İnsanlik Nereye?

Dergimizde yeni açtığımız bu bölümde gazete ve dergilerde yayınlanmış ibret veren haber ve yorumları biraraya getirmeyi düşünüyoruz. İnsanlığın, ahlâkın çöküşünü, dînî hayattan uzak bir yaşayışın insanı sürüklediği felâketleri; yaşanmış olaylarla tekrar gözler önüne sermeye çalışacağız. Anne-babaların, genç kızların ve insanımızın önündeki tehlikelere işaret edeceğiz ve kendimize soracağız: Bu gidiş nereye? İnsanlık nereye?

* * *

 

Çöpe Atılan bir Hayat

Doğuda doğup büyümüş ve sözde bir evlilikle büyükşehirin kötü sokaklarıyla tanışmış bir genç kızın ibretlik öyküsü… Sokağa düşen genç kızlarımızı bekleyen tehlikeler…

Filiz K., kendi hâlinde 13 yaşında bir kız çocuğuydu. Ebeveyni onu, kendisinden otuz yaş büyük birisiyle evlendirmiş, o da kocasıyla konfeksiyon mağazasında (!) çalışmak üzere İstanbul’a gelmişti. Ama o genç kız, kocasının Manukyan’a çalışan birisi olduğunu nereden bilebilirdi?

İşte o günden sonra diyazem ve uyuşturucu ile geçen kâbus günleri başlamıştır. Filiz Hanım, o günleri ve sahibi (!) Manukyan’ı şu cümlelerle özetliyor:

 “…Hikâyesini anlatırken zamanları karıştı­rıyor F. K... Çünkü gençliğini geçirdiği yerde ‘zaman’ kavramı, diyazemler ve uyuşturucularla çoktan yitirilmiş. “Bir günde 16 diyazem iğnesi yediğim oluyor­du; bu yüzden tarih gün bilmeyiz biz. Te­levizyonu bile seyretmek yasaktı. ‘Sizin dışarıyla alâkanız yok. Buranın malısınız’ diyordu Manukyan. “Bir robotu nasıl ku­rarsın, işte öyle” diyerek özetliyor orada­ki zamanı. Kısaca geneleve katlanmanın yolu uyuşmaktan geçiyor.

* * *

Manukyan’ın gözdelerinden Manken Sedef’in hikâyesi­ni anlatıyor sonra: Uyuşturucuya alıştırıl­mış Sedef’in eroin sonrası dostu tarafın­dan boğularak öldürülüşünü. Manken Se­def’in hikâyesi böyle. Çullu Petek ise bu ismi Sedef’in tam tersi olmasından dolayı almış. Bu arada bu isimlerin hepsini kız­lara Manukyan takmış. İsminin hikâyesi­ni anlatırken, “Orada güzellik önemli de­ğil, para getirmek önemli” diyor ve de­vam ediyor: “Beni soyunduramadılar. O kadar dayak yedim ama soyunmadım. Kı­sa kollu tişört, başımda da yazma. Makyaj bile yapmamışımdır. Gidin o sokağa, ‘Pe­tek nasıl çalışırdı’ diye yan evlerden so­run, ‘Çullarıyla çalışır’ derler. Benim is­mim bu yüzden Çullu Petek’ti orada. Müşteri de o hâlime gelirdi. Köylü gibi ya. Ben köşelere kaçtıkça aksine gelirdi. Müşteriyle konuşmuyordum bile. Par­maklarımla odayı gösteriyordum.”

* * *

Söz dönüp dolaşıp Manukyan’ın oğlu­na açtığı 500 bin dolar tazminata gelince, Manukyan konuk oluyor yine sohbete. Sözü Filiz K. alıyor: “Manukyan’ı vergi rekortmeni diye tepemize çıkardılar. Oysa o yemin etmişti. 100 yaşındaydı as­lında biliyor musunuz? ‘Benim toprakla­rımı alan Osmanlı’nın kızlarını satıyo­rum. Türkiye’nin namusunu satmak bana gurur veriyor’ der, sonra her hafta “kuzucuklarım” diye diye para toplardı. Kadının her yerde eli var.

* * *

 “Tüm bu şartlar içinde çocuk niye?” sorumuzun cevabına gelince: “Biz oralarda çektiğimiz için, hayatta bir cana kıyamayız. Allah’ın verdiği canı Allah alır.” diyor.

Filiz K. için en önemli çocuğu kü­çük kızı. Niye mi: “İkisi erkektir, kendini kurtarır, ama kız çocuğu kurtaramaz. Be­nim kızım her şeyden değerli, okutacağım onu. Kimseye de vermem kızımı. Damat bile iç güveyi gelecek. Benim gözümün önünde olacak, ben ölene kadar.” (Haber: Berrin Karakaş; Tempo Dergisi, 847. sayı, s: 28-29)

 

Beşerî Dinlere Davet

İstanbul’un ortasında güpegündüz dağıtılan dâvetiyelerden bir örnek… Yogaya, Medistasyona bir çağrı… “Sizi yaratan güç ile bağlantı kurmadıkça hayatınızın anlamını bilemezsiniz” diyen bu küçük kağıtla, Allah ve âhiret inancının bulunmadığı Hinduizm, Budizm ve Şintoizm gibi doğu dinlerine ilk adımın öğretilmesi amaçlanıyor. Kağıdın arka yüzünde yoga yapmak üzere başvurulabilecek adres ve telefonlar da gidilecek yerin çok uzakta değil, yanıbaşımızda olduğunu gösteriyor…

* * *

 

Uyuşturucunun Gerçek Yüzü

1993 yılında uyuşturucuya başlayıp, kısa sürede bağımlı hâle gelen bir genç kızın dört yıl içerisinde geçirdiği değişim… (1993-1997)

Diğer resim de uyuşturucu bağımlısı bir kadının kısa zaman içindeki çöküşü…

Fazla söze gerek yok, herhalde…

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle