Yazdım İşte

 

Aldığım nefes, tuttuğum kalem kadar bir şeyim alt tarafı… Başkalarına gelince bütün düğümleri çözen, ama kendini cansız bir iplik ile öldürebilen biriyim. Huzuru aramıyorum açıkçası. Aranacak şey mi o? Bunca yol işâretine rağmen kaybolduysam, yüzsüzlüğümle bir de huzuru mu çağıracağım; beni olduğum yerde bulsun diye?! Yüzsüzlük demişken, aslında buna daha meyilli bedenim. Lafa gelince, “İnsan olmaktan başlamalı, şükrümüz!..” demeyi bilirim, ama aynı insan olan ben, nimetin hakkını vermeye gelince tökezlerim, üşenirim, şeytanla aynı masaya oturur, tesellimi seçerim.

Şimdi acıklı bir fon açar, derdimi bu satırlara dökerim. Sonra benden daha üstün çileye sahip birini keşfeder, dert ettiklerime bakar dalga geçerim. Hemen ardından sırası gelen rolünü oynar ve benden daha mutlu olana özenirim. Hakkımı yemeyeyim. İsyanı sokmam yüreğimden içeri. Ama görüyorum ki, verilen tavizler, terazide onunla eşitlendi.

Anladım… Günahlarımın da hakkını kimseye yedirmiyorum, gün geçtikçe kendi ellerimle bir güzel besliyorum onları... Hatta dilim, gözüm, kulağım da bana eşlik ediyor. Şişmanlatıyorum nefsimi, o da şen kahkahalar atıyor.

Kendinden kaçan, kime sığınır ki!.. Ey dünya, şimdi bana söyle!..

Gözlerimi kapadığımda, şah damarımdan daha yakın olanın hayalidir, bir parça nefes alabiliyorsam eğer… Şimdi kim açar gözlerini, bu güven dolu karanlıktan sonra... Kim ışığın yalnızlığını tatmak ister, güneşin alnında...

Karanlıktır seni olduğu gibi kabul eden… Kusurlarımı saçmadan, îlan etmeden, sığındığımda bana bir omuz veren… Boynumdaki izler, nefsimin eline verdiğim iplerin izidir... Kanadığında anlarım derinliklerini… Besledim günahlarımla nefsimi, şimdi benden daha güçlü olanın, gövde gösterisidir bu yaralar... Hiçbir gözyaşı merhem olmaz, bunu da bilirim... Karanlığa dönerim; gözlerimi kapatmak kadar kolaydır, ettiğim tevbelerimle mutlu olmak... “Ben de insanım!” derim.

Varsın ömrüm karanlıkta geçsin. Bir ışık süzmesi, mutluluğuma yetsin. Yeter ki, gözümü kapadığımda, bana rûhundan veren o yüceliği hissedeyim. Yavaş yavaş kaybedeyim gözlerimin duyarlılığını… Bir günah elçimden kurtulurum, fenâ mı?!

Daralan yüreğime de bir çare bulsam… Ellerine alıp sıktıkça onlar, vesveselerim ayyuka çıkar. İçimde gözyaşım tek tek damlar. Şimdi bu satırlar, ağır gelir, dakikalarıma… Zaman bile dönüp bakar. Serzenişimi karanlığa emânet ederim. Bilirim; kapalı gözümün ardındaki o Yücelik, ona benden daha iyi bakar, tevbe makamına oturtur, meleklerini bekçi koyar.

Gözlerimi son kez kapadığımda, ardımda kalan tek hazinemdir, yüreklere bıraktığım sevgim… Bilmezler, o mutlu günlerim, ışığa yakışan son kahramanlarımdır!..

Ve ben yazıyorum işte… Ey dünya ve ışıktan gözleri kamaşanlar!.. Geç olmadan karanlığı herkese sevdirin… Olur da bir gün ışıksız kalırlarsa, gözlerini kapasınlar, nefes almak için…

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle