“DÜN”YA

Minik kurdeleli kırmızı ayakkabılarla başlar bu hikâye…

Çünkü geçmişe dair hatırlayabildiğim en eski dünya malıdır bana ait olan.

Giymek için sabırsızlandığım güzel elbiseler ve bayramlar… En çok bunları hatırlayınca başlar, düne olan yolculuğum.

O kadar yaşlı ve o kadar yorgun ki dünlerim ve bir o kadar da saymak için birçok hâtırayla dolu.

Ve hikâyemin kahramanıdır dünlerim!

Dinlerim diyen herkesin, kendi “dün”yasına doğru olan bir yolculuktur aslında.

Ne akıllanmış yarınlar, ne de hakkı verilmiş bugünlerim var, geçmişten bana kalan…

Yine de yazmalıyım dedim! Bu koskoca “dün”yanın “dün”lerinde geçirdiğim nefesimin bir tesellisi olmalı ve de bir mânâsı. En azından dile getirmeliyim sırtımdaki “dün”ya yükünün, farkında olduğumu göstermeliyim.

Yine bir yıl daha geçerken ömrümden, bıraktığım her nefesin şahitliğini düşünmeliyim.

Zordu “dün” ile “dün”yada yüzleşmek! Can bedenden ayrılıncaya ertelediğim ne varsa dizilirken önüme, hazır değildim bu büyük hesaplaşmaya.

Sözlerim önce dalgalandı önümde, meğer içimi acıtan ne çok cümle kurmuşum ve üzerini örttüğümü sanmışım. Belki de en acısı buydu; bir gün karşılaşacağımızı düşünmeden yok olduklarını sanmamdı. Söylemiştim, uçup gitmişti kelimeler… Kırdıysa da bir kalbi, olup bitivermişti her şey. Daha ötesi yoktu işte!.. Zaman ezip geçmişti tüm kötü hâtıraları. Ya da bir rüzgâr esmiş, alıp götürmüştü bütün kırık parçaları…

Hepsi benim “dün”yamdaydı bu yalanların varlığı… Ne o sözler buhar olmuştu, ne kırdığım kalpler yaralarını sarmıştı.

Yüzleşme fırtınası devam ederken adına siyah denen duygularım sıraya giriverdi.

“O’na rûhumdan üflediğim zaman…” (el-Hicr, 29) sırrından çok uzaklarda, kendi kıyılarımda dolaşırken o ruhların denizlerine taş atıyordu kalbim.

Fesatlıkları yakıştırıyor, çirkinlikleri buluyordum her bakışımda onlarda. Kalbimi bu hayırsız duygular için çalıştırıyor, zihnimi rahat bırakmıyordum. Çünkü unutuyordum bir gün bütün bunların adına “dün” deneceğini!

Ve en büyük yenilgilerime sıra gelmişti.

Elimi korkarak duâya açtığım her dakikanın, en kuytu vicdan hesaplaşmalarımda içimi rahatlatacağını sanmam, en büyük yıkım olmuştu benim için!.. Kılmadığım her namazın tesellisi olarak köşeye sıkıştığımda, kendim için ettiğim duâları seçmiştim kendime…

Ama “dün” karşıma geçince kaybetmiştim!

Ve geleceğimin yüzüne bakamadan yalnızca bu hesap fırtınasının dinmesini bekledim. Sımsıkı kapattım gözlerimi, yavaş yavaş sustu “dün”lerim…

Ne kırdığım insanlar, ne yakışıksız koyu hislerim, ne de yalancı duâlarım…

Asıl hesap günü gelinceye kadar beni sessizce izlemek için kuytularına çekildiler.

Ve ben bütün “dün”lerimi yanıma alarak geleceğe yeni bir sabah ekledim.

Bütün bu yaşadığım yalanların adına ise, “dün”ya dedim.

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle