Yetime Şefkat Kanadını İndir

Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz, yetimlere güzel muâmele edilmesi, onların haklarının gözetilmesi hususunda pek çok âyet-i kerime beyan buyurmuştur. Meselâ Bakara Sûresi’nin 2. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulmuştur:

“Biz İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: «Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz…”

Âyet-i kerimedeki sıraya dikkat edilirse, Allâh’a kulluktan sonra ebeveyn ve akrabalara iyilik, sonra da yetimlere… Demek ki, toplumun en çok ihtiyaç sahibi kesimlerinden birisi de yetimler…

Fecr Sûresi’ndeki âyet-i kerimelerde ise şöyle buyrulmuştur:

“Hayır! (Siz Allah’tan hep ikrâmı devam ettirmesini istersiniz lâkin), yetime değer vermez, iyilikte bulunmazsınız! Muhtaçları doyurmaya teşvik etmezsiniz.” (el-Fecr, 17-18)

Âyet-i kerime çok açıktır; Cenâb-ı Hak, insanın ihsana nâil olabilmesi için, kendisinin de başkalarına ve bilhassa yetimlere ihsan etmeye devamını şart koşmaktadır.

Aynı şekilde Duhâ Sûresi’nde, “Yetime kahretme!” (ed-Duhâ, 9) buyrularak onlara güzel sözler ve anlayışla mukabele edilmesi tavsiye edilmiştir.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendisi de yetim olarak büyüdüğü için, yetimlerin hâlini çok iyi anlıyordu. Ashâbına, her vesileyle yetimlere karşı hüsn-i muâmele göstermelerini tenbih etmiş, yetimlerin haklarını gasbetmekten, onların mallarını haksız yere yemekten de şiddetle men etmiştir.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; “Yetimlere karşı şefkatli bir bir baba ol!..” (Heysemî, VII, 163) tavsiyesinde bulunarak onlara nasıl davranılacağını öğretmiştir. Kendisi de bizzat çevresindeki yetimleri himâye etmiş, ihtiyaçlarını gidermiş, onları gönül hânesinde kıymetli bir misafir gibi ağırlamıştır.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîfinde:

“Bir kimse, sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa, onun başındaki saçlar adedince günahları silinir.” buyurmuştur. (Ahmed bin Hanbel, V, 250)

Başka bir hadîs-i şerîflerinde:

“Kim mesuliyeti altındaki yetimlere iyi davranırsa, o ve ben, cennette şöylece yan yana oluruz.” buyurmuş ve işaret parmağı ile orta parmağını göstermiştir. (Buhârî, Edeb, 24 Talak, 14)

Bir defasında kalbinin katılaştığını söyleyen bir kimseye, “kalbinin yumuşaması için yetimlerin başını okşaması”nı tavsiye etmiştir. (Ahmed bin Hanbel, II, 263, 387)

Yetimlerin malını, onlar adına, onlar büyüyünceye kadar sevk ve idâre ederken en hassas bir şekilde davranmalı; onların malını, mümkün mertebe kendi malımıza karıştırmamaya çalışmalıyız.

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle anlatmıştır:

Biz, vefat etmek üzere olduğu esnada Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yanındaydık. Bize namaz hususunda üç defa; “Allah’tan korkun!..” buyurdu, sonra da şunları ilâve etti:

“-Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkun. İki zayıf hakkında Allah’tan korkun; onlar, dul kadın ve yetimlerdir.” Sonra:

“-Namaz, namaz!..” diye tekrar etmeye başladı. (Beyhakî, Şuab, VII, 477)

Cenâb-ı Hak, yetimleri sevindirmek sûretiyle, yetim Peygamberin de gönlünde yer eden bahtiyar mü’minler arasına bizleri de dâhil eylesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle