NORMAL DOĞUM ve SEZARYEN

Kırk haftalık hâmilelik süresini tamamlayan anne adaylarının karar vermekte en çok zorlandıkları konu; doğumun normal mi, yoksa sezaryen ile mi olacağıdır. Anneler bu konuda karar vermek için yeterli bilgi seviyesine sahip olmasalar da, kararı kendileri vermektedirler.

Hâmilelik süresince yapılan düzenli takip ve kontrollerde, anne ve bebeğin sağlık durumuna göre, hekiminiz size hangi usûlün daha sağlıklı olacağını söyleyecektir. Ancak her şeyin normal şartlarda gitmesini ümit ederken, son anlarda da aksilik yaşanabileceği; normal doğumu beklerken, bunun sezaryene dönebileceğini unutmamalısınız.

Sezaryeni de, normal doğumu da, anne ve bebeğin sağlık durumu belirler. Daha önceki doğumun sezaryen olması, anneye ait bazı hastalıklar, bebeğin gelişme geriliğinin olması, bebeğin doğum yoluna uygunsuz yerleşimi, ikiz, üçüz hâmilelikler vs. sezaryen sebepleri arasındadır.

 

Peki, sezaryen ve normal doğum arasındaki farklar nelerdir?

Uzmanlar, normal doğumun en önemli özelliğinin, herhangi bir müdahale gerektirmeden gerçekleşmesi, doğum sonrası annenin normal hayatına kısa bir dinlenme ile dönmesi olduğunu belirtmektedirler. Bebeğin ilk ağlama sesinin duyulması, bebeği kucağa alabilme, emzirmeye hemen başlanabilmesi; anne ve bebek arasındaki duygusal iletişimin kısa sürede ve güçlü bir şekilde başlamasına sebep olmaktadır. Doğum sancıları anneyi olgunlaştırmakta, annenin hayata bakışını etkilemektedir. Doğum kanalına giren bebeğin akciğerlerindeki sıvı tamamen atıldığından, yenidoğanın soluk alıp vermesi daha kolay olmaktadır.

1970’li yıllarda sezaryenli doğum oranı % 5,5 iken, bugün ülkemizde bu rakam % 60-70’lere çıkmaktadır. Hâlbuki bu rakam, Avrupa ve Amerika’da % 20-25 civarındadır. Son yıllardaki ameliyathâne ve anestezi alanındaki gelişmeler, güçlü antibiyotiklerin bulunması da şüphesiz bu oranı arttıran sebepler arasında yer almaktadır. Bugün ülkemizde, bazı hastahânelerde anne adaylarına doğum öncesi eğitim verilmekte ve bu eğitimi alan anne adayları normal doğumu tercih etmektedirler. En doğru yaklaşım, tıbbî bir zorunluluk olmadıkça, anne adaylarının normal doğuma özendirilmesidir.

Çünkü sezaryenin birtakım dezavantajları mevcuttur. Öncelikle anesteziye ilişkin riskler bulunmaktadır. Normal doğumdan sonra toparlanma ve hastahâneden çıkış süresi kısa iken, sezaryende bu süre 5-6 günü bulmaktadır. Dikiş yerindeki sancılar 3-4 gün sürebilir. Bu ağrılar, annenin hareketlerini ve emzirmesini güçleştirmektedir. Annenin 6 hafta ağır işlerden kaçınması gerekmektedir. Ameliyat yerinde iltihaplanma, yara iyileşmesinin gecikmesi, karın içinde ağrılar ve yapışıklıklar görülebilmektedir. Sezaryen ile dünyaya gelen bebeklerde; akciğerlerdeki sıvının tamamen atılamamasına bağlı olarak gelişen solunum sıkıntısı, normal doğumdan daha sık görülmektedir.

Hekimler, anne adaylarını, normal doğum ve sezaryenin avantaj ve dezavantajları hakkında detaylı olarak bilgilendirmeli, tıbbî bir zarûret olmadıkça anne adayları normal doğuma özendirilmelidir.

Ülkemizde, Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan uygulamayla, hekimler de normal doğumu tercihe yönlendirilmektedir. Zira, son yıllarda hekimlerin sezaryen tercihlerinde de ciddî bir artış meydana gelmiştir. Her ne kadar son sözü âile söylemekteyse de; hekim, hangi doğum şeklinin tercih edilmesi gerektiği hakkında yönlendirmesini yapmalıdır.

PAYLAŞ:                

Betül Nefise İnal

Betül Nefise İnal

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle