Tebessüm-Bekledim Sizden Gelenler

Tanıştığımızda çok güçlü olduğumu anlattım, uzun uzun sana… Evlendiğimizde her fırsatta ağlayışımı görünce:

“–Ne kadar âcizsin!” demeni bekledim; ama sen:

“–Benim hanımım bunu da başarır.” diyerek yüreklendirdin.

Gözlerimin içine bakıp:

“–Seni seviyorum.” derken, benden cevap alamadığın her defada:

“–Senden nefret ediyorum.” demeni bekledim; ama sen:

“–Ben bu sevgiyi ikimiz için de yaşıyorum.” diyerek benim sevgimi de yüklendin.

Uzun zamandır görüşmediğin bir dostunla vaktin nasıl geçtiğini anlamayıp eve geç geldiğinde, bütün bir gece astığım yüzüme bakıp:

“–Yeter artık!” demeni bekledim; ama sen:

“–Yapmamalıydım.” deyip özür diledin.

Senin elinden hiçbir iş gelmediğini, ne kadar beceriksiz olduğunu arkadaşlarıma anlatırken, aslında senin uyumadığını ve salondan bütün konuşulanları duyduğunu fark edince ağır hakaretler edersin diye bekledim; ama sen:

“–Ben nerede yanlış yaptım?” deyip üzüldün.

Dışarıdaki insanlara kızarken, hiçbir suçları yokken çocuklara bağırıp çağırırken:

“–Sen ne biçim annesin!” demeni bekledim, ama sen:

“–Canlarım benim!” deyip onlara sarılıp kokladın.

Çok erken işe gidiyordun, bir kahvaltı hazırlayamadım. Ama evi temizledim, çok güzel yemekler yaptım, komşularla iyi geçindim, akrabaların gönlünü yaptım. Ellerim hamurluydu ya da çok işim vardı, sana doğru dürüst bir:

“–Hoş geldin!..” diyemedim.

Pişman oldum yaptıklarımdan… Telâfi etmeye hazırım tüm gücümle.

“–Ben de seni seviyorum.” demek için yoğunbakımın koridora açılan penceresinden gözlerini açmanı bekledim…

Açmadın!..

 

 

TEBESSÜM

Kadın: “Nerde kaldı ya?! İnsan arar da bir haber verir!”

Adam: “Şimdi, geç kaldım diye surat beş karıştır!”

Kadın: “Hele bir gelsin soracağım ben ona!..”

Adam: “Açacak ağzını, yumacak gözünü… Bütün bir akşam dırdır, surat…”

Kadın: “Hem evhamlı olduğumu biliyor, hem de aramıyor. Bir de arayınca açmıyor beyefendi!..”

Adam: “Bilmiyor ki, telefonu şirkette unuttum; bu saatte de kontörlü telefonu nereden bulayım?”

Kadın: “Kim bilir kiminle, nerede, ne boş işle uğraşıyor?”

Adam: “Hayatta inanmaz, kriz geçiren bir adamı hastaneye yetiştirdiğime… Hoş söylemeye de fırsat bırakmaz ki… Ama fırsat verse de anlatmayacağım. Hep sû-i zan, hep sû-i zan… Bu sefer de ben kapris yapacağım.”

* * *

Radyo spikeri: Şimdi sevgili dinleyenler, bir fıkrayı sizinle paylaşmak istiyorum:

Müşteri, taksicinin omzuna dokunup;

«Burada ineceğim beyefendi.» deyince, şoför âniden irkilip bir bağırtı koparıyor.

Arabayı hemen sağa çekiyor. Rengi atmış bir vaziyette bir müddet hızlı hızlı nefes alıp verdikten sonra nihayet kendine gelip sakinleşiyor. O esnada şaşkına dönmüş olan müşteri:

«Hayrola beyefendi, yanlış bir hareket mi yaptım?» diye sorunca şoförden şu cevabı alıyor:

«Kusura bakmayın, beyefendi. Taksiciliğe, bugün yeni başladım. Bundan önce yirmi senedir cenâze arabası şoförlüğü yapmıştım.»

* * *

Kadın: (Kahkahayla:)

“–İlâhî… Hiç güleceğim yoktu.”

(O esnada zil çalar)

Adam: (Aaa, yüzü gülüyor.)

“–Canım benim, özür dilerim. Yolda kalp krizi geçiren bir adam görünce durmamazlık edemedim. Hastaneye zor yetiştirdim adamı.”

Kadın: (Aaa! Bu adam benden özür mü diledi?)

“–Ne? Kalp krizi mi? Ver hayatım ceketini… Bir soluklan da anlat hele… Ah canım, nasıl da üzülmüşsündür sen şimdi… Yufka yürekli kocam benim, kıyamam ben sana…”

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle