İbâdetleri Ta’zimle Yapmak

Cenâb-ı Hakk’ın Müslümanlara ihsan ettiği en büyük nîmetlerden bir tanesi de Kur’ân-ı Kerîm’dir. O, bizlere hem dünya hayatımızı tanzim edebilmemiz, hem de âhiret saâdetine nâil olabilmemiz için gönderilmiştir.

Bu sebeple büyüklerimiz, Kur’ân-ı Kerîm’e ve onun taşıyıcıları demek olan hâfızlara çok hürmet ederlerdi. Râbia Annemizin anlattığına göre, merhum üstâdımız Mahmud Sâmî Ramazanoğlu Hazretleri, hâfızlara çok fazla değer verirmiş. Ramazan-ı Şerîflerde kardeşlerle hep beraber cemaatle namaz kılındığı vakit, bulundukları meclise bir hâfız-ı Kur’ân geldiğinde ayağa kalkarak karşılar, hatta bazen ellerini öpmek istermiş.

Şüphesiz eli öpülecek hâfız olmak da kolay değildir. Kur’ân-ı Kerîm’i sadece hâfızasında tutan değil, hayatına da hükümlerini tatbik ederek “yaşayan Kur’ân” hâline gelen hâfızlar, her zaman el üstünde tutulmaya lâyıktırlar.

Mahmud Sâmi Efendi, sohbet meclislerinde, Kur’ân okuyacak kimseleri yüksekçe bir yere oturtur ve Kur’ân tilâvet edilirken büyük bir huşû ve hudû ile dinlerdi.

Aynı şekilde merhum Mûsâ Topbaş Efendimiz de atlas bohçada muhafaza ettiği büyük bir hürmet ve muhabbet içerisinde itinayla açar, Kur’ân-ı Kerîm okumaya başladığında benzi sararır ve yavaş yavaş, tane tane okurlardı. Bir oturuşta sayfalarca Kur’ân-ı Kerîm okumak yerine, bazen iki sayfa okumakla yetinirlerdi. Fakat her âyeti okurken derin derin tefekkür eder, bazen hüzünlenir gözyaşı dökerdi. Bu Kur’ân-ı Kerîm ile buluşma demleri, muhakkak her gün tekrar edilirdi. Zaten ibâdetlerin az da olsa devamlı olanı makbuldür. Bir oturuşta üç cüz okuyup bir ay boyunca Kur’ân-ı Kerim’e bakmamak makbul değildir. Mûsâ Efendi:

“-Bilerek, şuurla okunduğunda iki sahifelik bir Kur’ân-ı Kerîm bile kifâyet eder, insana îcab eden faideyi verir.” buyururdu.

Hastalık zamanında, gözlerinden rahatsızlanmış ve bu hâlde bile Kur’ân-ı Kerim ile irtibatını koparmamıştı, hemen her gün bir kasetten yarımşar saat Kur’ân-ı Kerîm dinlerdi.

Bir de şunu tekrar etmelidir ki, Kur’ân, sadece ölülere okunsun diye indirilmiş bir kitap değildir. Hayatımızın bütün ölçülerini, ondan almalıyız. Nasıl ibâdet etmeli, nasıl çalışmalı, neleri yeyip neleri terk etmeli, nasıl alışveriş yapmalı, evimize nasıl girmeli? Bütün bunları hep Kur’ân-ı Kerîm’den ve hadîs-i şerîflerden öğrenmeliyiz.

Derler ki, “Haramlardan uzak durup farzları îfâ etmek, yani ibâdet kulu cennete götürür. Ama ibâdetleri tâzim ile îfâ etmek ise, kulu, Allâh’a ulaştırır.”

Biz de büyüklerimizden hep bunu gördük. Onlar, aradan çıkarmak için alelacele ibâdet etmezlerdi. Abdestlerine, namazlarına, oruçlarına, Kur’ân okuyuşlarına, zekât verişlerine, umre ve hac ziyaretlerine, kurban kesişlerine velhâsıl bütün muâmelât ve ibâdetlerine, Allâh’a kulluk yaptığının şuurunda olarak çok büyük bir itina ve hürmet gösterirlerdi. Baştansavar gibi bir ibâdet yaptıklarına, şahsen ben şâhid olmadım. Bizim kanaatimize göre de, onları, emsâlleri içinde bu kadar yükselten şey de, Allâh’ın emir ve yasaklarına gösterdikleri bu hassasiyet ve dikkattir.

Cenâb-ı Hakk’a giden yollar, mahlûkâtın nefesleri adedince… Herkes, kendi meşrebince meşrû bir yoldan Allâh’a vâsıl olabilir. Bazıları hayır ve hizmetlerde öncü olarak, bazıları salavât ve zikrullah ile, bazıları infâk ve ibâdetlerle… Ama herkes, her işini muhakkak Allâh’ın rızâsını gözeterek yapmalı… Nefsini, benliğini aşamayan insanın yapmış olduğu hizmet ve ibâdetler de bir müddet sonra, mânevî bir sıklete dönüşmeye başlıyor, Allah korusun!..

Yapmış olduğu her hayır ve fazîleti, Allah’tan bilen insan huzura kavuşur. İhlâsa ulaşan, fânîleri aradan çıkaran, her işini Allah rızası için yapan ve olduğu gibi görünüp göründüğü gibi olan kul için bütün yokuşlar, düze ermiş oluyor, düşmanlar kaybolup dostluklar ziyâdeleşiyor. Cenâb-ı Hak, böyle has kulları arasına bizleri de dâhil eylesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

52. SAYISINDAKİ DİĞER YAZILAR
Sunuş
MÜBÂREK KİTAP KUR’ÂN-I KERİM
Cumhûriyetin İlk Hanım Hâfızlarından Kibar Vural Hocaefendi ile HÂFIZLIK ÜZERİNE BİR HASBİHÂL
Hâfızlık Çalışan Bir Öğrencinin Edinmesi Gereken Alışkanlıklar:
İbâdetleri Ta’zimle Yapmak
PASLANAN KALPLERİN CİLASI
(6 ayda hâfız olan Seda Levent ile röportaj…) CANSUYUM, YOLDAŞIM, HER ŞEYİM…
Sizden Gelenler HÂFIZLIK, CENNET KAPISI
ÎMAN, İSPAT İSTER
TEBRİKLER
BENİ KÖR KUYULARDA, MERDİVENSİZ BIRAKMA
ÇOCUK, VİCDANIYLA TERBİYE OLUR -3-
Hayatın Olmazsa Olmazlarından: MİKROPLAR
“Mikrop” denince birçoğumuzun aklına hastalıklar ve uzak durulması gereken küçük yaratıklar gelir. Aslında mikroplar yeryüzünde toprak, su, hayvan ve insanlar gibi her varlıkta bulunur. Çok basit formlarda bulunduklarından ve büyüklükleri bir mikrondan daha küçük olduğundan tarif edilmeleri oldukça zordur. Cenâb-ı Hakk’ın yarattığı nice âlemler içinde bunlar da “monera” âleminin küçük canlıları olarak yerlerini alırlar. Her şeyi hikmetleriyle birlikte yaratan Allah Teâlâ, bu mikro organizmalara da önemli vazifeler yüklemiştir. Birçoğumuz, her gün evimizi, mutfağımızı, banyomuzu sterilize etmek için uğraşırken yok ettiğimiz milyonlarca bakteri türünün hayatımızdaki olmazsa olmaz dedirtecek faydalarından bîhaber bulunuyoruz. Fakülte yıllarında mikrobiyoloji hocamızın “mikrop=hayattır” yazdığını görünce hepimiz çok şaşırmıştık. İlerleyen derslerde bunun ne kadar doğru olduğunu anlamak, hiç de zor olmadı. Genel olarak mikroplar, çürüme, fermantasyon ve hastalıkların kimyasal âmili olarak dünyanın ekolojik dengesini sağlamakla ilgili rollere sahiptir. “Bakteri” adı da verilen bu canlılar, tabiatta ilkel tek hücreli organizmalar olarak 3 ayrı formda bulunurlar. a. Coccus, b. Bacillus, c. Spirillum. Fazla ayrıntıya girmeden faydalı bakteriler ve kısımları hakkında şunları söyleyebiliriz. Çürükçül Bakteriler Dünyada biriken artık maddeler olduğu gibi kalsaydı, kötü koku ve pislikten kurtulmak mümkün olmayacaktı. İşte bakterilerin en önemli faydalarından biri de bu artık maddelerin ana biyolojik monomerlerine ayrıştırılmasıdır. Eğer çürükçül bakteriler olmasaydı, ölü insan bedenleri, canlılığını yitirmiş bitki parçacıkları, öldükleri bedende olduğu gibi kalacaklar ve bunların ana organik maddelere dönüşümleri olmayacaktı. Sonuçta dünyadaki karbon döngüsünün önemli bir bölümü de yerine getirilemeyecekti. Çürükçül bakterilerin yaptıkları bu parçalama işlemiyle toprak kalitesini artırır, verimini çoğaltır. Şüphesiz bu da insanların hizmetine sunulacak birçok ürünün yetişmesine vesile olur. Tıp Alanında Faydalanılan Bakteriler Bu bakteriler de aşı ve antibiyotik olarak insanlara daha sağlıklı bir hayat sunmak için kullanılırlar. Öldürülmüş veya zayıflatılmış bakteriler, insan vücuduna enjekte edildiğinde vücut bu bakterilere karşı antikor üretmeye başlar. Böylece vücut, bu bakterilere karşı bir üstünlük sağlar. Buna kısaca “bağışıklık sistemi” denir. Daha açık olarak ifade etmek gerekirse, vücut bir nevi antrenman yapmış ve güçlü bakterilerle karşılaştığında nasıl davranması gerektiğini öğrenmiş olur. Antibiyotik yapımında kullanılan bakterilere “streptomycin” adı verilen bir bakteri türü örnek verilebilir. Bu bakteriden “bacitracin polmyxin” ve “erythromycin” adlı antibiyotikler üretilmektedir. Bu ilaçlar, hastalığın durumuna göre doktor tavsiyesiyle kullanılır. Böylece hastalık, bu bakteri sayesinde giderilmiş olur. İnsanın kan plazmasında bulunan “dextran” adlı bir madde de “leuoconostoc” isimli bir bakteri tarafından üretilmektedir. Hayvanların bağırsaklarında bulunan ve selüloz sindiriminde kullanılan bakteri türleri de vardır. Bu bakteriler selülozun glikoza indirgenmesini sağlayarak hayvanın, hücreleri için gerekli olan enerjiyi elde etmesinde aktif rol oynarlar. Besin Yapan Bakteriler Yediğimiz yoğurt ya da peynirin, bakterilerin bir ürünü olduğunu biliyor muydunuz? Yemeklerde iştahımızı artırmak için yediğimiz turşular, neyin sayesinde o hâle geliyor? İşte bize bu besinleri sunan özel bakteriler yaratılmış ve yaratılmaya devam etmektedir. Bu bakteriler, oksijensiz solunum yaparak aldıkları enerjiyi bulundukları kapalı ortamdaki organik bileşikleri parçalayarak elde ederler. Bu parçalanma sonunda bakteriler pek çok madde açığa çıkarırlar. Açığa çıkan bu maddelerle bakterinin içinde bulunduğu besin asitlenir veya alkollenir ya da besinin içinde karbondioksit kabarcıkları oluşur. Böylelikle gıda vasıf değiştirir. Yani süt, peynir ya da yoğurt olur, salatalık da artık turşu hâline dönüşür. Bakterinin gerçekleştirdiği bu işleme “fermantasyon” denir. Fermantasyonla gıdaların yararlılıkları da artmıştır. Çünkü bu bakteriler, fermantasyon sayesinde bir çok vitamin ve mineral sentezlerler. Hatta bu ürünler bağırsakların yenilenmesini sağlayarak sindirim bozukluklarını tedavi etmede rol oynarlar. Yine kolesterol meselesinde tavsiye edilen yiyecekler de genellikle fermente olmuş gıdalardır. Aslında bakteriler, bu işleri yaparken hayatlarını ve soylarını da devam ettirirler. Diğer yandan Allâh’ın yarattığı bu muazzam dengeyle başka bir yöntemle elde edemeyeceğimiz besinler de insanoğlu için üretilmiş olur. Aslında mikro organizmaların yararları sayılamayacak kadar çoktur. Biz onları “zarar vericiler” olarak görüp öldürmek için uğraşsak da, onlar bizim hizmetimiz ve faydamız için çalışmaya ve çoğalmaya devam edeceklerdir.
Fazîlet Timsali Hanımlar ZEYNEB BİNTÜ RASÛLİLLAH - 3
LİMONLA İLGİLİ PÜF NOKTALAR
KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ (KKKA)

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle