Hayrın Küçüğü Büyüğü

Takvâ ehli bir tüccar, her gün yaptığı alışverişin bir kısmını fakirlere, bir kısmını da âilesine götürerek helâlinden kazanmaya çalışıyordu. Bir gün ne hikmetse, hiçbir kazanç elde edemedi, eve ne götüreceğini bilmiyordu. Aklına bir Allah dostu geldi.

Ona, bu gün hiç kazancının olmadığını, ihtiyaç sahiplerine yardımcı olamadığını, ölmüşlerinin ruhu için de sadaka veremediğini söyleyerek üzüntüsünü belirtti. Vakit akşam üzereydi, o Allah dostu şöyle buyurdu:

“–Bu saatten sonra ne hayır yapabilirsin? Meselâ hiç değilse sokağa atılmış kavun-karpuz kabuklarını topla da yiyecek bulamayan hayvanlara ver. Bu yaptığın hayrı da küçümseme. Unutma ki, hayrın küçüğü büyüğü olmaz.” dedi.

Adamcağız yapacak başka bir şey olmadığından, denileni yaptı. O gece rüyasında bütün geçmişlerini çok kalabalık bir şekilde rüyasında gördü. Mahcup bir şekilde:

“–Kusura bakmayın, bu gün size bir hediye yollayamadım!..” dedi.

Onlar da:

“–Hayır, aslında biz sana müteşekkiriz!.. Bu gün susuzluktan o kadar yanmış bir hâldeyken gönderdiğin kavun-karpuz öyle imdâdımıza yetişti ki, bilemezsin!.. Allah senden râzı olsun.” diye memnuniyetlerini bildirip duâ ettiler.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle