İşin Biter Bitmez, Yeniden Başla!..

“Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel!..” (el-İnşirah, 5-8)

Yaz sıcaklarının kendini göstermeye başladığı, okulların tatil olduğu, uzun ve yorucu bir senenin ardından yavaş yavaş üzerimize rehâvetin çöktüğü bir döneme gelmiş oluyoruz. İçimizden “Yeterince yorulduk, bir tatili hak ettik!..” dediğimiz bir zaman aralığı bu… Kimi insanlar için üç aylık, kimileri için daha uzun veya daha kısa bir tatil dönemi…

“Tatil” dediysek, aslında rutin işlerimizden çıkıp kendi kendimizle baş başa kalacağımız bir devre olmalı, bu mevsimler… Yıl boyunca yapamadığımız, vakit bulamadığımız, ertelediğimiz, ihmal ettiğimiz “iş”lerimize dönme vakti…

“-«Tatil»de de «iş» mi yapacağız?” dediğinizi duyar gidiyim.

Evet, tatilde de iş yapacağız, ama işimizin türünü değiştireceğiz; meselâ akrabalarımızı ziyaret edeceğiz, kitap okuyacağız, Kur’ân okuyacağız, dinimizi öğreneceğiz. Dînî bilgilerimizi arttıracağız. Cenâb-ı Hakk’ın yeryüzünü gezip ibret almamızı emreden emirlerini tutup daha önce bilmediğimiz yerlere gideceğiz; yeni mekânlarla yeni insanlarla karşılaşacağız, umreye gideceğiz, ne bileyim, daha pek çok şey…

Ve tabiî ki, dinleneceğiz, temiz hava alacağız, Allah’ın bir güzellikler manzûmesi olarak halkedip insanlara musahhar kıldığı dünyamızı gezeceğiz.

Dinleneceğiz, ama önce kendimizi dinleyeceğiz. Şehrin gürültüsünde ve keşmekeşinde kaybolup giden “yüreğimizin sesi”ne kulak vereceğiz.

Kendimizi dinleyeceğiz; çocuklarımızı, âilemizi, akrabalarımızı, toprağın sesini, yağmurun damlayışını, gök gürültüsünün heybetini… Hepsini dinleyeceğiz. Koşuşturmalar arasında unutup gittiğimiz güzelliklere vakit ayıracağız.

Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, önce dinimize ve mukaddes kitabımıza vakit ayıracağız. Hem kendimiz, hem de çocuklarımızın ilk gâyesi bu olacak; dînî bilgilerimizi, eksiklerimizi tamamlamak… Kur’ân-ı Kerim’i hiç değilse yüzünden tecvidi, tâlimi ile güzelce okuyabilmek, en az ibâdetlerimizi gerektiği şekilde îfa edecek kadar ezberleyebilmek… Daha ötesinde Kur’ân’ı anlayabilmek, Arapça öğrenip Kur’ân’ı kendi lisanında hissetmek… Yaz boyunca tavsiye edilen bir tefsir kitabı veya bir hadis kitabı bitirmek… Ya da hiç olmazsa bir ilmihâl ile, hâlimiz için en zarurî ilmi öğrenmek…

Bir Kur’ân Kursu’nun kapısını çalacağız. Yavrumuzu kısa da olsa Kur’ân iklimine sokacağız; bir câmiye göndereceğiz belki… Ancak ufak bir ricâmız olacak; aynı okula gittiğinde ödevlerini kontrol ediyor gibi, ya da paramıza kıyıp “istikbale hazırlanması” için gönderdiğimiz dershâne sınavlarını kontrol ediyor gibi çocuklarınızla ilgilenin. Kur’ân kursunda neler öğrendiğini, neler öğreneceklerini sorun. Onlar da sizin, en az okullarına veya dershânelerine değer verdiğiniz kadar Kur’ân-ı Kerim’e de değer verdiğinizi görsünler.

Onlar da bilsinler ki, Kur’ân okunmaya, öğrenmeye, araştırılmaya, ezberlenmeye değer bir kitap… Ve onlar bilsinler ki, siz aslında Kur’ân’a çok değer veriyorsunuz, her zaman gerektiği gibi okuyamasanız da, Kur’ân sizin gönlünüze taht kurmuş, hayatınızın mihveri olmuş. Ve onlar bilsinler ki, Kur’ân, bütün hayatı kuşatan bir hayat menbaı… Sadece mezarlıklarda ve mevlitlerde duâ niyetine okunan bir kitap değil de, hayatın bütününü kuşatan, her türlü derdimize derman olan ilâhî bir mektub… Allah’ın mektubu, dâveti, rahmeti, ışığı…

Bir ricâmız da, Kur’ân Kurslarında, câmilerde din hizmeti veren kardeşlerimize… Biliyoruz, çok kısa bir zamanda sizden çok şey isteniyor. Anne ve babalar, kendilerinin vermediği/veremediği dînî eğitimi birkaç gün içinde çocuklarına benimsetmenizi bekliyorlar. Kursa veya câmiye gelen evlatlarının birkaç hafta içinde Kur’ân’ı en güzel bir biçimde okuyan, ezberlerini yapan, dînî bütün bilgileri öğrenen, ahlâk, edeb ve terbiye almış kimseler olmasını bekliyorlar. Siz maddî-mânevî birçok sıkıntı içinde elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorsunuz, bunu da biliyoruz. Ama lütfen, bu kısa dönem içinde çok fazla bir şey öğretemesek de, çocuklarımıza dinimizi sevdirelim; hiç olmazsa kırıp üzmeyelim. Belki hayat boyu bir daha kurslarla, câmilerle yolu kesişmeyecek kimseler de derslerimize katılacak… Lütfen onların zihninde ve gönlünde güzel izler bırakalım…

Kısacası, gelin bu tatilimizi, en güzel ve en verimli bir şekilde değerlendirelim. Gelin, bu tatilimizi, “tatil” edelim; sonra pişman olmamak için…

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle