Çocuğum Ve Ben

İlk Yolculuk

Sevgili Şebnem okurları; Şebnem âilesine katılmanın verdiği heyecanla ilk yazıma başlıyorum. Bundan sonra Allah nasip ederse, her ay burada “çocukların gelişimi” hakkındaki yazılarımla buluşacağız. Burada bana ayrılan sayfada, başlangıcı, insanoğlunun da fizikî anlamdaki ilk yolculuğu olan “hâmilelik dönemi” üzerine yapmaya karar verdim. Yoğun bir âhenk gerektiren, bitmeyen fedakârlıklarla olgunlaşıp güzelleşen evlilikler; yeni bir çocuğun doğumu ile mukâvemet kazanır, renklenir, canlanır. Âdeta evlilik ağacının meyvesidir çocuk... Bu yüzden evliliğini sağlam temeller üzerine oturtmuş, birbirine saygı ve sevgi duyan her çift, anne-baba olma arzusu taşır.

Anne-baba olabilmenin heyecanı ile birleşen ovum (anne rahmindeki yumurta hücresi) ile sperm insanoğlunun bambaşka âlemdeki ilk yolculuğunu başlatır. Görünüş itibariyle bir insanın hiçbir özelliğini yansıtmayan iki hücre, ilâhî lütuf ve ihsân ile bir insanoğlunu meydana getirir. Âdetâ bir mûcize olan bu gelişim, değişim ve başkalaşım safhalarını ilmî olarak bilmek, insanoğlunun acziyetini ve yüce Allâh’ın “muktedir” sıfatını idrak etmemize bir vesîledir.

Sperm ve ovum hücresi ile meydana gelen “zygot” adındaki kan pıhtısına benzeyen ilk mikroskobik oluşum, içinde barındırdığı kromozomlarla dünyaya gelecek olan insanoğlunun tüm fizikî, karakteristik, zihnî genetik özelliklerini taşır. Günümüzde ceplerimize sığan bilgisayarların bile kapasitelerinin milyonlarca kat üzerindeki bilginin, birleşen bu iki hücre içerisinde saklı olması ise, ilâhî kudret ve azametin bir başka tecellîsidir. Döllenmenin hemen ardından vücuda gelen bu “zygot” adlı hücre yığını, süratle bir yandan büyümeye, bir yandan da farklılaşmaya başlar ve bu farklılaşma sonucunda, ilk üç ay içerisinde 3 cm.’lik boyutuyla yavaş yavaş bir insan şekline dönüşür. Bu dönemde tüm iç organlar ve âzâlar da oluşmaya başlamıştır.

İnsanoğlu, hayatı boyunca birçok önemli ve kritik dönemden geçmesine rağmen, bunlardan hiçbirisi, anne karnındaki ilk üç ay kadar ehemmiyetli değildir. Çünkü bu dönemde değişim geçirerek farklılaşan, özelleşen iç organlar teşekkül etmektedir. “Plesenta” (göbek bağı) adı verilen, anne ve bebeğin vücudunun ortak mahsûlü olan yapı sayesinde beslenen bebek, hızla büyümeye devam eder. Bu plesenta (göbek bağı), annenin vücudundan aldığı besinleri, bebeğe taşımakla görevlidir.

Bu dönemde anne adayının geçirdiği bir rahatsızlık, kullandığı yanlış bir ilaç, zararlı maddelerden kaynaklanan anne karnındaki kimyasal bir değişiklik; bazı organların oluşumunu olumsuz yönde etkiler ve sakatlığa neden olabilir. Aynı şekilde annenin huzurlu bir hâmilelik geçirmesi, stresten uzak olması da sağlıklı bir gebelik ve bebeğin gelişimi için son derece önemlidir.

Bu ilk üç ay içerisinde bebeğin boyutu oldukça küçük olmasına rağmen; yaklaşık ikinci ayda şekillenmeye başlayan baş, vücut, kollar ve bacaklar ile bir insan görüntüsü belirmeye başlar. Daha sonraki dönemde ise, büyüyen ve insana olan benzerliği artan zygot, “fetüs” olarak adlandırılır. 

Fetüsün gelişimi ise, doğum ânına kadar devam ederken, bebeğin vücud oranında da değişiklikler olur. Üçüncü aydan sonra bebeğin fizîkî gelişiminde bir hızlanma başlamakta ve bebek, annenin rahminde daha fazla yer kaplayarak ilk kez hissettirdiği hareketleri ile âdeta «Ben buradayım!..» demektedir. Bu hareketler sayesinde, anne ve bebeği arasında başlayan ilk algı iletişimi (farkındalık) her geçen gün artar. Bu ilk hareketler, bebeği taşıyan için oldukça önemlidir. Bir canlıyı taşıyor olmanın sorumluluğunu telkin ederek hâmilelik sürecinde anne adayını duygusal ve fizîkî açıdan anne olmaya hazırlar. 

Hâmileliğin altıncı ayı tamamlandıktan sonra, bebeğin tüm hayâtî fonksiyonları, bebeğin hayatta kalmasına yetecek seviyede oluşmuştur. İskelet yapısı, sinir sistemi ve iç organlarının gelişimi oldukça iyi düzeydedir. Günümüzde sunulan gelişmiş tıbbî destek üniteleri ile 7. ayda doğan bebeklerin gelişimlerinin sağlıklı bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. Ancak sağlıklı bir hâmilelik, “9 ay 10 gün” civarında sürmektedir ve zorunluluk hâli olmadıkça bu sürenin tamamlanması, çocuğun zihnî ve fizîkî gelişimi için oldukça önemlidir.

Bu süreyi tamamlayan bebek, dünyaya gelmeye hazır olduğunun sinyallerini verir ve doğum mûcizesi başlar. Yeni doğan bebekle âile güzelleşir, eşler arasındaki bağ kuvvetlenip evlilik ayrı bir anlam kazanır.

Anne ve baba olma sorumluluğunun, hâmileliğin ilk günlerinden itibaren taşınması dileğiyle...

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle