Af ve Mağfiret İklimi

Ramazan, Rabbimizin sayısız nimetlerini bize hatırlatan, sahip olduğumuz nimetlerin kadrini bilmemize vesile olan mübârek bir aydır. Bu ayda tutulan oruç ile, fânî lezzetlerden vazgeçip bâkî lezzetlere nâil olmanın sırrına ereriz. Oruç bizi, tıpkı lâyıkıyla kılınan namaz gibi, kötülük ve günahlardan uzaklaştırır; Cenâb-ı Hakk’a yaklaştırır.

Oruç, sahibinde, azim, sebat, kanaat, hâle rızâ, metânet, şefkat, merhamet, sabır ve şükür gibi birçok güzel hasletin büyüyüp yeşermesine zemin hazırlar. Yoksulların hâllerini düşünmemizi ve bunun neticesinde gönlümüzün şefkat hisleriyle dolmasını temin eder. Kalbimiz hassaslaşır. Duygularımız incelir.

Oruç, pek çok maddî ve mânevî hastalığın ilacı durumundadır. Bedenlerdeki biriken fazlalıklar, az yemek ve oruçla vücuttan atılırken; gönlümüzü karartan günah yükümüz de oruç sayesinde azalır. Kullar, oruçla, cennet kapılarından geçmeye lâyık kıvama gelirler.

Oruç, Allâh’ı tâzimin en güzel ifadesidir. Çünkü sadece O’nun emri olduğu için tutulan oruç ile, insanların olmadığı yerde bile insan kendisini frenler, kötülüklerden ve günahlardan el çeker. Oruçlu bu ibâdet esnasında sırf Allah rızâsını gözettiği için, orucun mükâfâtı da Allah tarafından, O’nun şânına lâyık bir şekilde takdir edilecektir.

Şakîk-i Belhî’nin buyurduğu gibi:

“İbâdeti lâyıkıyla îfâ edebilmek büyük bir sanattır, maharet ve emek ister. Bu sanatı tahsil mekânı halvet, vâsıtası ise açlıktır.”

Mevlânâ Hazretleri de:

“İnsanın asıl gıdâsı, Allâh’ın nûrudur. Bedeni, yağlı-ballı yiyeceklerle beslemek, ona faydalı olmak demek değildir. Âriflerin gıdâsı, ilâhî aşktır.” buyurmaktadır.

Peygamber Efendimizin pâk zevcelerinden Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-:

“-Melekût kapısını açmak için gayret edin!” buyurduğunda, etrafındakiler “Nasıl?” diye sormuşlar. O da:

“-Açlık ve susuzlukla!..” diye cevap vermiş.

Demek ki, insanın kemâli, tıka basa doymak ile olmuyor. Aksine bütün mâneviyat erleri, insanın kemal ve irfan basamaklarını ancak az yemek, az uyumak ve az konuşmak ile çıkacağını ifade etmişlerdir.

O hâlde şimdi önümüzde mânen terakkî edebilmek için büyük bir fırsat kapısı açılmış bulunmaktadır. Dilimizi, yalan, gıybet, iftira ve dedikodudan; kalbimizi haset, kıskançlık, gurur, kibir, enâniyet, hırs ve riyâdan ve bütün âzâlarımızı her türlü günah ve hatadan koruyarak Cenâb-ı Hakk’ın huzuruna, geçmiş günahlarımızı da affettirerek tertemiz gitme imkânı önümüzde durmaktadır.

Dilimiz, duâ, istiğfar, zikir, kelime-i şehâdet ve kelime-i tevhidle, bedenimiz cenneti tahsil etmek için amel-i sâlih ile yorulsun, bu ay… Haramlardan uzak durup cehennemden kurtulalım, imkânlar nisbetinde bolca hayır-hasenât yaparak cennete yaklaşalım. Kalbi kırıkların, garip ve mahzun kimselerin duâsını almaya çalışalım. Oruçlu kimseye iftar ettirerek onların oruç sevabından da hisse alalım. Cenâb-ı Hak, cümlemizi, Ramazan-ı Şerif ayından en güzel şekilde istifade eden kullarından eylesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle