Durgunluk Günleri

Ne bir haykırışla ne de ağlayışla rûhum kıpırdıyor… Gözlerim vazifesine olan saygısından bakınıyor etrafa, ama renkleri seçemiyor. Tebessümlerim, bu gri durgunluk günlerinin utandıran can çekişini örtbas etmek için yüzümde yerini alıyor. Ama o da tükeniyor, gün geçtikçe soluklaşıyor.

Soğuk, renksiz ve cansız bedenlerin hayali zihnime sızdığı günden beri düşüncelerim sonsuzluğa arkadaş oluyor.  Rûhuma takılan ne varsa sorasım geliyor. En içten pazarlıklı hâllerimle yanından ayrılmıyorum arkadaşımın… Bana gösterdiği her ölüm resmine ibretle bakıyorum. Elim çenemde, derin düşüncelere dalıyor gibi yapıyorum. Ama her resim, benden bir renk çalıyor ve korkuyorum, fark ettirmiyorum…

Bu soğuk tablolara, soğukkanlı olmak yakışır diyor, nefesimi tutuyorum.  Her yeni günde bir başka yere götürüyor beni sonsuzluk… Ama bana perdelerini açmıyor. Dâvet ettiği her mekânda kendisinin hayalini kolaylaştırıyor, aslında merhamet ediyor. Gördüklerimin yanına, duyduklarım ekleniyor ve hatta bizzat vedalaştıklarım… Sonsuzlukla tanışan her canlının hikâyesi bana işaretler bırakıyor ve ben onları topluyorum… Kimi zaman cümle kuruyorum onlarla, ibret günlerime not olarak düşüyorum. Ama her zaman alıcı olmayan rûhum, bazı hikâyelerin izlerine yetişemiyor. Bunun da bir işaret olduğunu düşünüyorum; tesellim oluyor.

Sonsuzluk “merhaba” dediği herkesin rûhuna göre şekil alıyor, daha çok tedirgin oluyorum… Ama kanımı soğutup dinliyorum, izliyorum, yazıyorum… Ders çıkarmaya meyilli kalbim, vazifesine devam ediyor, ben yüreğime işliyorum… Huzur dolu tanışmalara özeniyorum, nûruyla iki cihanı azîz eylemiş ruhların sahibi, kim bilir hangi törenlerle karşılanacak düşünüyorum… Hevesleniyorum bu huzuru anlatan tablolara! Bir sıçrama da bana olsun istiyorum bu beyazlıktan!.. Ama aslında; ben sıçrarsam boyanacağım o beyaza, biliyorum.

Her karşılaşma böyle heveslendirici olmuyor. Sonsuzluk bana siyahın varlığını da not aldırıyor. İçine çektiği nefesi, kötülüğün rengiyle boyayan herkes, karanlıkta sonsuzluğu tanıyor. Ve bunu hazmedemeden ışığın rengi unutturuluyor zihninden, yureğinden… Zamanında beğenmediği bütün renklerin hayali dahî ondan koparılıyor. Geç kalınmış hayatına, hazırlıksız tanıştığı sonsuzluk ekleniyor…

Ve ben baktığım her resimde, gördüğüm her izi yanıma alarak kendi sonsuzluğumu kaleme alıyorum… Umut ediyorum, çabalıyorum… Rengimi vasiyet ediyorum rûhuma; beyaz olacaksın diyorum, sakın yüzümü kara çıkarma!

Ve sonsuzluğun sahibini düşlüyorum. Kim bilir belki beyaz buluşmadan sonra O’na ulaşırım; elim yüreğimde duâ ediyorum…

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle