Fıkıh - Başka Dinden İnsanlarla Evlenme

İslâm Dîni, hayatın icab, ihtiyaç ve gerçekliği gözeterek hükümler koymuştur. O’nun hükümleri; hayattan kopuk, tutarsız ve şahıstan şahsa göre farklılıklar göstermez. Başka din mensupları ile evlenmek konusu da bu genel çerçeve içinde değerlendirilmelidir.

İslâm’da zinanın her çeşidi ve buna götüren bütün yollar yasaklandığı hâlde, evlilik ve nikâh konusunda insanlara büyük kolaylıklar getirilmiş ve evlilik, maddî-mânevî şekilde teşvik edilmiştir. 

İslâm, evliliği sadece iki cinsin bir araya gelmesi olarak görmediği için, evlilik esnâsında ve sonrasındaki hukûku da sağlam prensiplere bağlamıştır. Çocukların bakımı, eşlerin âile içindeki hak ve sorumlulukları, evliliği bitiren boşanma, nafaka, mîras vs. konular, kendi içinde bir bütünlük gösterecek ve her şahsın hukûku korunacak tarzda hükme bağlanmıştır.

 

Müslüman Bir Erkeğin Evliliği

Müslüman bir erkek, evlenmek istediğinde kendisine mahrem (birinci derecede kan ve süt akrabalığı bulunan kızkardeş, anne, teyze, hala, süt kız kardeş.. vb.) olmayan müslüman bir kadınla evlenebilir.

Müşrik (Allah’a ortak koşan), putperest ve ateist (Allah’a inanmayan) bir kadınla evlenemez.

Müslüman erkek, Ehl-i kitab (Hıristiyan ve Yahudi) olan kadınlarla ise evlenebilir. İsterse hanımı olacak kişi, hıristiyan veya yahudi kalmaya devam etsin!.. Şüphesiz bunda, zikredilen iki dinin (hıristiyanlık ve yahudiliğin); “semâvî” (asılları Allah tarafından gönderilmiş) dinler olmasının rolü büyüktür.

Bu ruhsat, âlimlerin içtihad ve kararlarından çok, Kur’ân-ı Kerim’e dayanmaktadır:

“Bugün size, temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine Kitap verilen (yahudi ve hıristiyanların) yiyeceği size helâldir; sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere mehirlerini vermeniz şartıyla size helâldir…” (Mâide, 5)

Erkeklerin Ehl-i Kitab olmayan dinlere (Budizm, Şamanizm, Hinduizm… vb.) mensub kadınlarla da evliliği câiz değildir.

“Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler!..” (Mümtehine, 10)

Müslüman Bir Kadının Evliliği

Müslüman kadın, ancak müslüman bir erkekle evlenebilir.

İslâm’ın dışındaki bir dine mensub, isterse ehl-i kitab olan (yahudi ve hıristiyanlık gibi) bir erkekle evlenemez. Erkek, gayr-i müslim olarak kaldığı müddetçe, müslüman hanımın onunla evliliği meşrû olamaz. Bu husûs da âyet-i kerîme ile sâbittir:

“Ey îman edenler!.. Mü’min kadınlar hizret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların îmânlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduklarını öğrenirseniz, onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar, onlara helâl değildir. Onlar da bunlara helâ olmazlar…” (Mümtehine, 10)

* * *

Eğer evlenirken iki taraf da müslüman iken, sonradan taraflardan birisi din değiştirmişse bakılır; evliliğin meşrûiyetine mânî bir durum yoksa evlilik devam eder. Aksi hâlde müslüman olan evliliği bitirmek durumundadır. Meselâ müslüman bir erkek hıristiyan olmuşsa; bir kadının hıristiyan bir erkekle evliliği câiz olmadığı için evlilik düşer, nikâh sona ermiş olur. Tarafların birbirinden ayrılmaları gerekir.

Yine evlendiklerinde müslüman veya ehl-i kitab olan bir kadın, din değiştirip budist, ateist…vs. olduğunda, müslüman erkeğin onu boşaması gerekir; her ne kadar kendisini seviyor olsa bile!..

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle