LOHUSALIK DÖNEMİ PROBLEMLERİ -2

Emboli

Anne karnında bebeğin içinde yüzdüğü sıvı, amniyon sıvısıdır. Doğum sırasında bu sıvının, annenin kan dolaşımına geçmesiyle; akciğer, beyin gibi organlara giden damarlarda tıkanıklık meydana gelebilir. Bu, anne hayatını tehdit eden, maalesef tedâvisi de çok zor olan ve doğum sonrası anne ölümlerinin sebepleri arasında yer alan en önemli problemlerden biridir.

 

Makattan Kanama

Hâmilelikte yükselen bazı hormonlar, bağırsak pasajını yavaşlatmakta, bu da makat çevresinde varis oluşumuna sebep olmaktadır. “Hemoraid” adı verilen bu varisler, normal doğumla ilerleyebilir ve lohusalıkta kanamaya sebep olabilir. Özellikle dışkı kanla boyalı olduğunda, ağrınız olmasa bile doktorunuzu aramalısınız.

 

Karın Ağrısı

Lohusalıkta, karın ağrısının en sık sebebi, doğumdan sonra rahmin toparlanma kasılmalarına bağlı olan ağrıdır. Ancak karın ağrısı, rahim içi ya da idrar yolları iltihabına bağlı olabilir. Özellikle beraberinde ateş varsa; ihmal edilmemesi gereken âcil bir durumdur.

Lohusalıkta; hâlsizlik, üşüme, uykuya eğilim, gaita kaçırma gibi problemleriniz olursa, bunları doktorunuz değerlendirmelidir. 6 haftanın sonunda doktorunuzun yapacağı kontrol muayenesini de ihmal etmemelisiniz.

Lohusalıkta, hekiminizi aramanız gereken âcil durumları özetleyecek olursak:

-Kanamanın miktarı artıyorsa,

-Kanamanın rengi değişip, kötü kokulu bir hâl alıyorsa,

-Karın ağrısı varsa,

-Ateşiniz olursa,

-Göğüslerde hassasiyet, ağrı ve yumrular oluşursa,

-Bir veya iki bacakta, kızarıklık, şişlik, ısı artışı ortaya çıkarsa…

           

Bazı Psikolojik Değişiklikler

Doğumla beraber, hâmileliğin getirdiği bazı zorlukların ortadan kalkması, bebeğini görme, sesini duyma, kucağına alma, sevme, emzirme imkânına kavuşması, her anne için rüyâ gibi güzeldir. Ancak anne olmak, bebeğin sorumlulukları, evde yapılması gereken diğer işler, kadınları duygusal açıdan hassas bir dönem olan lohusalıkta, bazen ciddî boyutlarda endişelendirebilmektedir.

Hâmilelikle beraber değişen hormon seviyeleri ve vücut yapısı, rahim içinde büyüyen bebeğin sebep olduğu değişimler, anne adaylarını fizyolojik olduğu kadar, rûhî (psikolojik) yönden de etkilemekte; hâmileliği hassas bir süreç kılmaktadır.

Aynı şekilde doğum sonrası, kanda âniden değişen hormon düzeyleri, anneleri yeni ve hassas bir döneme adapte olmaya zorlamakta; bu uyum süresi ise, her kadında farklı olmaktadır. Özellikle kadınların %30-85’inde; ilk haftada ortaya çıkan, yaklaşık 2-3 hafta süren ve sonra kendiliğinden kaybolan duygusal dalgalanmalar meydana gelmektedir. Bu durum, “lohusalık hüznü” olarak adlandırılmaktadır.

Bu dönemde; sevinç ve endişe arasında yaşanan gel-gitler, uykusuzluk, sinirlilik, hâlsizlik, yorgunluk, baş ağrıları, ağlama nöbetleri, şaşkınlık, iştah değişikliği, dikkat dağınıklığı görülebilir.

Lohusalık hüznü, doğumun normal bir parçası olarak kabul edilir. Özel bir ilaçla tedavisi gerekmez. Bu dönemi, kadınların çoğu kolaylıkla atlatırken, bazıları kötü bir anne olduklarını, bebeklerine iyi bakamadıklarını düşünürler. Bu sırada özellikle beyler, hanımlarına karşı son derece anlayışlı ve müşfik olmaya gayret etmelidirler. Mümkün olduğu kadar anneye yardımcı olmalı, bebeğin bakımını paylaşmalı, annenin özgüvenini kazanmasına yardımcı olmalıdırlar.

Doğumdan sonra evde bulunan yardımcı kişiler (genellikle yakın akrabalar) de, evin işleri konusunda sorumluluk alarak anneyi rahatlatmalıdırlar. Bu “duygu durum değişikliği”; annenin canını sıksa da, geçici olup bebeğin bakımını yapmaya engel oluşturmaz. Ancak; lohusalık hüznü, iki haftadan uzun sürüp giderek ağırlaşırsa, bu durumda psikolojik değerlendirme gerekir.

Doğumdan bir ay sonra annede hâlâ şu belirtiler mevcutsa, bu durum “lohusalık depresyonu” olarak adlandırılır ve mutlaka tedavisi gerekir:

-Her gün devam eden keyifsizlik, isteksizlik,

-Uykusuzluk, iştahsızlık,

-Yorgunluk, hâlsizlik, enerji kaybı ve bebeğiyle yeterince ilgilenememe,

-Dikkat dağınıklığı,

-“Kötü bir anneyim, bebeğe iyi bakamıyorum.” gibi suçluluk duyguları,

-Ölmek isteme, intihar planları.

Depresyonu, anne fark edemeyebilir. Bu sebeple; yakınların bu belirtiler hakkında bilgi sahibi olması, doktora başvurulması açısından gereklidir. Erken teşhis, tedavide başarıyı artırmaktadır. Şiddetli depresyon tedavisinde, ilaç desteği de gerekmektedir.

 

Hangi durumların varlığında, annede “lohusalık depresyonu” görülme ihtimali artmaktadır?

-Daha önceki doğumlardan sonra depresyon geçirmiş olmak,

-Âilede, depresyon öyküsünün olması,

-Âdet öncesi dönemde, yoğun psikolojik bunalım varlığı,

-Hâmilelik sırasında bazı tıbbî problemlerin olması; doğumun zor şartlarda gerçekleşmesi,

-Hâmilelikte veya önceden depresyon geçirmiş olmak,

-Evlilikte uyumsuzluk, huzursuzluk,

-Âile desteğinin yetersiz olması…

Lohusalık depresyonu, doğum yapmış on anneden birinde görülmektedir. Başlangıcı, lohusalık hüznüne benzer; ancak daha ağır ve uzun seyirlidir.

Depresyon belirtilerinin varlığında, vakit kaybetmeden psikiyatrik yardım alınmalıdır. Anne-bebek ilişkisinin önemli bir parçasını oluşturan annenin ruh sağlığı, kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir konudur.

 

PAYLAŞ:                

Betül Nefise İnal

Betül Nefise İnal

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle