Mama Hatun

Malazgirt Zaferi sonrasında Anadolu’da kurulan Türk beyliklerinden biri de Saltuklu Beyliği’dir. Bu beyliğin merkezi Erzurum olup daha çok Doğu Anadolu’da hüküm sürmekteydi. Bir Türk-İslâm hânedanı olan Saltuklu Beyliği’nin melîkesi Mama Hâtun, Saltuklular’dan 2. İzzeddin Saltuk’un kızıdır. Sadece Türk tarihinde değil; Arap kaynaklarında da “Erzurum sâhibesi” olarak anılmaktadır.

Mama Hâtun, ağabeyi ve yetişkin yeğenleri olmasına rağmen Nâsırüddin Muhammed’in ardından Saltuklu Beyliği’nin başına geçmiştir. Cinsiyetiyle değil, şahsiyetiyle ehliyet, liyâkat, irâde ve siyâsî kabiliyetleriyle öne çıkmış olan Mama Hâtun, 1191 yılında idareyi ele alarak on sene boyunca başarı ve adâletle hüküm sürmüştür.

Bir taraftan ahâli arasında dirlik ve düzeni sağlarken bir taraftan da beyliğin sınırlarını genişletmeye çalışan Mama Hatun, Gürcülerle savaşmış, Haçlılara karşı mücadele etmiştir. Askerlerinin başında, elinde kılıç, at sırtında nice gazâ eden fırtına gibi bir kadındır.

O dönemde Selâhaddîn-i Eyyûbî, Suriye’den kuzeye doğru yayılma politikası takip etmiş, Türkmen beylerini itaat altına almaya çalışmıştır. Bu maksatla yeğeni Meyyâfârikîn hâkimi Takıyyüddin Ömer’e vazife vermiştir. Bunun üzerine Takıyyüddin, Ahlatşahlar’a ait topraklardaki Hani’yi 587’de (1191) işgal etmiş ve Ahlatşah Seyfeddin Begtemür’ü yenilgiye uğratmıştır.

Takıyyüddin, bundan cesaret alarak Ahlat üzerine yürüyüp şehri kuşattıysa da başarılı olamamıştır. Geri dönüp yine Begtemür’e bağlı Malazgirt’i kuşatmıştır. Malazgirt mancınıkla dövüldüğü sırada gözünü budaktan sakınmayan cesur ve kararlı melîke Mama Hâtun, askerinin başında Takıyyüddin Ömer’e yardıma gelmiştir.

Hükümdarlığı konusunda ilk yıllarla ilgili bilgi bulunmamakla beraber Mama Hâtun’un son dönemlerde yeğenleriyle iktidar mücadelesi içinde olduğu anlaşılmaktadır.

Mama Hâtun, muhtemelen içinde bulunduğu iktidar mücadelesinden dolayı başına gelecekleri tahmin ettiğinden, 1201 yılında Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Âdil’e haber göndererek nüfuz ve îtibar sahibi bir kimseyle evlenmek istediğini bildirmiş ve bu konuda kendisine yardımcı olunmasını rica etmiştir.

 el-Melikü’l-Âdil, Nablus Eyyûbî vâlisi Fârisüddin Meymûn el-Kasrî’ye Mama Hâtun ile evlenmesini, ayrıca onun ülkesini de yönetmesini tavsiye eden bir mektup yazmıştır.

Teklifi kabul eden Meymûn el-Kasrî, evlenmek için gerekli hazırlıkları yaptığı sırada Mama Hâtun’un tahttan uzaklaştırılıp hapsedildiğini, yerine yeğeni Alâeddin Melikşah’ın geçtiğini öğrenmiştir. Bu sebeple bu evlilik gerçekleşememiştir.

Güçlü ve yetenekli bir kadın olan, Erzincan ve Tercan’da hakkında menkıbevî mahiyette hikâyeler anlatılan Mama Hâtun, sadece siyasî ve idari yönüyle değil, yaptırmış olduğu hayır eserleriyle de anılmaktadır.

Erzincan’ın eski adı Mamahâtun olan Tercan İlçesi’nde yaptırmış olduğu kervansaray, mescid ve hamam, bu eserlerden birkaçıdır. Mama Hâtun Külliyesi olarak da adlandırılan bu eserler topluluğu, bir caminin çevresinde camiyle birlikte yapılmış imâret, sebil, kümbet yani türbe gibi yapılardan oluşmakta, dönemin Anadolu mîmarîsinden farklı özellikler taşımaktadır. Kümbetin üzerindeki kitâbeden anlaşıldığına göre, mimarı Ahlatlı Ebu’n-Nemâ bin Mufaddal’dır. Yörenin birinci derecede deprem kuşağında olmasına rağmen bu eserlerin günümüze kadar gelmiş olması, inşasına ne kadar îtinâ edildiğini de göstermektedir.

1640 yılında Tercan’a gelen Evliya Çelebi, en önemli eseri olan Seyahatname’sinde, burası ile ilgili olarak Tercanlı Ali Ağa’nın zeâmeti[1] ve müslüman bir köy olduğunu, “azîze” diye vasıflandırdığı Mama Hâtun’un padişahlardan birinin “yıldız gibi temiz” kızı olup türbesinin ziyaret edildiğini, nakışlı ve uzunca mermer sanduka ile türbeye yakın bir câmi ve bir hamamın bulunduğunu, yedi yıl sonraki gelişinde ise köyün 100 hâneden 200 hâneye çıktığını, “bir hayır sahibi kadın” diye andığı Mama Hâtun’un tahsis ettiği vakfa ait gelir kaynaklarına el konulduğunu, bu yüzden sahipsiz kalan imâretin harabe olmaya yüz tuttuğunu belirtmektedir.

Vefat tarihi tam olarak bilinemeyen Mama Hâtun’un kabri, Tercan’da yaptırmış olduğu külliyenin içinde bulunmaktadır. Cesareti, gâziliği ve beyliği ile adını tarihe yazdıran ve bu meziyetlerle örnek olan Mama Hâtun’u rahmet ile yâd ediyoruz.

 

İstifade Edilen Kaynaklar: TDV İslâm Ansiklopedisi; Dr. Fatma Bayraktar Karahan, İz Bırakanlar, Ankara, 2020, sh. 46-48.

 

[1] Zeâmet: 20.000 ilâ 99.000 akçe arasında gelir getiren toprak dirliği, büyük tımar.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle