Bir Sürahi Su

Bir sürahi berrak su düşünün. İçine çamur damladığında bulanır; bir damla daha; bir damla daha… Her seferinde suyun rengi, biraz değişir; en sonunda koyulaşıp, çamurlaşır.

İnsanların helâlinden kazandıkları da bu berrak suya benzer. Alnımızın teri ile çalışıp çabalayıp emeğimizin karşılığı olarak kazandığımız para, helâldir. Bu helâl paramızı dikkatli kazanıp dikkatli harcadığımız takdirde ona haram bulaştırmamış oluruz.

 

Nasıl dikkatli kazanılır?

Kısacası uğraştığımız, emek ve gayret sarfettiğimiz saha helâl olursa… Meselâ kumar oynayan veya içki îmal edenler de bu işi yapmak için büyük fedakârlık göstermekte, bazen sabahlara kadar alınteriyle (!) çalışmaktadırlar. Peki, bu gayret ve emek, onların kazandığı parayı helâl yapmaya yeter mi? Hayır.

 

Parayı, helâlinden kazandığımız hâlde harcarken nasıl dikkat etmeliyiz?

Evet, parayı helâlinden kazanmak önemli… Peki, helâl bir parayı harcarken insan harama düşebilir mi? Eğer dînimizin ölçülerini bilmezse düşmesi kaçınılmazdır. Meselâ helâlinden kazanılan servetlerde fakirlerin öşür ve zekât payı vardır. Biz, onların bu haklarını görmezden gelirsek, parayı nasıl olsa ben kazandım diye düşünürsek, paramızı baştan kirletmiş oluruz. Yine parayı harcarken ihtiyacımız olan şeylerin dışına çıkıp israfa harcamaya başlarsak yine helâle haram karıştırmış oluruz.

Bir de günümüzde helâl paralara haram karıştırmanın bir yolu daha çıktı. Bankaların aracılığı, bankada parayı faize yatırmak veya kurallarına riâyet etmeden kredi kartı kullanıp bilerek veya bilmeyerek faize bulaşmak gibi…

 

Kredi Kartı

Kredi kartı kullanmak iyice yaygınlaştığı için onun üzerinden, söylediklerimizi biraz daha açalım: Kredi kartı kullanmak, tek başına haramdır diyemeyiz. Ama farkında olmadan harama düşmeyi kolaylaştırıyor. Bunun için çok dikkatli olmalıdır. Meselâ kredi kartı kullanan pek çok insan, sanki cebinden hiç para çıkmıyormuş gibi ya da her şey bedavaymış gibi ölçüsüz, gereksiz birçok şey alabiliyor. Böylece gereksiz harcama yapmak sûretiyle israfa, dolayısıyla harama düşebiliyor.

Yine birçok şey alıp bütçemizi zorladığımızda, biriken kredi kartı borçlarını ödemek, başlı başına bir problem olmaya başlar. İşte helâl kazancımıza haram bulaştırmanın bir şekli de bu esnada ortaya çıkar. Eğer biz, kredi kartı borcumuzu, her ay bütçemizi aşmasına rağmen bütünüyle kapatabiliyorsak, fâizden bir nebze uzaklaşmış oluruz. Ancak ödemelerimizi hesap ekstresinin sadece asgarî ödeme tutarını ödeyecek şekilde yapmaya başladığımızda, kalan bakiye otomatik olarak fâize düşmektedir; hem de oldukça yüksek bir oranla… Yine kredi kartımızı, alışverişlerde kart çekmek suretiyle kullanmak yerine nakit para çekmek için kullandığımız anda da otomatik olarak yüksek oranlı fâize dönüştürmüş oluruz.

Kredi kartlarının bu bilinçsiz kullanımı sebebiyle pek çok âile kazançlarının bereketini kaybetmiş, dar boğaza girmiş ve nihayetinde yıkılma noktasına sürüklenmiştir.

Bu devir, maalesef hemen herkesin ucundan kenarından fâize bulaştığı bir devir… Böyle bir devirde, en azından kendi irademizle faize bulaşma ihtimali olan her türlü yoldan sakınmaya, helâl lokmamıza haram karıştırmamaya çalışalım. Daha önce yapmış olduğumuz hatalarımız varsa, tevbe edelim ve bir daha o hataları tekrar etmemeye azmedelim. Cenâb-ı Hak, yüce kitabımızda:

 “Allah fâizi tüketir (fâiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” (el-Bakara, 276) buyuruyor.

 

Sebeplerin Sahibi’ne el açalım

Bir ihtiyacımız mı var; açalım ellerimizi Rabbimize O’ndan isteyelim helâlinden... Sebepleri verecek olan da O’dur. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de:

“Ayakkabı bağınıza varıncaya kadar her şeyi Allah’tan isteyin.”  (Beyhakî, Şuâb, II, 41/1118) diye buyurmuyor mu?

Rezzak olan, hazineleri sonsuz olan Âlemlerin Rabbi’nden, O’nun temiz, tertemiz nimetlerinden isteyelim ve O’nun bize ihsan ettiklerine de kanaat edelim.

Duvar, meylettiği yere yıkılır. Rızkımız sâbittir, biz Mevlâ’dan helâlini ve hayırlısını istersek, elbette er veya geç verir. Fakat harama götüren işlere girersek o sâbit olan rızkımızı kirletmiş, bereketini gidermiş oluruz. O hâlde helâl olan bütün istek ve ihtiyaçlarımızı Cenâb-ı Hakk’a arz etmeliyiz, sonrasında Rabbimin onu vereceği günü sabırla beklemeliyiz. Eğer Yaratan’ımız istediğimizi vermiyorsa; demek ki hakkımızda hayırlı değilmiş, diyerek rızâ göstermeliyiz.

Aksi takdirde benim de şu eşyam olsun, bu eşyam olsum deyip hırsa kapılarak gayr-i meşrû yollara tevessül edersek kendimizi de, yakınlarımızı da ateşe atmış oluruz. Hem de öyle bir ateş ki, hem bu dünyada insanı yakar, hem de öbür dünyada…

Rabbim cümlemizin rızkını temiz ve helâlinden versin. Bizleri fâiz yiyen ve yediren kimseler olmaktan korusun. Bu tür işlere girmekten muhafaza buyursun. Kazancımızı bereketli eylesin. Âmin!

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle