Satır Arası

İnsan Olmak Bu Kadar Ucuz Mu?

Tek Çocuk Cinayeti 

“Çin’de aşırı nüfus artışını önlemek için 1980’lerde başlatılan tek çocuk politikası, aileleri geleneksel düşüncelerden dolayı erkek çocuk sahibi olmaya yöneltti. Çinli aileler, tek çocuk haklarını erkek çocuktan yana kullanıyor ve hamilelik döneminde çocuklarının cinsiyetini öğrenerek kliniklerde kız çocuklarını aldırıyorlar. Çin’in kuzeyindeki Hıbey eyaletinde hâmile kadınlara doğacak çocuklarının cinsiyetlerini söyleyerek, kız bebeklerin kürtajla alınmasına yol açan 200’den fazla kliniğin kapatıldığı bildirildi.

Şanghay Günlüğü gazetesinin haberinde, Hıbey eyaletinin kırsal kesimlerinde her 100 kız bebeğe karşılık 134 erkek bebek doğduğu kaydedildi. Çin genelinde bu ortalamanın son araştırmalara göre, 100 kız çocuğuna karşılık 107 erkek olduğu açıklandı. Çin’de cinsiyete göre kürtaj yapmak yasak.” (Bkz: Yeni Şafak, 01.06.2006)

“Çin’de uygulanan tek çocuk politikası yüzünden 40 milyon bekâr erkek fazlası olduğuna işaret ediliyor.” (Hürriyet, 20.06.2006)

 

Vahşî Cinâyete Basit Gerekçe 

Samsun’da bir kişi, arkadaşının önce boğazını kesti, ardından da 47 defa bıçakladı. Katil zanlısı B.A. arkadaşını kendisine ‘ayı’ diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle öldürdüğünü söyledi. (Yeni Şafak, 24.06.2006)

 

Bebeğini Toprağa Gömüp Terk Etti

Konya’da 27 yaşındaki S. V., evlilik dışı ilişkiden dünyaya getirdiği bebeğini boş arsada canlı canlı toprağa gömüp terk etti. Arsada oyun oynayan çocukların şans eseri bulması sonucu ölümden kurtulan kız bebek, hastanede tedâvî altına alınırken, S. V. da polis tarafından yakalandı. 

Vücudunun büyük bölümü toprağa gömülen minik bebek, ölüme terk edilirken, saat 21.00 sıralarında düğün için mahalleye gelen ve boş arsada oyun oynayan çocuklar, ağlama sesi duydu. Çalıların altında, vücudunun büyük bölümü toprağa gömülü bebeği gören çocukların haber vermesiyle olay yerine giden mahalle sakinleri, moraran ve ölmek üzere olan bebeği gömüldüğü yerden çıkarıp Konya Numune Hastanesi’ne götürdüler. 

Tedaviyi üstlenen Dr. Nazım Önder, bebeğin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu söyledi. Dr. Önder: 

“-Bebek bize geldiğinde kolunda ve sırtında morluk ile gözünde şişlik vardı. Göbeği tam bağlanmamıştı. Göbeğini bağladık. Sağlık durumu iyi değil. Akciğerinde bir sorun var. Kolundaki morlukların doğum sırasında oluştuğunu, sırtındakilerin ise toprağa temas nedeniyle oluştuğunu düşünüyoruz. 3.3 kilogram ağırlığında bir bebek. Ümit ediyoruz yaşar.” dedi. (Hürriyet, 19 Haziran 2006)

 

Yeni Doğmuş Bebeği, Güneşin Altında Bıraktılar!..

Adana’da üç katlı bir evin teras katına terk edilen, yeni doğmuş ve göbek bağı dahî kesilmemiş bir günlük bebek, kızgın güneş altında ölmek üzereyken bulundu. (…) Çocuk Hastanesi’ne götürülüp tedâvî altına alınan minik Kader’in vücudunun büyük bir bölümünün güneş ışınlarından yanmış olduğu belirlendi. (Hürriyet, 19.06.2006)

 

9 Bebeğini Öldüren Anne!..

Almanya’nın Frankfurt kentinde görülen davada, evli ve 3 çocuk annesi Sabine Hilschenz (40), “9 bebeğini öldürmekten” 15 yıl hapse mahkûm edildi. 1988 ile 1998 arasında her yıl doğurduğu bebeklerini teker teker öldürerek annesinin bahçesine gömdüğü ortaya çıkan kadın: 

“-Doğum yapmaya gitmeden önce çok fazla içki içiyordum.” dedi. (Sabah, 02.06.2006)

 

Kürtajın Kurbanı: Kızlar!..

Hindistan’da âileler, kızlarına yüklü bir çeyiz vermek zorunda olduğundan, giderek daha fazla anne ve baba, kürtaja başvurarak kız bebeklerini aldırırken, ülkede kadın-erkek dengesi ciddî bir şekilde bozuldu. Sonuçta, bazı eyâletlerde yoksul erkekler, eşlerini başka erkeklere (bir köle gibi) kiralık vermeye başladı.

Ultrasonla bebeğin cinsiyetini teşhis etmek icat oldu, Hindistan’da 20 yılda 10 milyon kız bebek, kürtajla alındı. Sonuçta erkek başına düşen kadın sayısı hızla azalırken, bazı eyâletlerde yoksul erkekler, eşlerini haftalık veya aylık kiraya vermeye başladı. Zengin hâneye kiralık giden kadınlar, ev işlerinin yanı sıra, ev sahibinin her türlü arzusunu yerine getirmek zorunda!..

Hindistan’da kız bebek sahibi olmak büyük bir “yıkım” ve şanssızlık olarak kabul ediliyor. Çünkü kız büyüyüp evlenme yaşına geldiğinde anne ve babasının, damadın ailesine yüklü bir drahoma, yani çeyiz vermesi gerekiyor. İşte bu nedenle Hintli aileler, yasak olduğu halde bebeğin cinsiyetini öğrenme yolunu seçiyor, eğer bebek kızsa, genelde aldırmaya karar veriyorlar. Klinikler de: 

“-Yarın bir servet ödemektense, şimdi küçük bir meblağla bu işi halledin!..” diye reklam yaparak aileleri kız çocuklarını aldırmaya teşvik ediyor.

Sonuçta kadın-erkek nüfusunun dengesi ciddi bir şekilde bozulmaya başladı. BM Çocuk Fonu’nun (UNICEF) raporuna göre, dünyada genelde her 100 erkek bebeğe karşılık 105 kız dünyaya gelirken, Hindistan’da bu oran 93’e kadar geriledi. Ülkenin bazı yerlerinde ise erkek-kız oranı, 100’e karşı 70’e kadar düştü. Drahoma, 1961 yılında yasaklanmış olduğu halde bu geleneğin yaygın olarak uygulandığı Gucarat’ta nüfus dengesinin de ciddi bir şekilde bozulmuş olmasından aileler, oğullarını evlendirecek kız bulamıyor. 

The Lance Tıp Dergisi’nin yıl başında açıkladığı araştırma sonuçlarına göre, sadece Hindistan’da, son 20 yılda 10 milyon fetus (cenin), sadece kız olduğu gerekçesiyle alındı. (Hürriyet, 20 Haziran 2006)



SONUÇ

Yıl: Milattan sonra 2006!.. 

Yer: Dünya!..

İnsanların medeniyetin zirvesine (!) çıktıkları bir zamanda yaşanan “câhiliye çağı”; ne acı!.. 14 asır önce, Peygamber Efendimiz’in yasaklayıp ayağının altına aldığını ilân ettiği ne varsa, bugün altın çağını yaşıyor!..




GİYDİKLERİNİZE DİKKAT EDİN!..

 

Moda uğruna insanların bazen sağlıklarını tehlikeye attıklarının en açık örneklerinden birisini, İngiliz Daily Mirror Gazetesi’nin bir araştırması şöyle ortaya koymaktadır:

 

“İngiliz Daily Mirror gazetesi, her gün kullandığımız giysilerin sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerini derledi. Buna göre, moda uğruna giydiğimiz dar kot, mini etek, topuklu ayakkabı gibi pek çok giysi ve aksesuar bizi hasta ediyor! İşte gardırobunuzda sizi bekleyen tehlikelerden birkaçı:

DAR KOT: Dar pantolonlar, kalça kemiğinin altındaki sinir hücrelerini sıkıştırarak bacaklarda ağrıya yol açabilir.

KORSE: Karın bölgesine baskı uygulayarak midenin içindeki maddelerin yemek borusuna itilmesine ve sonuç olarak mide ekşimesine neden olur.

SPOR AYAKKABI: Her gün giyilen spor ayakkabıların içinde lavabodan daha fazla mantar oluşur.

G-STRING: Bu tür çamaşırlar, genital bölgedeki hassas deride tahrişe neden olur ve iltihaplanmasına yol açabilir.

KRAVAT: Sıkı bağlanırsa damarları sıkıştırarak göze basınç uygulanmasına neden olur. Zamanla bu durum glokoma ve görme kaybına yol açabilir.

MİNİ ETEK: Soğuk havada mini etek giymek selülit oluşumunu hızlandırır. Soğuk hava bacaklardaki kan dolaşımını zayıflatır, bu da selülitin başlıca nedenlerinden biridir.

YÜKSEK TOPUK: Ayaklarda iltihap ve şişliklere yol açar, duruşu bozar.

DAR ÇAMAŞIR: Dar iç çamaşırı, erkeklerin genital bölgelerinde ısı artışına yol açarak sperm üretimini azaltır.

SUTYEN: 24 saat sutyen takanlarda göğüs kanserine yakalanma riski 12 saat takanlara oranla 133 kat fazladır.

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ: Sürekli kullanılması durumunda, özellikle pembe, mavi gibi açık renkli olanlar gözde katarakt oluşmasına yol açar.” (Milliyet, 9 Ağustos 2005)


Sultan Yıldırım

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle