ÂİLE SAÂDETİNİN ANAHTARLARI

 

Muhterem Mûsâ Topbaş Efendi, insanların âile saâdeti üzerinde çok durur, bilhassa gençlerin mutlu ve huzurlu yuvalar kurması için sohbetlerinde pek çok nasihatler ederdi. Şimdi size, bu sohbet ve nasihatlerden bir kısmını hatırlatmak isterim:

* * *

Evin erkeği, âilesinin kendisine itaatli olmasını istiyorsa, muhakkak kazancının helâl olmasına dikkatli olmalıdır.

Erkek, hanımının ve çocuklarının dînî bilgilerdeki noksan ve ihmallerini görmezden gelmeyecek; onlara bizzat öğretecek ya da öğrenmeleri için birilerini bulacak ve ibâdetlerini takip edecektir.

Lüks hayat hastalığı birçok âile fâcialarına sebep olmaktadır. Bu sebeple erkek de, kadın da hem israftan ve hem de fuzûlî borçlanmalardan uzak durmalıdır.

Evli olan erkek, evine her gün vaktinde gelmelidir. İş, mazeret değildir.

Erkeğin evine ihtimam gösterdiği kadar, hanım da beyinin gönlünü almaya çalışmalı, beyi için hazırlanmalı, onu güler yüzle karşılamalı, hatırını sormalı ve güzel haberlerle onun yorgunluğunu azaltmalıdır.

Erkek, âilesine karşı samimi, lütufkâr, nâzik ve merhametli olmalıdır. Ama bunda da işi laubâliliğe dökmemelidir.

Bazı evliler, ellerinden geldiği kadar hanımlarına her şeyi alırlar. Mukâbilinde sevgi ve minnettarlık beklerler. Hâlbuki hanımlarının sevgisi, o alınan eşyalara kayar, yani kendisine bunları alanı görmez hâle gelirler, ihtirasları artar, teşekkür edecekleri hâlde daha fazlasını isterler, bunu da elde edemediklerinde üzüntüleri ve hırçınlıkları artar. Dolayısıyla geçimsizlik başlar.

Erkek hanımının, gerek kendi âilesine, gerekse kocası tarafında olan akrabalarına karşı ziyaretlerini ihmal etmemesine dikkatli olmalıdır. Her iki taraf da aynı samimiyeti göstermelidir. Ziyaretler ne pek sık, ne de çok seyrek olmalıdır.

Erkek, eğer karısı kendisi alamayacağı şeyler teklif ediyorsa, açıkça:

“-Bizim bütçemiz bu kadardır. Buna râzı olmaz isen, şimdiden ayrılabiliriz.” diyebilmelidir.

Maalesef çok erkekler, mâlî vaziyetleri müsaid olmadığı hâlde gururlarına yediremeyerek bu hakikati bir türlü söyleyemezler; ezilirler, büzülürler, lüzumlu lüzumsuz her şeyi satın almaya uğraşırlar. İki yakaları da bir araya gelmez.

Erkek, müsrif olmayan karısına karşı daima müteşekkir olmalıdır.

Evlilik hayatında karı ve koca, bağışlayıcı huyu, kendilerine düstur edinmelidirler. Beşer olmak itibariyle insan, her zaman bir olmaz. Neşesiz zamanı da vardır. Böyle bir anda öfke ile bir söz söylenebilir. Bunu delil getirip de işi kinciliğe götürmemelidir. Hoşgörülü ve afv edici olmak, hatta unutuvermek ne güzel huydur.

Kötü huylar, lâyıkıyla Allâh’ı bilememek ve O’na karşı sevgi ve bilginin noksanlığından ileri gelir. Allah Teâlâ’yı seven evliler, Rablerinin sevgi kâsesinden içtikleri için birbirlerine karşı da sevgilidirler, merhametlidirler.

Herhangi bir yuvada Cenâb-ı Hakk’ın emirlerine uygun bir hayat yaşanıyorsa, hiç şüphe edilmesin ki, orada bulunanlar, cennet hayatının zevkini daha dünyadayken tatmış olurlar.

* * *

Rabbimiz, bizi, bu dünya hayatındayken, cennetin saadet ve huzur iklimini teneffüs eden bahtiyar kimselerden eylesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle