“Ve Men Nuammirhu Nünekkishu Filhalk. Efelâ Ya’kılûn”

“Kime uzun ömür verirsek, biz onun yaratılışını bozar, beli bükük hâle getiririz. Hiç düşünmüyorlar mı?” (Yâsîn Sûresi, 68)

 

TEFSİRİ

 “Kimin ömrünü uzatırsak, onu hâlden hâle sokarız. Yaratılışını tersine çeviririz de hiçbir şey bilmeyen çocuk gibi olur. Başlangıcındakinin, yani gençliğinin aksine olarak günden güne kuvvetten düşürüp zayıflığını artırır ve ölüme doğru yürütürüz. Böylece o, «erzel-i ömr»e (ömrün en acınacak devresine) dönmüş olur. 

Başka bir âyet-i kerimede, insanın dünyada geçirdiği safhalar şöyle târif buyurulur:

“...Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkartırız, sonra sizi, olgunluk çağına erişmeniz için bırakırız. Bununla beraber kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki bilgisinden sonra, hiçbir şey bilmemek üzere, ömrünün en fenâ zamanına (erzel-i ömr) ulaştırılır…” (el-Hacc, 5)

İnsanlar, ömürlerinin uzamasını isterler de «erzel-i ömr»e varacaklarını düşünmezler mi? Zîrâ insanın ömrü uzadıkça, zayıflığı artar, kuvveti noksanlaşır, bünyesi küçülür, şekli değişir. 

Kıyamet gününde bazıları: 

“-Ömrümüz kısa olduğu için hidâyete ulaşamadık. Biraz daha yaşlansaydık, eğriyi-doğruyu seçebilirdik!” diyerek bahane arayacak olsalar, bu mazeretleri kendilerinden kabul edilmeyecektir. Âyet-i kerîmede buyurulur:

“…Size düşünecek olanın, düşüneceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı da geldi. O hâlde azâbı tadın!..” (Fâtır, 37)

Zaten insanın, sırf ömrünün uzaması, onun kurtulmasına yetmez. Onu kurtaracak olan yegâne şey, hangi yaşta olursa olsun, îmanı ve işlediği sâlih amelleridir. Ki, bazen yaşlılıkta meydana gelen bunama ve güçsüzlükler, insanın ibâdet etmesini de zorlaştırabilir. Öyleyse, îman, tevbe ve hayırlı işleri -gelip gelmeyeceği belli olmayan- bir yaşlılık devresine ertelemek akıl kârı değildir.

Dikkat edilecek diğer bir husus da, “nasıl olursa olsun, uzun bir ömür olsun”; şeklindeki niyaz ve duâların yersizliğidir. Çünkü ne ile karşılaşılacağı belli olmayan “uzun bir ömür” istemek, haddi aşmaktır. Büyük bir hatadır.

Hadîs-i şeriflerde Allah’tan “hayırlı uzun bir ömür istenmesi” ve “erzel-i ömür”den de Allah’a sığınılması tavsiye edilmiştir.

 

ÇIKARILACAK DERSLER

-Yaşlılık, insan ömrünün son safhasıdır. Kimileri bu safhaya gelmeden ölümle karşılaşırken, kimileri de yaşlılığın en meşakkatli olduğu “erzel-i ömr”e ulaşır.

-Îman etmek, günahlarımıza pişman olmak ve hayatımızı gözden geçirmek için yaşlılığı beklememeliyiz. Çünkü ölümün ne zaman geleceği belli değildir.

-Cenâb-ı Hak’tan “hayırlı” uzun ömür istemeliyiz. Çünkü yaşlılığın neler getireceğini kimse bilemez.

-Yaşlılık, herkes için meşakkatler getirebilir. Bunun için sabır ve teslimiyetle Allah’tan yardım istenmeli, bu mevsimi, dünya imtihanının son safhası olarak görmelidir.

 

Kaynaklar: 

“Safvetü’t-Tefâsîr”, M. Ali Sâbûnî; “Hak Dini Kur’ân Dili”, M. Hamdi Yazır, “Hulâsatü’l-Beyân”, Mehmed Vehbi Efendi; “Furkan Tefsiri”, Mahmud Hicâzî.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle