Çocuğumuzun Hedeflerinin Olmasına Müsaade Etmeliyiz

Çocuk, insanların birtakım hedeflerinin olduğunu âilesinden görerek öğrenir. Âilenin kendisinden beklentileri olduğunu fark eder. Meselâ anne-baba:

“-Hadi bakalım yavrum, bir kere «Anne, de!», «Baba, de!» veya «Bir adım at!»” gibi beklentiler içindedir. Çocuk bir kere anne derse, sonra baba, sonra dede vs. demesi istenecek; bir adımdan sonra iki adım, sonra koşması beklenecek vs… Önce yemeği dökerek yiyecek, sonra çatalı-kaşığı doğru kullanarak yiyecek...

Çocukta da zamanla kendi hayatına dair istekler ortaya çıkar. İzlediği filmdeki kahramana benzemek ister. Babaya veya anneye benzemek, onlar gibi giyinmek, konuşmak ister. Artık onun da amaçları, hedefleri vardır.

“-Ben büyüyünce pilot olmak istiyorum!” ya da “Doktor, polis, öğretmen!..” diyebilir.

Çocuğun mutlaka örnek aldığı, hoşuna giden bir durum olmuş olmalı ki, kendisi için bu rollerde olmayı hedeflemiştir.

Her anne-babanın hoşuna gider bu durum.

Bazen de tersi olur. Çocuk güvensiz yetişmiştir. Çevreyle ilişkisi iyi değildir, şüphecidir. Âile, çocuğa sorumluluk vermemiştir. Anne-baba çocuğu korumak, kollamak adına kendi başına karar verebilecek fert olarak yetiştirmemiştir.

 Kararları hep anne-baba vermişse eğer, o çocuk için kesin bir hedef yoktur. Psikolojide bu tür kişiliğe “ipotekli kişilik” denir. Çocuğun hedefini veya ilerideki mesleğini anne-baba seçer, o da uyar.

Anne-baba, çocuğa güvendiğini hissettirmezse, çocuk yetişkin fert olduğunda bağımsız davranamaz. Kendisiyle ilgili kararlar veremez, daima bir yerlere bağımlılık yaşar. Çocuğa, “Büyüyünce ne olmayı istiyorsun?” diye sorduğunuzda, eğer çocuk anneye ya da babaya bakıp onların arkasına saklanıyorsa, bu çocuğa âile henüz güven duygusunu kazandıramamıştır diyebiliriz.

Anne-baba, çocuğunun başarılı bir şahsiyet geliştirmesini istiyorsa, ona başta yapabileceği vazife ve sorumluluklar vermelidir.

Vazifesini yapıp yapmadığı önemsenmeli,

Verdiğimiz sorumluluğun gereği çocuğa açık bir dille anlatılmalıdır.

Çocuk, yaptıklarının faydasını bilmeli ki, mânevî huzur duysun, bir işe yaradığının farkına varsın.

Meselâ bir gün içinde yapması gerekenler, birlikte belirlenip uygulanmalı ve neticede çocuk, maddî-mânevî bir mükâfatla ödüllendirilmelidir. “Âferin!” demek, “Ne güzel yapmışsın!” demek de bir mükâfattır.

Çocuğumuzdan beklediğimiz birçok davranışı, ona vereceğimiz sorumluluklarla ve tutarlı oluşumuzla kendisine kazandırabiliriz. Ama insan yetiştirmek; uzun süreli, sabır, maharet ve emek isteyen ince bir sanattır.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle