Hâtıralar

İstikâmet üzere hayat sürmek, kerâmetten de kıymetlidir. Zira mânevî hâl ve makamlar geçici; istikâmet üzere olmak ise, âhiret hayatı bakımından kalıcı ve gereklidir.

Kerâmetler, şöhret ve kibri beraberinde getirirken, istikamet, kul açısından tevâzû ve hiçlik makamıdır. Bu yüzden Allah dostları genellikle istikameti seçmişlerdir. Kendileri, örnek bir hayat yaşayarak çevrelerine rehberlik etmişler ve kimseye tepeden bakarak gönlünü kırmamaya çalışmışlardır. Onlar için sünnet-i seniyyeye uygun bir ahlâkî fazîlet, insanları hayretler içinde bırakan kerâmetten daha üstündür.

Râbia Annemiz de, kıymetli zevci Mahmud Sâmi Efendi’nin bu ahlâkıyla ahlâklanmıştı. Çok muhterem ve zekî bir hanımefendiydi. Hayatı boyunca, kimseye:

“–Niye böyle yaptın?” dememiş, kendisi doğrusunu yaparak yanlışı düzeltmişti.

Kendisini ziyârete gelen evlatlarını uyarır ve:

“–Önce refik, sonra tarik; yani önce yoldaş, sonra yol!..” derdi. Yol emniyeti olsa bile kimsenin tek başına seyahat yapmasını uygun görmezdi.

Kendisi, Allah rızasını gözeterek evden çıkar, hasta-garip ve çaresizleri ziyaret eder, komşularının gönlünü alırdı. Giderken yanında hediyeler götürür, insanlara değer verip gönüllerini kazanmaya çalışırdı. Evlatlarının derdini, kendi derdi bilir; onlara devâ bulmadıkça gönlü rahat etmezdi.

Hâneleri devamlı misafirlere açık olurdu. Zaman zaman misafirlerine tatlı tatlı sohbetlerde bulunurdu. Bir defasında şöyle hasbihâl etmişlerdi:

“–İnsanoğlu, dünyada yaşamalı, ama kalbini dünyaya daldırmamalı!.. Uyanık olmalı!.. İbâdetlerini vaktinde yapmalı!.. Canlı-cansız bütün varlıklar zikir hâlindedir. Siz de yeni bir kıyafet alacak olsanız, ilk olarak onu ibâdetle ziynetlendirin. Allah’ın vermiş olduğu bu nîmete şükür olarak, onunla hemen iki rekat namaz kılın!.. İsraftan uzak durun. İnsanların niyetleri çok mühimdir. Yaptığınız her işi, ihlâsla ve sırf Allah rızâsı için yapın!.. Her şey kalpte başlar, kalpte biter. Akıl çok mühim, ancak kalple beraber hareket ederse, nûr üstüne nûr olur!.. Aklınızı tamamen dünyaya tahsis etmezseniz, dünya size hizmet eder. Aksi hâlde siz onun hizmetçisi olmuş olursunuz!..”

Râbia annemiz son derece sözünün eri, ince düşünceli, nâzik ve kibar bir hanımdı. Nasihatleri, muhabbet doluydu. Söylediklerini yaşadığı için, nasihatleri insanın içine işlerdi. Bir keresinde:

“–Kızım, gıybet ve mâlâyâni meclislerinde bulunma!.. Tek başına dâhî olsan hafif hareketlerde bulunma!.. Bağırıp çağırma, kötü şeylere bakma!.. İşimiz gücümüz mutfak olmasın. Nefesler sayılı, vakitler kısıtlı… Dünya bir gölgelik, bir sofra, bir misafirhâne… Her gelen, er-geç gidiyor. Öyleyse sayılı günümüzü, kıymetli şeylerle değerlendirelim!.. Mübârek gün ve geceleri, âdâbına uygun olarak duâ ve ibâdetle geçirin!.. Akşam, hangi düşüncelerle yatarsanız, geceniz onunla devam eder, sabah da benzer hissiyatla kalkarsınız. Bu yüzden istirahate çekilirken son sözlerimiz zikir, fikir, şükür olmalı ki, güne de öyle başlayalım.” demişti.

Yıllarca kayınvâlidesi ve kayınpederine hürmetle hizmet etmişti. Ahlâken numûne bir insan idi. Zaten güzel hatırlanmak isteyenler, güzel hâtıralar bırakmalıdırlar.

Cenâb-ı Hak, bizleri de, o mübârek hanımlar gibi arkalarında güzel hâtıralar, iyi izler ve yetişmiş insanlar bırakarak âhiret yurduna göçenlerden eylesin!.. Âmin.

 

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle