Virüsün hayatımıza girmesiyle hijyen takıntımız karesi ile çarpıldı âdeta... Dezenfektanlar, kolonyalar yok satarken, üretim iki-üç katına çıktı. Bilim kurulu üyelerinin çamaşır suyunun virüsleri yok ettiğine ve bulunmaz bir dezenfektan olduğuna dair açıklamaları ise, mutfak tezgahından yayılan çamaşır suyu kokusunun, artık evimizin bir üyesi olduğunun resmiydi.
Tavsiyeler çoğaltılabilir. Herkes kendi gönül ufkuna göre yaşadığını tavsiye edebilir. Bundan 10-20 sene sonrasını görmek istiyorsak, bugünün gençlerine ve ne ile meşgul olduklarına bakmalıyız.
Gençlik dönemi, hayatın en hızlı gelip geçen; heyecanı, enerjisi, gel-gitleri, ifrât ve tefrîti en bol dönemidir. Kimi genç vardır; edebiyle, duruşuyla, hâliyle, kâliyle sessiz bir tebliğ sunar etrafına… Kur’ân’ı, Sünnet’i canlı canlı yaşar. Kimi de vardır; bakıldığı zaman nefsânî duyguları anımsatır, insan bakmaya dahî “ar” eder.
Tekke ve zâviyeler, asırlar boyu İslâm Ümmeti’ne mânevî kılavuzluk yapmış, bir psiko-terapi merkezi, dertlilerin yaralarını saran, sosyal yardımlaşma ve dayanışma kanalları inşâ edip halkın arasında köprüler kuran bir ilim ve hizmet mekânı olmuşlardır. Tarîkatların insana yaklaşımı; gönül kazanma, toprak fethetmekten önce gönül fethetme tarzıdır.
Silsileden, tarîkattan, râbıtadan haberi yoktu belli ki… “Silsile” dediği şeyde Peygamber Efendimiz ile birlikte beş kişinin adı yazmaktaydı. Tasavvufî yollarda silsile, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e ulaşırdı, ama tarih boyu her yüzyılda gelen bir ya da birkaç mürşid de olurdu. Bu beş isim, nereden ve nasıl gelmişti? Bu teyzeyi nasıl inandırmışlardı?
Bizim toplumumuzda alışılagelmiş bazı tavırlar var: Çocuğun varsa câmiye gelme, namazını evinde kıl. Çocuğunla câmiye geldiysen, onu derhal sustur. Ya da susturacak bir yol bul. Sünnete bakıldığı zaman, bu düşünce tarzı kabul edilebilir değildir.
İster çalışan hanım olsun, ister ev hanımı; aslında her kız çocuğu, ev hanımı olmaya namzet olarak doğar. Allah Teâlâ, kızları ince duygularla yaratmış, ev işlerinin sorumluluğuna yatkınlık vermiştir. Bir hanımın ev işlerini yönetirken ilk başvurması gereken metot, plânlama yapmak ve bu plâna uymaya çalışmaktır. Yoksa işler birikir, ortalık dağılır. Bu durum, insanın iç...
Modern insanın aradığı huzur, şifâ, arınma ya da rahatlama; adı ne olursa olsun bunların her biri son ve tamamlanmış bir din olan İslâm’da en doğru ve en mükemmel şekliyle mevcuttur. Yeter ki İslâm’ı doğru okumasını, doğru yaşamasını ve onun verdiği mesajı anlamasını bilelim. Bize ilâhî ve sonsuz bir nîmet bahşedilmişken, kaynağı bâtıl ve putçuluk olan pagan, mesnedsiz,...
Günümüzde bilhassa tahrife uğramış dinlerin yozlaşması, İslâm özelinde bakarsak, adı müslüman, ama dîne ve dindarlığa dair her şeyi elinin tersiyle iten modern insanların varlığı, bazı ihtiyaçları da beraberinde getirdi. Evet, ihtiyaç… Neydi bu ihtiyaç? İnsanın mâneviyat arayışı.
Güneş tam tepe noktasında. Başımı kaldırıyorum, elimde duâ kitabı, Kâbe’ye bakakalıyor, gözümü Kâbe’den ayıramıyorum. Dünya’daki en büyük hamdleri, şükürleri sunuyorum Rabbim’e… Birkaç adım attıktan sonra günlerce düşünüp karar verdiğim duâmı arz ediyorum: “-Yâ Rabbi, şu anda ve bundan sonra yapacağım bütün duâlarımı kabul eyle!”
Unutmayalım, çocuklara bol oyuncak almak, iyi ebeveyn olmak demek değildir. Çocuk oyuncağı değil, ebeveynle geçirilen vasıflı vakitleri ister. İhtiyacı doyurulmayan çocuk mutsuz olur, huzursuz olur, dikkat çekmek için çeşitli yaramazlıklar yapar. Fazla oyuncak almak, çocukları dikkat dağınıklığına, doyumsuzluğa, elindeki ile yetinmemeye ve aşırı tüketime götürür. Yoğun ...
Okullarda teşvik maksadıyla yapılan okuma ödülleri, zaten okuyan çocuk için mükâfattır. Belli bir zaman zarfında, belli sayıda kitap ya da sayfa okuyana yapılan vaatler, bazı uzmanlara göre dış motivasyondur ve patlak tekere hava vermeye benzer. İç motivasyonuyla okuyan çocuk, zaten mükâfat için okumaz; okumak, onun hayat tarzı olmuştur. Bu tür mükâfatlar, zaman zama...
Endülüs İslam âlimlerinden İbn Rüşd’ün hayatını okurken, “Babamın vefat ettiği gün, bir de düğün günümde kitap okumadım. Onun hâricinde her günüm okumakla geçti.” cümlesi ile karşılaşmıştım. Matbaanın, lambanın, elektriğin, teknolojinin olmadığı zamanları ve o zamanların kitaplarını okumanın ne denli zor olduğunu, varın siz tahayyül edin.
Yaptığı hizmetlere karşılık: “-Zahmet ettiniz, Coşkun Amca!” desek: “-Kızım biz zahmetten “z” harfini çıkarıp yerine “r” harfi koyduk; zahmet olmaz, rahmet olur inşâallâh!” derdi.
“-Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!” denilmiş. İnsanın ünsiyet kurduğu kimseler, onun karakterini belli ettiği kadar, karakterine de tesir eder. Hayvanlarda bile rastlanır bu duruma… Ebeveynler olarak arkadaş seçimi noktasında çocuğumuza evvelâ gerekli eğitimi vermeliyiz. Evlâdımızı yetiştirirken rûhunda açıklar bırakmamalıyız. Mevlânâ Hazretleri, “Su...
İslamofobi, Batı dünyasının kendi kurguladığı, kendi sahnelediği ve sonra da gerçekliğine inandığı bir sinema filmine dönüştü. Bir gün filmdeki korkunç yaratık, gerçek olup insanların arasına dalacakmış gibi… Aktörler kimi zaman intihar bombacısı oldu, kendini patlattı. Metroda, caddelerde, istasyonlarda, hava alanlarında…
Ergen, artık çocuk değildir. Biyolojik ve fizyolojik değişimler yaşar, yaşadıkça atarlanır. Eleştiriye hiç tahammülü yoktur. Evde kimseyle anlaşamaz bir görüntü verir, sürekli arkadaşlarıyla vakit geçirir ya da geçirmek ister.
Kapitalist sistem, günler icat etmişti. Daha çok ürün satmak, alışverişi ve tüketimi hızlandırmaktı asıl gâye... Mutluluğu, fânî dünyanın geçici hülyalarında arayanlar da âhiretine yatırım yapmak yerine bu evcilik oyununda savrulup gidiyordu. Ömür geçiyor, emeller dur durak bilmiyordu.
Toplumumuzda gitgide artan bir “kafeleşme” ihtiyacından bahsediliyor. Bu gerçekten bir ihtiyaç mı? Kimileri için, evet, ihtiyaç… İçinde yaşadığımız modern zamanlar, bizi farklı alışkanlıklara sahip olmaya doğru itti, alışkanlıklarımız değişti. Evlere sığamaz olduk. Evlerimizin metrekaresi büyüdükçe, mekânlar bize dar gelmeye başladı. Evde demlenen mis gibi çayın, köpükl...
4-6 yaş Kur’ân Kursları uygulaması, 2014-2015 eğitim-öğretim döneminde bütün Türkiye’de yaygınlaştı. Fizikî şartları müsait olan Kur’ân kurslarında uygun alanlar kurularak eğitime başlandı. İster çocuğumuzu 4-6 yaş eğitimi veren bir Kur’ân kursu ya da özel kuruma gönderelim, ister evde kendimiz Elif-bâ ve Kur’ân eğitimi verelim; dikkat etmemiz ve göz önünde bulundurm...