İnanç, İnsanin parçasidir

İnsan vardır, minarelerin gölgesi altında imanı kaybeder. İnsan vardır, kilise çanları arasında, ormanların derinlikleri içinde hidâyete kavuşur. İşte size ibret dolu bir hayat hikâyesi… Peygamber Efendimizin rüyasına teşrifi ve O’nun mübarek ellerinden kana kana içtiği suyla hidâyete eren bir müslüman hanımefendi…

Kendinizi tanıtır mısınız?

İsmim Halime. Macaristanlıyım. İşim yabancılara tercümanlık, aynı zamanda macarcaya kitap çevirileri de yapmaktayım. 30 yaşındayım. Üç yıl önce İslâm’la şereflendim. İsmimi Halime olarak değiştirmemin sebebi Allah’ın “Halîm” isminden etkilenmemdir. Halim, yumuşaklık, rıfk, merhamet anlamlarına geliyordu. Bir müslümanın da yumuşak ve sabırlı olması gerektiğini düşünüyorum.

 

Önceden hangi dine mensuptunuz?

Macaristan’da elli yıl öncesine kadar komünizm hâkimdi. İnsanlar din eğitimi alamıyorlardı. Kiliseye ibadet için gidildiğinde polisler hırpalayarak, döverek dışarı çıkarıyordu. Macaristan’da insanların çoğu bir yaratıcı olduğuna inanmıyor. (Ateist) Kendilerine bu konuda mâlumât veren yok. Hiç kimse yahudilik ve hristiyanlığın gerçekliğine inanmıyor. Annem, ben daha küçük yaştayken vefat ettiğinden dînî eğitim almadım.

 

Hidâyet Allah’tan; ama İslâm’la nasıl tanıştınız?

İnanç, insan tabiatının bir parçasıdır. İslam’dan önce kendime uygun bir inanç sistemi aradım durdum. Bir çok kiliselere gittim. Ama kendimi ifade edecek bir inanç sistemi bulamadım. Bir gün tercüman olarak bir konferansa davet edildim. Konu inanç sistemleri ve dinler idi. Müslümanlık konusu işlenirken bir grup müslüman gördüm. İslâm’ı ilk onlardan duydum. Kimi Türk, kimi Arap; her ırktan müslüman vardı. Kültürleri farklıydı. Ama diğer din mensupları içinde de onlar farklıydı. Gerçeğin ne olduğunu öğrenmek istedim. Dinlerini sordum. Bana Kur’ân-ı Kerim’in ingilizce mealini verdiler. Kur’ân’ı okuyunca senelerdir aradığım İslam olduğunu düşündüm. Lakin bu dini kabul etmem çok zordu. Bütün çevrem İslam’ın, teröristlerin dini olduğunu ve müslümanların güzel sözlerinden etkilenmememi söylediler. Eskiden beri yalnızlığı seviyordum. Çevremin söylediklerini daha fazla duymamak ve kendi başıma karar vermek için sessiz bir ortama ihtiyacım vardı. Ve zaman zaman inzivaya çekilmek üzere gittiğim ormanda kendimle başbaşa günler geçirmeye başladım. Düşünce dünyasına kendimi kaptırdığım bazı vakitler yemek ve içmekten bile kesiliyordum. Ve bir gece harikulâde bir rüya gördüm. Rüyamda, çok susamış bir halde etrafta su arıyordum. Aradıkça susuzluğum artıyordu. Nihayet Peygamber Efendimiz bana su ikram etti. Suyu alıp kana kana içtim. Mahcubiyetimden, Peygamberimizin mübarek yüzüne bakamıyordum. Uyandığımda ise gönlüm mutmain olmuş bir şekilde İslâm dinine girmeye karar vermiştim. Elhamdülillah, hayatımda verdiğim en güzel karar İslâm’a girmemdir.

 

İslâm’ı seçmeniz dolayısıyla çevrenizden ne gibi tepkiler aldınız?

Babamın ikinci eşi ve kızkardeşim çok şaşırdılar. Benim delirdiğimi düşündüler. Bir müddet sonra normale döneceğimi düşünerek beklemeyi tercih ettiler. Babamın eşi, çok dikkatli olmamı tenbih etti. Üzerimdeki kıyafetlerle dışarı çıkmam halinde insanların, “deli” zannederek bana zarar vereceklerini söyledi. Ama böyle olmadı.

 

İslâm’a girdikten sonra, yaşamakta en çok zorluk çektiğiniz husus ne oldu?

Hiçbir şey zor gelmedi. Allah’a âşık olursan, zaten hiçbir şeyi yapmak zor gelmez. Arapça duâları bile kolaylıkla ezberledim. İki ay sonra da tesettüre girdim. Yazın, insanlar sıcakta  nasıl böyle kapalı giyinebildiğime hayret ediyorlar. Ben açık olsam da, kapalı olsam da hava sıcak, hiçbir farkı yok!..

 

İslâm’da en çok hoşunuza giden şey ne oldu?

Peygamber Efendimizin hadis-i şerifleri çok hoşuma gitti. İbrahim ve İsmail –aleyhimüsselâm-’ın her şeylerini Allah için feda etmeleri… En önemlisi de hristiyanlıkta kulla Allah arasına papazlar girer. İslam’da böyle bir şey yok. Arada kimse olmayınca Allah aşkını hissedebiliyorsun.

 

Rüyanızda sizi hidâyete dâvet eden Peygamber Efendimize karşı ne gibi duygular içindesiniz? Bizimle paylaşır mısınız?

Bu, ifade edebileceğim bir şey değil. Evinize gelecek çok özel bir misafiri beklemek gibi bir heyecan. Evini temiz tutarsın, özen gösterirsin, yine de her şey yetersizdir. Ya da şöyle ifade edeyim: Kalbini yere O’nun için halı olarak sermek ve onun üstünde gezindiğini hissetmek insanın en mutlu ânıdır.

 

Macaristan’da İslâm’ın yayılması nasıldır?

Macaristan’da İslâm’ın geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Macaristan’a ilk yerleşen Macar kabilelerinin bir kısmı müslümanmış. Osmanlı Devleti’nin Macaristan’a gelmesiyle buradaki İslâmiyet biraz daha perçinlenmiştir.

Herkesin içinde bir muhabbet var. Ama bu muhabbeti ne yöne doğru yönelteceklerini bilmiyorlar. Kalplerinde Allah olmayınca bu sevgi potansiyelini boşa harcıyorlar. Ya artisleri, ya köpekleri, ya da televizyonu seviyorlar. Bir çok Avrupa ülkesinde ve Macaristan’da insanlar, köpeklerine çocuklarıymış gibi davranıyorlar. Aslında bu İslâm boşluğu… Benden sonra yakın çevremden beş kimse daha müslüman oldu. İnşaallah zamanla niceleri İslam’la şereflenecek!...

 

Bir müslüman hanım olarak okuyucularımıza vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?

Bu Türkiye’ye dördüncü gelişim. Yanımda başka müslümanlarla geldim. Onlar için ev içinde tesettür çok önemli değil. Macaristan’da herkes açık. Bugün Türkiye’deki müslüman kızlar da açık.

Yanımızdaki yeni müslüman olan kızlar, “Biz niye giyiniyoruz. Onlar da müslüman değil mi? Onlar niye açık?” diye soruyorlar. Ahlak, hayâ ve edeb… Bunlar çok önemli… Burada hanımlar tesettürlü değil, camiye namaz kılmak için girdiklerinde başlarını örtüyorlar. Bence bu yeterli değil.

Türkiye’nin islâm için çok önemli rolü var. Türkler, Avrupalılara Araplardan çok daha yakın. Türkler, Avrupa’ya İslâm’ı daha iyi anlatabilirler. Bu yüzden kendilerini İslâm’ı yaşamaya vermeleri lâzım. Macarlar Türkleri çok seviyor. Türkler çok temiz, çok misafirperver. Sevdiğimiz insanlardan İslam’ı öğrenmek daha kolay, biz Türklerden İslâmiyeti öğrenmek istiyoruz. İnşaallah.

 

Çevirdiğiniz dînî eserler var mı?

Evet. Sekiz kadar kitabı Macarcaya çevirdim. İmam-ı Gazali’den iki kitap, İslam İman İbadet, Riyazu’s-Salihin vb.

Müslüman olmadan önce edebiyatla ilgili bir çok kitabım vardı. Onların hepsini dağıttım. Şimdi ise kütüphanemde İslam’la ilgili olmayan bir kitap yok…

 

Röportaj için teşekkür eder, size hayırlı hizmetler dileriz.

Ben de teşekkür ederim.

 

PAYLAŞ:                

Halime Demireşik

Halime Demireşik

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle