Eş Seçimi -2-

Ne kadar kolaydır, başkasının düşüncelerini değiştirmek

Ne kadar zordur, kendini değiştirmek…

(Oscar Wilde)

 Eş seçiminde hep idealler vardır. Her şeyin, masallarda olduğu gibi olması istenir ve elbette insan güzel olana tâliptir. Eş seçiminde de iyiyi istemek, çok tabiîdir.

Ancak namaz kılmayan, alnı secdeye varmamış bir beyefendi, evlenmek için hâfız bir kız istediğini söylemektedir. Evlenince namaza başlayacaktır. İyi bir niyet vardır belki ortada, ama bu niyet eksiktir. İstek, bugün şimdi olabilecekse yarın da olacaktır. Bugün itibariyle yapılamayanlar, büyük ihtimalle yarın da çeşitli bahanelerle yapılamayacaktır. Daha açık ifadesiyle bugün kılınamayan namaz, yarın da eksik kalacaktır.

Değişim, istekle olur. Ve en zoru, kendimizi değiştirebilmemizdir. Emek ve sabır ister.

 Evlenilecek kadında dindarlık çok önemlidir. İleride evin kadını, çocuklarının annesi olarak yer alacaktır hayatta.

Erkek içinse, dindarlık çok daha önemlidir. İslâm, müslüman erkeğe, ehl-i kitap olan bir kadınla evlenmek için izin vermektedir, ancak kadın için bu böyle değildir. Yani müslüman bir kadının, dinsiz ya da başka dinden olan bir erkekle evlenmesi uygun görülmez. Hikmetli bir duruştur bu... Kadın, fıtrat olarak telkine açıktır, duygusaldır, etkilenendir.

Ancak erkek, daha az etkilenir duygularından, çok kere mantık yönü daha ağır basar. Kadın-erkek arasındaki bu fark, evliliğin ilerleyen yıllarında kendini daha çok hissettir. Mânevî olarak kadınlar, eşlerinin düşüncelerinden, çevresinde söylenenlerden daha çabuk etkilenirler.

Müslüman bir erkek, hristiyan bir kadın için din değiştirme vesilesi olabilir. Ama müslüman bir kadın, kâfir bir eşle baş edemeyecektir. Maddî ve mânevî olarak yıpranacak ruh sağlığını korumak için ya eşinin dînine girecek, maddî rahat ve konforunu bozmayacak ya da örnek îmânlı yaşayışı ile Allâh’a tam tamına hicret edecek ve bu dünyadaki sıkıntıları, âhiret saâdetine çevirecektir. Kâfir bir erkeğin yanında, kadının mü’min kalabilmesi, son derece zordur.

Kadınla erkeğin fıtrî farklarını hatırlarsak, dînimizin tavsiyesinin ne kadar değerli olduğunu anlayabiliriz.

Eş seçiminde îmânî önceliklerimizin yanında, istediğimizi yaşamaya dâir tercihlerimiz de önemlidir. Birbirini dinliyor olabilmek, en önemli ölçüdür. Birbirini dinleyen ve birbirini anladığını hissettiren çiftler mutludur. Evlilikte konuşabilme çok önemlidir. Problemi çözmek ve birbirini anlamak üzere olan konuşmalar, büyük önem taşır. Tek tarafın konuştuğu evlerde baskı vardır, diğer taraf huzursuzdur. Aynı anda herkesin konuştuğu, kimsenin birbirini dinlemediği evlerde ses vardır, fakat kargaşa da vardır.

Birbirini anlayabilen, dinleyebilen çiftler, çözümü de rahatlıkla bulabilen çiftlerdir. Evliliğin mayası olan “sevgi ve ilgi” tam da bu demektir işte.

Âyet-i kerîmede; “Kendilerinde sevgi ve huzur bulduğunuz eşler yarattım” buyurur, Rabbimiz…

Birlikte yürünecek olan bu yolda, estetik anlayışı ile ayrıntıları yakalayan bakışı, organizasyon becerisiyle naîf kadın ve korumak kollamak isteyen, hâdiselere sebep-sonuç münâsebetiyle, ama genel bir bakışla bakan erkek, evliliğin iki tamamlayıcısıdır.

Eş seçimindeki önceliklerimiz, bizim dünya görüşümüzdeki değer yargımızla çok ilgilidir.

Hayatı günübirlik yaşayanlar, evliliği de gâyesiz ve beklentisizce gerçekleştirirler. Bu tür evliliklerde rûha ait bir seçim ve öncelik yoktur. Yalnızca beden ön plandadır.

Sadece bedenlerin evliliğinde, öncelik cinsiyet üzerindedir. Yani, “kadın” yalnızca kadın olduğu için ya da “erkek” yalnızca erkek olduğu için evlenilmiştir. Böyle evliliklerin sayısı, azımsanmayacak kadar çoktur. Ancak birlikte yaşanan bir hayatta, kadın ve erkeğin huzurlu olması için bu tercih ve bakış açısı yeterli olamayacaktır. Ortak değerler, çocuk yetiştirme tarzı, hayata bakış tarzı, sevgi gösterme biçimleri, hattâ birlikte komşu ziyaretine gitme ya da gitmeme bile bir problem olarak kapımızda beklemektedir.

O halde eş seçimi, kısa soluklu bir arzudan ziyade birlikte anne-baba olacağınız, birlikte hayatın her anını paylaşacağınız bir hayat arkadaşı olabilmeyi düşündüğümüz, uzun soluklu bir yolculuktur. Yolculuğun katlanılması ve çabucak bitmemesi, ancak seçilen yol arkadaşının özelliğine bağlıdır.

Unutulmamalıdır, umutla seçilen ve uygun olan birçok ölçüye rağmen, beklenilmeyen sürprizler çıkabilir. O zaman da “imtihan şuuru” ve “ne olursa bu yolculuğun hayırlı olduğu ve huzura erişebileceği” düşüncesinin akıllarda tutulması gerekmektedir.

 Hayatta güzel olan her şey, emek ister.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle