Perdeler Aranırken

“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Çünkü sen (ağırık ve azametinle) ne yeri yarabilir, ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin.” (İsrâ, 37)

Çocukluk ve ihtiyarlık; kulluğun başlangıcı ve sonu… Yani acziyeti iliklerimize kadar hissettiğimiz iki dönüm noktası; biri hayata dönük, diğeri ölüme!..

Belki çocukken acziyetimizi idrak edecek durumda değildik. Bir kanlı savaşta, kaybettiği âilesinin cesedleri arasında oturan çouğun bakışlarında gördük onu. Belki akranları gibi sahip olmak istediği şeyler varken, alamayıp vitrinden seyrederken babasının elinden tutuşunda. Belki de kimsesizliğini okşayan bir yüreğin bulunmadığı yetim ağlayışında.

Sonra, hayatı yaşarken belki de harcarken öğrendik acziyetimizi. En çok da severken. Sevgimiz bir sarmaşık olup, kalbimizi kuşatırken, imanımızı korumak için sevgiliyi rehin verirken öğrendik. “Âşk çırpınışla başlar” diyor Dost, sesimi sesine katıp “Acziyeti idrak de âşkla…” diyorum.

Öğrendik, zirâ ne göğü delebilir, ne de ağırlığımızla yeri yarabilirdik. Hayatın fırtınalarıyla secdelere kapandı, firavunlaşan nefsimiz. Kaç gece, kabaran dalgalar dövdü gönlümüzü, kumsaldaki çakıl taşları olamadık. Secdede küçüldükçe küçüldü bedenimiz, ruhumuzun mî’racına çıkamadık. Her seher bâd-ı sâbâ, Mesih nefesini taşıdı. Rasûl’ün yanık bir neyi olup âhını duyuramadık.

Sonra, anladık dimdik duran her ağaç, rüzgar önünde devrilmeye mahkûm. Ve gördük kâinatın eşsiz âhengine boyun eğen başaklar, binbir hayatla dirilirler. Bildik, bizler birer saman çöpü, kudretinin önünde, âciz; alçaltırsın alçalır, yükseltirsin yükseliriz.

Şimdi hayatımın belki bu son deminde, binlerce kuş kanat çırpıyor kalbimden, Arz’ın kalbine. Yetim bir kız çocuğuyum ey Rasûl!.. Elin okşamadı başımı diye, gözyaşım kanıyor geceye… İçimde Enesciğin telaşı var; o abûs, çetin günde seni nerede bulurum diye…

Nasîb olmaz mı Sultânım

Haremgâh’ında cân vermek…

mısraları dökülüyor dudaklarımdan. Gülsuyuyla yıkanmış semâdan bir ses yayılıyor arza dalga dalga: Allâhû Ekber!.. Bir filiz toprağı delerek, sabaha açıyor yapraklarını. Hiç şaşmayan periyoduyla güneş doğuyor. Gizli bir el, kaderimizin ipini çekiyor.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle