Dönüş, Rabbu’l-Âleminedir

Emânet olarak verilen hayatlarımızı, hiç ölmeyecekmişcesine yaşamamızın sebebi nedir?

Bu sorunun cevabı, Allâh’ın insana verdiği hayat nîmetini anlamamak, Allah’ı ve insanı yeterince tanımamak, Allah’tan gereğince korkmamak ve ölümün hakikatini idrak etmemek olsa gerek.

Televizyon, internet ve gazetede gördüğümüz ölüm haberlerini görmemek için es geçmemizin, ölümü konuşmamak için yoğun bir çaba sarfetmemizin, saçımızda veya sakalımızda bir kaç tane beyaz teli görmemek için aynaya hiç bakmamamızın sebebi de bu olmalı… Oysa ölüm de, hayat gibi hak!.. Ölüm, bir Müslüman için hiçbir zaman korkulan veya kaçmaya çalışılan bir son olmamalı. Ölüm, Rabbe kavuşma, yaptığımız amellerin ve iyiliklerin karşılığını alma, sonsuz huzura kavuşma yeri olmalı. Elbette âhiret için bir hazırlığımız varsa!

Kaçımız, günlük endişelerinden kurtulup gönül huzuru ile namazını kılıyor? Hangimiz son zamanlarda televizyonun veya internetin başından kalkıp bir yetimin elini tuttu, saçını okşadı, komşusunun veya bir akrabasının derdine derman olmaya çalıştı. Mahallemizde kaç tane ihtiyaç sahibi insan var; bunları düzenli ziyaret ediyor muyuz? Durumlarından ne kadar haberdarız?! Veya bunu kaçımız yapıyor? Bu sayının azlığından öylesine korkuyorum ki, telaffuz etmeyi bırakın düşünmek bile istemiyorum. Aynı ölümü düşünmek istemememiz gibi...

 

Belki bir ülkenin yarısına yetecek kadar mal varlığına sahip olan bir insanın, hâlâ başkalarının kazancında gözünün olmasının sebebi nedir?

Hırs mı? Açgözlülük mü? Hiç ölmeyecekmiş gibi hissetmek mi?

Elbette ölümle hiç karşılaşmayacakmış gibi yaşamak ve hayatını ziyan etmek bir Müslüman’ın yapmayacağı/yapmaması gerek büyük bir hata!.. Ancak etrafımıza şöyle bir baktığımız zaman nice zengin müslümanın, mal ve makam sevdası uğruna, kendilerini ve bütün hayatlarını heba ettikleri göreceksiniz. Hep daha fazlasına ulaşmak istemek, mezarda kazandığı paralara yer olmadığını bile bile buna devam etmek, bu uğurda helâl-haram tanımamak, insanların haklarını çiğnerken rahatsız olmamak…

Öyle bir gün düşünün ki, baba oğluna, anne kızına yardım etmeyecek/edemeyecek. Öyle bir gün düşünün ki, yaptığınız zerre kadar kötülük, yapmadığımız, terk veya ihmal ettiğiniz bütün ameller karşınıza çıkacak!..

Zor bir gün, zor bir hesap… Düşünmesi bile insanı yoruyor, üzüyor, korkutuyor. Bu büyük günün dehşetini düşünmeden ânımız geçmemeli!.. Yoksa o çetin günde, huzur-ı ilâhîde daha çok üzülecek, daha çok terleyecek ve daha çok korkacağız!.. Rabbimiz, muhafaza buyursun.

Bu dünyadan yanımızda götürebileceğimiz tek şey, beyaz bir bez parçası ve amellerimiz!.. Nice kavimler geldi geçti, hani şimdi onlardan geriye kalanlar? Öldüklerinde yanlarında ne götürebildi, Firavun’lar, Nemrudlar?! Biz, onlardan daha mı zenginiz, daha mı kudretli, daha mı akıllı? Bizim de âkıbetimiz onlar gibi olacak!.. Elli-yüz yıl sonra, yerimizde yeller esecek!.. Adımızı, sanımızı bilen kalmayacak!.. Bütün hayatımız boyunca biriktirdiğimiz servetimiz, evimiz ve başkalarının olacak!..

Günümüze gelirsek…

Günümüz dünyasının sunduğu şehvet ve çoklu seçebilme imkânı, durdurulamaz bir hızla insanoğlunun çevresini kuşatmış gibi görünmekte… Televizyon, internet ve gazete gibi iletişim araçlarının, ahlâktan ve ana amacından uzak bir şekilde hayatlarımızı esir aldığını ve bizleri koca bir felâkete doğru sürüklediği fark etmemek, sanırım ahmaklık olur. “Birazdan maç bitecek, dizi reklama girsin namazı kılarım, film geç bitti o yüzden geç yattım ve sabah namazına kalkamadım!” gibi cümleler, kulaklarımıza zulüm, kalbimize ağır gelmiyorsa, ziyan olmamız yakındır!.

O hâlde ne yapmalıyız?

Bugün televizyonu açmamak için, internete girmemek için mükemmel bir gün… Rabbimizin kapısı her zaman açık... Haydi, bu akşamı, Kur’ân-ı Kerim okuyarak, meâl ve tefsir okuyarak, ilmihâl okuyarak, hadis öğrenerek geçirelim. Efendimizin hayatını, Allâh’ın en sevdiği Habibi’nin hayatını öğrenmek için elimize bir siyer alalım. Bir sayfa da olsa Kur’ân-ı Kerîm okuyarak, meâl ve tefsirinden bir sûre anlayarak, ilmihâlden bir konu öğrenerek, geçireceğimiz bir akşamdan daha hayırlı ne olabilir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle