Sanat Harikası İnsanın Var Oluşu -35- Parmak Ucundaki İmza

Bir önceki yazımızda ses telinin gelişiminden ve fonksiyonundan bahsetmiştik. Ses teli, sadece insanda bulunmaz. Ancak kelimelerle konuşarak anlaşan yalnız odur. Her ne kadar bazı hayvanlara kelimeler ezberletilebilse de onlar hiçbir zaman kendi aralarındaki iletişimde bu yolu kullanmazlar. Zira onlar, bu kelimelerin ne mânâya geldiğini bilmezler ve anlaşmalarını kendilerine öğretilen husûsî metotlarla yaparlar.

Yaratılan bütün varlıklarda farklı özellikler bulunur. Bunların içinde en mükerremi olan insana ise; akıl, idrâk, iz’an ve konuşma kabiliyetini veren Rabbimiz’dir. Bu hususiyetleriyle o, diğer mahlûkattan ayrılır ve ilâhî emâneti yüklenir. O kâinâtın göz bebeği, eşref-i mahlûkattır.

Anne karnındaki çocuğun 10. haftasında, bacak kasları, kemiklere özel ve sağlam yapılarla tutturulur. Diz eklemi belirginleşir. Eller ve ayaklar, bir araya getirilip birleştirilebilir. İlk tekmelemeler başlamıştır ve ultrasonografi sırasında annenin karnına uyarı vermekle bebeğin zıplamaya başladığı görülebilir.

Göz kapakları hızlıca oluşmaya başlar ve birleşerek kapanır. Gözler, 10. haftada artık tamamen kapalıdır ve 26. haftaya kadar kapalı kalacaktır.

Kalın bağırsaklarda, bağırsak hareketleri başlamıştır. Bu kasılma ve gevşeme şeklindeki hareket, sindirim için çok önemlidir. Zira gıdalar, bu şekilde sindirim sistemi içinde ilerletilir. Böbreklerde idrarı süzen ana filtrasyon birimleri oluşmaya başlar. Bebek içinde yüzdüğü sıvıyı yutar ve böbreklerinin ürettiği idrarı tekrar bu sıvıya boşaltır. Bu sıvı sterildir ve fetüse herhangi bir zarar vermez.

İnsanın hangi elini kullanacağının en erken işareti, bu haftada başlamaktadır. Anne rahminde gelişimini sürdüren bebeklerin % 75’i sağ el kullanırken, % 25’i sol el ya da her ikisini birlikte kullanmaktadırlar ve bu oran, erişkinle benzerdir. “Sağ veya sol beynin farklı gelişmesi mi hangi elin baskın kullanılacağını belirlemekte; yoksa ellerin kullanılması mı o taraftaki beynin gelişimini sağlamaktadır?” Bilim adamları, bu sorunun cevabını bugün net olarak veremiyorlar. Ancak bilinen gerçek şu ki; bebekler, daha 10 haftalıkken hangi ellerini baskın kullanacakları kendilerine öğretilmiştir.

  1. haftada el ve ayak tırnakları gelişmeye başlar. Fetüsün hayat boyu kullanacağı kendine özel ve eşsiz kimlik kartı da parmak uçlarında belirginleşir. Döllenmeden 10 hafta sonra ana rahmindeki 3,5-4 cm.lik insan yavrusunun parmaklarına atılan milimetrik imza, ömür boyu onun kimliği olacaktır. Ne kendinden önceki, ne de sonraki çağlarda bu izin bir benzeri bulunmaz.

İnsan vücudunun dış derisinde bulunan her kıvrımda, ter gözenekleri vardır. Bunların her biri iç deriye kadar uzanır. Her gözenek orada, çiviye benzeyen iki sıralı çıkıntılarla, iç deriye sanki tutturulur. Bu esnada dış deride meydana gelen kıvrımlar, parmak izini oluşturur. İçerdeki bu eşsiz yapılanma sayesinde; dış deri hasara uğrasa, hattâ tamamen dökülse bile, yine de parmak izinin tespiti yapılabilir. Yeni çıkan derilerdeki izler de eskisinin aynısı olurlar. Ancak iç derideki bu özellikteki yapılar tamamıyla kaybolursa, o zaman parmak izi tespit edilemez. Zira bu durumda parmak ucu kıvrımları bütünüyle yok olmaktadır.

Asırlardır, insanlar parmak izlerini anlamsız çizgiler olarak görmekteydiler. Onun muhteşem yapısı, ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru keşfedilmiştir. Günümüzde “daktiloskopi” ilim dalı, parmak izini incelemektedir. Her insanın parmak ucunda, âdeta bir seri ve tescil numarası gibi kimlik kartı şifrelenmiştir. Şu an dünyada yaşayan ve ilk insandan bugüne kadar yaşamış olan bütün insanların parmak izleri farklıdır. Aynı gen yapısına sahip olan tek yumurta ikizlerinin parmak izleri bile farklıdır. Hattâ insanın, her bir parmağının izi bile birbirinden farklıdır. Zira kendi içlerinde pek çok farklılık gösteren parmak izlerindeki şekiller ve detaylar, tamamen kişiye özeldir ve bu şekillerin oluşumunda genetik faktörlerden başka sebepler de rol oynamaktadır.

 Parmak izleri, anne rahmindeki gelişim sürecinde sâbitlenir ve kalıcı bir yara olması dışında, ömür boyu sâbit kalır. Bu yüzden o, “kişiye özel kimlik kartı” olup, emniyet ve hukukta hüviyet tespiti için kullanılır. Küçücük bir alana, kudret eliyle atılan imza, kişinin kendine has şifresi olup, günümüzde parmak iziyle açılıp kapanan telefon, bilgisayar ve kapılar giderek yaygınlaşmaktadır.

Yakın bir tarihte keşfedilmiş olan parmak izindeki mucizevî oluşum, bundan 14 asır önce Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle beyân edilmiştir:

“İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? Evet, Bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski hâlinde düzenlemeye gücümüz yeter?” (el-Kıyâme, 3-4)

İlâhî kudret; “Çürümüş kemikler nasıl tekrar dirilecekmiş?” diyerek inkâra sapanlara, insanın parmak uçlarını bile aynıyla düzenleyeceğini haber vermektedir.

Sadece parmak izleri mi?!

Her insan ten rengiyle, kaş, göz, yüz yapısıyla, ses tonuyla, iç ve dış âzâlarıyla vs. her şeyiyle özeldir ve bütün insanlar içinde, onun tıpatıp benzeri bulunamaz. Allah her kulunu, birbirinden farklı özellikte ve güzellikte yaratmıştır. Her kulda ilâhî sanat, ayrı ayrı tecellîler göstermiştir ki, Allâh’ın kudret, azamet, sanat ve ilminin sonsuzluğu idrâk edilebilsin!..

Her zerrede mükemmel ve muhteşem bir sanatın sergilendiği kâinat kitabı, gören gözler için nice ibretlerle doludur. Rabbimiz bize de bu hakikat tecellîlerini görecek göz, duyacak kulak ve idrak edecek kalp ve akıl ihsan eylesin. Âmîn.

 

Bin ders-i maârif okunur her varakında,

Yâ Râb! Ne güzel mekteb olur, mekteb-i âlem.

 

(Kâinat kitabının her sayfasında mârifet ilminin binlerce dersi okunur. Yâ Rabbi! Şu kâinat mektebi, tefekkür deryasına dalarak ibretler almak için ne güzel bir mekteptir.)

 

Sübhâneke yâ men haleka’l-halka ve sevvâ         

Sübhâneke, sübhâneke, sübhâneke elfâ

 

(Ey mahlûkâtı yaratıp düzenleyen Allâh’ım!

Sen bütün noksan sıfatlardan münezzehsin. Seni tenzih ederim. Binlerce kez Seni tesbîh eder, şânını yüceltirim.)

PAYLAŞ:                

Betül Nefise İnal

Betül Nefise İnal

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle