Sarılık-1

Yeni doğan dönemi, hayatın ilk bir ayını kapsamaktadır. Bu dönemdeki önemli hastalık belirtilerini geçen aylardaki yazılarımızda incelemiştik. Bu yazımızda, yeni doğan döneminin önemli problemlerinden biri olarak karşımıza çıkan “sarılık” konusunu ve -önümüzdeki yazımızda da- üç aydan küçük bebeklerdeki “ishal”i teferruatlı bir şekilde anlatmaya çalışacağız.

 

Sarılık

Sarılık, hayatın ilk bir ayında en sık karşılaşılan problemlerden biridir. Sağlıklı, zamanında doğan bebeklerin % 60’ında, erken doğanların % 80’inde görülmektedir.

Sağlıklı, zamanında doğan bebeklerin hemen hepsinde ilk bir haftada kanda bilirubin maddesi yükselmesine karşılık, bunların % 60’ında sarılık gözle görülür hâle gelmektedir. Buna “fizyolojik sarılık” denmektedir.

Sıklıkla görülen bu fizyolojik sarılık dışında, yeni doğan bebeklerde çok çeşitli sebeplere bağlı olarak “patolojik sarılık” da gelişebilir.

(Fizyolojik tâbiri; vücudun tabiî işleyişi ile alâkalı bir durumu anlatırken, patolojik tâbiri; normal işleyişin bozulduğunu ifade etmektedir.)

Bebeğin sarı görünmesine sebep olan bilirubin maddesi; yapımı fazla olduğunda ya da vücuttan atılımı azaldığında kanda yükselerek, sarılığa sebep olmaktadır. Yenidoğan sarılığını; erişkin ve çocuklarda görülen, karaciğeri tutan virüslerle meydana gelen iltihâbî sarılıkla karıştırmamalıdır. Karaciğer iltihaplanmasına bağlı olarak meydana gelen sarılık, bütün yaş gruplarında görülebilirken, yenidoğan sarılığı, sadece bu döneme has bir durumdur.

 

Yeni doğan döneminde sarılık niçin görülmektedir?

Bebek dünyaya geldiğinde, anne karnında iken sahip olduğu alyuvarları yıkılarak, süratle yeni alyuvar üretimi başlar. Ayrıca bebeklerde, alyuvarların ömrü, erişkine göre daha kısadır. Bu yıkım esnasında bol miktarda bilirubin maddesi açığa çıkar. Ortaya çıkan bilirubin, bebeğin karaciğer kapasitesini aşar. Bebeğin bağırsak pasajı yavaş olup, enzim sistemi de henüz tam olgunlaşmadığından, bilirubin kanda yükselmeye başlar. Bilirubin miktarı belirli düzeyi aştığında, bebekte sarılık fark edilir hâle gelir.

İlk önce göz akları sararır. Kanda bilirubin yükseldikçe, sırasıyla ilk önce baş-boyun bölgesi, sonra gövdenin üst, daha sonra alt kısımları, peşinden kol ve bacaklar sararır. El ve ayaklar sarardığında, bilirubin miktarı oldukça yükselmiş demektir.

Şüpheli görülen durumda bebekten kan alınarak tahlil yapılmalıdır. Normalde sarılık doğumdan 2-3 gün sonra ortaya çıkıp, 7-10 gün sonra kaybolur. En son göz aklarındaki sararma geçer. Erken doğan bebeklerde sarılık daha şiddetli görülür ve 4-5. günlerde belli olur. Sarılık tespit edilen bebeklerdeki tedavi, bebeğin kaç günlük olduğuna, kaç haftalık iken doğduğuna, kaç kilo olduğuna, bilirubinin kandaki düzeyine… vb. göre belirlenmektedir.

Sarılık olan bebeğe hangi tedavinin yapılacağına dair hazırlanmış çizelgeler vardır. Bu tablolar, bebeklerin özel durumlarına göre farklılık gösterebilir. Bebeğinizin tedavi şeklini hekiminiz belirleyecektir.

 

Fizyolojik sarılık nedir?

Anne karnındaki bebeğin kanında oluşan “bilirubin” (yükseldiğinde bebeğin sarı görünmesine sebep olan madde), “eş” (plasenta) yolu ile anneye geçerek, onun vücudunda işlenir. Yani bebek, bu bilirubinden zarar görmez. Bebek doğduktan sonra ise, bilirubin kanda yavaş yavaş yükselmeye başlar. (Bu yükselmenin sebeplerini yukarıda anlatmıştık. ) Bu geçici yükselmeye “fizyolojik sarılık” denir.

Hayatın 3-5. günlerinden sonra yine yavaş yavaş bilirubin düşmeye başlar ve 1-2 haftada normale döner. Erken doğan bebeklerde ise, 2-4 hafta sürebilir. Fizyolojik sarılık, ilk 24 saatten sonra ortaya çıkar. Fizyolojik sarılık, çoğunlukla tedaviye gerek duymadan geçse de, mutlaka bir hekim kontrolünde olunmalıdır. Zira bazen fizyolojik sarılıkta da bilirubin miktarı tedavi gerektirecek tehlikeli düzeylere çıkabilir.

 

Anne sütü sarılığı nedir?

Anne sütü alan yeni doğan bebeklerin çoğunda, ilk haftada görülen, beslenme yetersizliği ve az kalori almaya bağlı olarak ortaya çıkan bir sarılıktır. Bu bebekler sağlıklıdır, kilo almaları normaldir, ancak sarı görünürler. Sarılık 12. haftaya kadar uzayabilir. Anne sütünü kesmeye gerek yoktur. Bebekte anne sütü sarılığı var diyebilmek için diğer bütün sebepler elenmelidir. Esâsen anne sütü sarılığının sebebi bilinmemektedir.

 

Patolojik sarılık nedir?

Yeni doğan bebekte ilk 24 saatte meydana gelen, mutlaka tedavi ve takip gerektiren sarılıktır. Erken doğan bebeklerde 21, zamanında doğan bebeklerde 14 günden fazla sürer. Bebekte çoğunlukla başka bir hastalık da mevcuttur.

Fizyolojik ve anne sütü sarılığının dışında en sık sarılık, anne-fetüs arasındaki kan grubu uyuşmazlığına bağlı olarak meydana gelir. (Anne karnında 8 haftayı dolduran bebek, 9 haftadan sonra “fetüs” adını alır.) Erken doğum, mikrobik hastalıklar, hâmilelikte geçirilen hastalıklar, kullanılan ilaçlar… vs. de bu sarılığa sebep olabilir.

Rh uyuşmazlığına bağlı sarılık; Rh negatif anne, Rh pozitif bebek taşıdığında ortaya çıkar. Annede, bebeğin kan grubuna karşı antikor gelişir. Çoğunlukla ilk doğumda problem olmaz. Daha sonraki hâmileliklerde, anneden bebeğe geçen antikorların bebeğin alyuvarlarını parçalamasıyla; hafif kansızlıktan, uzamış sarılık, akciğerde kanama, vücudun ve organların su toplaması, karaciğerin iflâsı ve bebek ölümüne kadar değişen tablolar ortaya çıkabilir.

Rh pozitif bebeği olan bütün Rh negatif annelere, doğumdan sonra ilk 72 saat içinde koruyucu iğne yapılmalıdır. Rh uyuşmazlığına bağlı olarak bebeklerin etkilenmesini önlemek için; eşleri Rh pozitif olan bütün Rh negatif annelere, ilk hâmileliklerinden başlayarak her hamileliğin 28. haftasında mûtad olarak koruyucu iğne yapılmalıdır.

 

Yenidoğan sarılığı niçin tedavi edilmelidir?

Sarılığa sebep olan madde, yani bilirubin, belli seviyeyi aşınca beyinde bazı bölgelerde birikerek kalıcı beyin hasarına ve beyin felcine sebep olabilir. Bu bebeklerde ilk birkaç günde, gevşeklik, uyuklama, emmede zayıflama görülür. İlk haftanın sonunda tiz sesle ağlama, ateş, havâle, başını geriye doğru atma, kasılma, solunum düzensizliği ortaya çıkar.

Bu belirtilerin ortaya çıktığı bebeklerin, ne yazık ki, % 50’si ölür. Bu sebeple yenidoğan sarılığı ciddiye alınması gereken önemli bir tablodur.

 

Tedavi

Sarılığın en kolay fark edildiği yerler, göz aklarıdır. Ancak yeni doğan bebek, günün çoğunu uyuyarak geçirdiğinden, dikkat edilmediğinde sarılık gözden kaçabilir. Sarılığı gözle fark edebilmek, tecrübeli kişiler için bile kolay olmadığından, sarardığından şüphelenilen bebek, hemen hekime götürülmelidir. Nasıl olsa geçer diyerek hekime gitmeyi ertelemek, bebeğin üzerine sarı örtüler örterek, sarı zıbın giydirerek sarılığı güyâ iyileştirmeye kalkışmak, bu hastalığın tedavisi için en kıymetli zamanın kaçırılmasına ve bebekte beyin hasarına yol açarak onun ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır. Yeni doğan bebeğe sarı yerine bilhassa beyaz kıyafetler giydirilmeli ki; sararması gözden kaçırılmasın.

Sarılığın tedavisi; bebeğin bilirubin düzeyine, doğum haftasına, vücut ağırlığına, kaç günlük olduğuna göre değişir. Uluslararası standartlarla hazırlanmış özel çizelgelere bakılarak, sarılığın tedavi ve takibi yapılır. Bu çizelgeler bebeklerin özel durumlarına göre farklılık arz edebilir.

Sarılıklı bebekler, mutlaka erkenden takip altına alınmalıdır. Sarılığı şiddetli olanlar hastahânede müşâhede altında tutulmalıdır. Doğumdan sonra 24 saat içinde taburcu edilen bebekler, mutlaka 48 saatten sonra görülmeli ve sarılık açısından değerlendirilmelidir.

 

Tedavi Şekilleri

Fototerapi yöntemi: Sarılık olan bebeğin bilirubin seviyesi yükseliyorsa, en sık uygulanan tedavi şekli ultraviyole ışınlarının kullanıldığı fototerapi yöntemidir. Bu ışığın tesiriyle, bilirubin suda eriyip idrarla vücuttan kolaylıkla atılır. Bebeğin gözleri, ışıktan zarar görmemesi için kapatılır, vücudu çıplak bırakılır. Tedavi sırasında anne sütü kesilmemeli, hatta bu sırada bebeğin sıvı kaybı artacağı için bol bol emzirilmelidir.

Kan değişimi: Bilirubin değeri çok yüksek olduğunda, bebekte beyin felcinin önlenmesi, ağır kansızlık tablosunun düzeltilmesi amacıyla âcilen yapılan ve hayat kurtarıcı olabilen bir tedavi şeklidir. Rh uygunsuzluğunda bu değişim birkaç kez tekrarlanabilir.

Kan değişimi, âileler için her ne kadar göz korkutucu olsa da; uygun şekilde yapıldığında ve hasta dikkatle takip edildiğinde bebek ölümleri günümüzde % 0.5’in altındadır.

PAYLAŞ:                

Betül Nefise İnal

Betül Nefise İnal

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle