâm âlimleri toplantısı olacaktı. Biz de o toplantıya gelmişken tanışmak istedik bu güzel insanla...

Meryem Hanım, dört Çinli âlimi alıp Osman Efendi ile tanıştırdı. Nurettin Yang Hoca, Osman Efendi’ye, hizmetlerine ve vakıf sistemine hayran kalmış.

 

Tanıyabildiği kadarıyla Osman Nûri Topbaş Efendi’nin en çok hangi yönünü takdir etmiş?

İlk olarak hizmeti, önce kendisi yapıyor ve çok sabırla hareket ediyor. Özellikle eğitim ve öğretime önem vermesi… Bir insanı yetiştirmek için on sene bile emek veriyor. Vakıf sistemi çok etkileyici… Hele genç hanımların yetişmesi için çok ehemmiyet verilmesi, muhteşem…

Osman Efendi’nin birçok eserini, medreselerimizde ders kitabı yapıyoruz. Hutbelerde imamlar, bu eserlerden yararlanıyorlar. Arabistan’dan gelenler ve özellikle Vehhâbîler, toplumda çok fitne çıkarıyorlar. Ancak Türkler’in üslûbu ve dine hassasiyeti, hem insan tabiatına, hem de Çin’in yapısına çok uygun... Bu yüzden Türkiye’nin bu din eğitimini taklid edeceğiz inşâallah!

Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı’nın Kız Kur’ân Kurslarını nasıl buldunuz? Sizin de şâhit olduğunuz gibi dünyanın dört bir tarafından öğrencilerimiz var; inşâallah en kısa zamanda Çin’den ve Hong Kong’tan da talebeler bekliyoruz?

Çok beğendik. İnşâallah hem model alırız, hem de talebe göndeririz.

 

Göndermezseniz biz geliriz.

 (Gülüşmeler oluyor.) Bekleriz inşâallah, yeter ki siz gelin!

 

Türkiye’deki Müslümanlara dergimiz aracılığı ile bir mesaj vermek ister misiniz?

Elhamdülillah, sizin çok güzel geçmişiniz, şanlı bir tarihiniz var. Bu, size Allâh’ın büyük bir nimeti… Atalarınız hep dinini korumuş ve yayılması için uğraşmışlar. Bizim atalarımız da Osmanlı zamanında gelen âlimlerden İslâm’ı öğrenmişler.

Gençleriniz İslâm’a ilgi duyuyor ve gayret ediyorlar. İslâm’ı öğrenecek böyle güzide Kur’ân kurslarınız var. Batılı sömürgeciler, bence sizin ülkeniz üzerinde pek başarılı olamamışlar, elhamdülillah! Ben burada İslâm adına çok güzel bir manzara gördüm ve İslâm adına çok ümitlendim.

 

Çok teşekkür ederiz bize vakit ayırdığınız için…

Asıl biz size teşekkür ederiz, bize örnek olduğunuz için… Sizleri Çin’e ve Hong Kong’a da bekliyoruz. Biz geldik, sıra sizde…

* * *

 Hatime Hanım’la röportajımızı burada tamamlayıp İslâm Kültür Merkezi’nin kurucusu olan Nurettin Yang beyin eşi Fatıma Hanım’la da tanışmak istiyoruz.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Kırkbir yaşındayım. Onsekiz yaşında bir oğlum, onaltı yaşında bir kızım var. Hong Kong’da İslam Kültür Merkezi’nde eşime yardımcı oluyorum.

 

Siz de yeni Müslüman olan hanımlarla ilgileniyorsunuz, değil mi?

Eşim imam, ben de kültür merkezimizde yeni Müslüman olan hanımlara yardımcı oluyorum. Müslümanlığı seçen hanımlar, erkeklere nazaran daha fazla bizde… Bildiğimiz kadar onlara İslâm’ı öğretmeye gayret ediyoruz.

 

Fatıma hanım, İslâmı seçenler, en çok hangi vesile ile İslâm’a yöneldiklerini ifade ediyorlar?

Genelde bir müslümanla evlendikten sonra İslâm’ı merak edip araştırıyorlar. Geçen bir kızımız, bir mescidi gezmiş ve oradaki mimârîden ve mânevî havadan etkilenerek İslâm’ı seçmiş. İnternetteki İslâmî eserleri okuyarak İslâm’ı seçenler ise çoğunlukta.

* * *

Fatıma Hanım’a da teşekkür ediyor ve misafirlerimize Şebnem Dergimizi veriyoruz. Dergimizi dikkatle sayfa sayfa inceliyorlar. Arka sayfadaki “Müminlerin Anneleri” setinin resimleri çok ilgilerini çekiyor. Muhtevâsını anlatınca:

“-Bize de gönderin, hanımlarla ilgili eserlerimiz yok!” diyerek ricada bulunuyorlar.

“Şebnem”in manasını merak ediyorlar; dergimiz hakkında bilgi verince:

“-İngilizcesi varsa, biz de alalım ve Çince’ye çevirelim.” diyorlar.

“-Maalesef yok!” dediğimizde,

“-Ama bizim için çevirin!.. Çin’de âileler, eğitim verebileceğimiz hanımları yetiştirecek eserlerin olmayışından bahsediyorlar.”

Biz de:

“-İnşâallah sizlerin duaları, bizlerin gayreti ile İngilizcesi de çıkar.” diyoruz.

Bizim röportajımız bitince, bu sefer Hatime Hanım:

“-Sıra bizde!..” deyip kayıt cihazını açıyor. “Şimdi de ben sizinle röportaj yapıp gazetemde yayınlayacağım” diyor. Ve bizimle de onlar röportaj yapıyorlar. İnşâallah hayır ve hidâyetlere vesile olur.

PAYLAŞ:                

Rukiyye Gönüllü

Rukiyye Gönüllü

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle