Bir Mektup

Esselâmü aleyküm,

Saygıdeğer büyüğüm, ablam, hocam, Halime Abla…

Muazzam bir ilâhî ikram ayı olan Ramazan-ı Şerîf’in feyz ve bereketinden istifade etmenizi, Ramazan’ın ruhânî iklimini ömrünüzün her döneminde feyizli bir hayat yaşamanızı Rabbim sizlere ihsan eylesin.

Mübarek Ramazan Bayramınızı kutlar, bayramınızın hayırlara vesile olmasını diler, siz büyüklerimin ellerinden hürmetle öperim.

Halime Abla,

Bu mektubumu, Bilecik Kapalı Cezaevi’nden bozuk düzenin kurbanı ve dışarıdayken fazîletten ve mâneviyattan mahrum kalmış insanlar arasında yaşayan, müebbet hapis cezası almış bir kader mahkûmu kardeşiniz olarak yazma gereğini bir borç bildim. 1999 Marmara Depremi’nden sonra, hayatımızı yeniden idame ettirmek için bir depremzede olarak âilemi Yalova’da bırakıp Antalya’ya çalışmaya gittim. Rızkımı kazanıp yaşama mücadelesi verirken, bir anlık öfkenin ve câhilliğin sonucunda cinâyet işlemek zorunda kaldım. Neticede 24 yıl yatar müebbet hapis cezası aldım. Dünyalıklarımı kaybetmiş, etrafımdaki dost zannettiğim menfaatçi (inançsız) insanlar tarafından terk edilmiş ve eşimden de ayrılmış olarak kendimi demir parmaklıklar arkasında buldum. En başta cinâyetimin ve birçok olayların ardından, şer zannettiklerimin hepsinde bir hayır olduğunu gördüm.

Dışarıdayken yıllarca isteyip yakalayamadığım samimi mâneviyât çizgisini ve mânevî huzuru, saygıdeğer hocamız Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz Efendi’nin tasavvuf kitabı ile tanışıp Aziz Mahmud Hüdâyî Vakfı Başkanı iken (2009’da) kendisi ile haberleştikten sonra (Allah, ondan râzı olsun), kendisi Osman Nûri Topbaş Efendimizin de birkaç kitapları ile beraber dergilerinizi göndermişti. (4 yıldır Altınoluk derginiz, abone olarak gelmektedir. Allah cümlenizden râzı olsun.)

Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz Hocamızın vesile olması sonucunda mâneviyat düsturunu yakalayıp, samimi, içten mâneviyat çizgisini dâvâ için, dîn-i mübîn-i İslâm için Hak yolunda mahkûm kardeşlerime ve dışarıdaki haberleşebildiğim mü’min kardeşlerime faydalı olabilmek için bir noktaya gelmeye çalışıyorum. Rabbim, cümlemize hidayet yolunda bir ömür hizmet etmeyi nasip etsin inşâallah…

Tek çocuğum, eşimin yanında olduğu için çocuğumla telefonla görüşürken, eşimle “merhaba”nın dışında bir şey konuşamıyordum. 6 yıl boyunca bir türlü barışamıyorduk. Cezaevine girince de barışma ve bir araya gelme ümidim hepten kaybolmuştu. 11 yıl eşime ve oğluma Rabbimin hidayet vermesi için hep duâ ettim. 4 yıllık dergimin Şebnem sayılarını “Bir gün eşime gönderirim.” diye hep biriktirdim. İstifade edebileceğini hissedip umarak, okuması için geçen sene kargo ile adresine gönderdim. Mübarek üç aylara girdiğimizde en son aldığım habere göre tesettüre büründüğünü, namaza başladığını ve Kur’ân-ı Kerîm öğrenip devamlı olarak okuduğunu öğrendim. Sonunda eşim için yaptığım duâlar kabul olmuştu. İnan abla, eşimin de mâneviyâtı yakalaması ve ibadetlerini yapıp bundan sonra dünyalık için değil, hep âhireti için yaşayacağını duyduğumda, bana deselerdi, “Yargıtay cezandan 10 yıl indirim yaptı.”, bu kadar sevinemezdim.

Sonuçta H. Kâmil Yılmaz Hocamızın göndermiş olduğu kitaplar ve dergilerinizin vesile olmasıyla ben de, eşim de mânevî huzuru bulmuş olduk. Ayrıca 6 aydır haberleşmekteyiz. Allah nasip ederse, bu ayın sonunda açık görüş ziyaretine gelecek. Bütün bu yaşadığım mutluluklara ve bu kavuşmaya sizler vesile olduğunuz için sizlere minnettar olduğumu bilmenizi isterim. Rabbim, özgür bir gelecekte sizlere, kurumlarınıza hizmet edebilmeyi ve bir vakıf hizmetkârı olabilmeyi nasip etsin inşallah…

Halime Abla,

Bir Müslüman kardeşiniz olarak, sizleri tanımamama rağmen yaşadıklarımı sizlere anlatmak için bu mektubu yazma gereğini buldum. Dergilerinizin ve emeğinizin boşa gitmediğini size haber vermek istiyorum. İnanıyorum ki, bizim gibi birçok kardeşimiz de yazılarınızdan istifade etmektedir. Bir yandan bu Ramazan Bayramı’nda (5 senedir olduğu gibi) gelen gidenim, ziyaretçim ve dertleşecek dışarıdan kimsem kalmadığı için, bir yandan da size minnettar ve duâcınız olduğumu anlatmak için yazdım. Çok yoğun olduğunuzu da biliyorum. Bu yoğunluğunuzda zamanınızı alıp sizi meşgul ettiysem de hakkınızı helâl etmenizi diliyorum.

Halime Abla, yolun başında olan oğlumun annesi için (bir bayan olarak gerçi siz daha iyi bilirsiniz) Şebnem kitaplarından veya sizin önereceğiniz kitaplardan elinizde var olanlardan kitaplar gönderebilirseniz, çok sevineceğim. Onunla birlikte etrafındaki başka insanların da istifade edeceklerini sandığım için sizden rica ediyorum. İnanın abla, dışarıdan ve cezaevinden herhangi bir gelirim olsa, bu talebim için sizi rahatsız etmezdim. İmkânım olsaydı, kendime Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’nin yazdığı her eseri ve Erkam Yayınları’nın yayınladığı her kitabı temin ederdim. Oğlumun annesine de Şebnem Kitapları’nın hepsini alırdım. Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz Hocamız da Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına gittiğinden beri o makamda onu da rahatsız edip meşgul etmek istemedim. Vakıftaki yeni başkanın ve müdürün kim olduğunu da tanıyıp bilmediğimden dolayı iki yıldır vakfa da yazamadım.

Abla, ayrıca dualarımın dışında göndereceğiniz kitapları ben de bir Ramazan fitresi olarak kabul edeceğim. Ben de sizlere 1 adet adınıza, 9 adet Şebnem yazılı anahtarlıkları bayram hediyesi olarak gönderiyorum. Sevdiklerinize ve dergideki diğer ablalara verirsiniz. Beğeneceğinizi umarım; inanın boncuk malzemem ve imkânım olsa, bütün abonelerinize göndermek için yeterince gül yapar gönderirdim. Ama yine de kişiye özel ismi ile veya dergimiz “Şebnem” yazılı gül anahtarlıkları cân u gönülden yaparak, dilediğiniz kadar sizlere gönderirim. Mektubunuzda belirtmeniz yeterli. İlgi ve alâkanız için çok çok teşekkür ederim. Allah cümlenizden râzı olsun. Görevlerinizde başarılarınızın devamını diler; sağlıklı, huzurlu, mutlu, kazasız, belâsız bir ömür yaşamanızı Yüce Rabbimden niyaz ederim. Allah her dâim yar ve yardımcınız olsun. Allah’a emanet olunuz.

Saygılarımla,

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle