Aynalı Baba

Erzurum’dan gelen bir mektuba ithâfen...

Osmanlı’nın son devir ulemâsından Filibe’li Ahmed Hilmi, bir gencin iç dünyasında yaşadığı tereddüt ve buhranları gösteren tasavvufî eseri “Â’mâk-ı Hayâl”’de; “Aynalı Baba” isminde bir meczupla o genç arasında geçen konuşmalardan birinde şöyle der:

* * *

Bugün Aynalı baba çok neşeli, hatta bu neşenin enginliğini herkese göstermek için külâhına kocaman bir ayna, cübbesine de iki tane büyük sarı teneke parçası iliştirmiş. Ben minnettar bir müridin şeyhine karşı beslediği büyük hürmetin tamamına benzer bir hisle ona bağlı olduğumdan Aynalı baba, değil teneke parçaları, cübbesine bütün bir gaz tenekesi dahî taksa ona duyduğum saygıya en ufak bir halel gelmez. Neden bu kadar neşeli olduğunu sorduğumda bana şöyle cevap verdi:

“–Bizim berber Hacı Molla’yı tanır mısın? Kedisi doğurmuş, hem de pamuk gibi beyaz ve çok sevimli bir yavru!”

“–(Hayretle) Af edersiniz azizim, ama Hacı Molla’nın kedisi Pamuk’un doğurduğuna niye bu kadar sevindiğinizi bir türlü anlayamadım.” dediğimde o:

“–Hâdise çok basit! Pamuk sağ salim doğum yaptığı için bugün şenlik yapacağız.” dedi.

“–Bir kedi yavrusu için mi? (Elimde olmadan alaylı ve şaka yollu) Bu muhterem yavruya isim verileceği günde de tören düzenleyecek misiniz?” diye sordum.

“–İsmi konuldu bile. Tam dört saat oturup tartıştık. En sonunda kedinin ismini «Zararsız» koyduk.” dedi. Gülümseyerek:

“–Tamam, tamam… ve merasim yapıldı, hem de bir kedi yavrusu için…” dedim.

“–Azizim, insanlar mantığı; doğru ile yanlışı ayırt etmek için değil, her dediklerini mantığa uydurmak için icat etmişler.

Şimdi sana; “filan yerde, filan kralın oğlu dünyaya gelmiş, herkes düğün bayram yapıyor, desem.” buna hiç şaşırmaz, hatta son derece tabiî bulursun. Fakat şöyle iyice bir düşün ki;

Birincisi; bu çocuğun yaşayıp yaşamayacağı meçhul. 

İkincisi; iyi bir insan olup olmayacağı belli değil. 

Üçüncüsü; insan olduğu için de, kötüye meyletme ihtimali çok yüksek. 

Dördüncüsü; bir kralın çocuğu olduğu için kibirli, bencil, zâlim hatta câhil olması da muhtemel. 

Oysa bir kedi, annesinden doğup, büyür ve kendi hâlinde ölüp gider. Hiç kimseye de bir zararı dokunmaz.

Şimdi bu sıfatlara sahip biri olacak sübyan için şenlik yapılmasına ses çıkarmıyorsun da, “Zararsız”ın dünyaya teşrif etmesi dolayısıyla iki kişinin sevinmesine mi katlanamıyorsun!?. 

* * *

Bugün bir sürü analar çocuk doğurur ve ne doğurduğunu bilmez, sevinir. Eş-dost bu sevince ortak olur ve gelir, çocuğa altın takarlar, hediyeler alırlar. 

Ama hiçbirisi de bilmez, şâkî mi yoksa saîd mi, zâlim mi yoksa mazlûm mu olacak?

İşte bu hâlde, insanlar neye sevindiklerini bilmeden, böylece sevinir giderler!..

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle