Hâtıralar

Tasavvuf, nefis denilen ve terbiye edilmediği zaman sadece kötülüğü emreden içimizdeki sesi susturup kalbimizi ve duygularımızı temizleyerek Allâh’a yaklaşmanın yoludur. Bu yol, bizzat Peygamber Efendimiz ve ashâbı tarafından yaşanarak öğretilmiş ve gönülden gönle günümüze kadar intikal etmiştir.

Şüphesiz Allâh’a yaklaşmanın pek çok yolu vardır. Kimi muhabbetle, kimi hizmetle, kimi infak ve cömertlikle, kimi ilim ve adâletle, kimi vefâ ve fedakârlıkla Allâh’a yaklaşmanın bir yolunu bulur. Nitekim, “Allâh’a yaklaşmanın yolu, mahlûkâtın nefesleri adedincedir.” sözü bu hakîkati ifade etmektedir.

Ancak tasavvuf, bu yollar içinde en kestirme, en çok tecrübe edilmiş ve en çok istifade edilmiş bir yoldur. Usûlüne riâyet edildiği zaman maksada ulaştırdığı hep yaşanagelmiştir.

Musa Topbaş Efendi de, bu yolun hem yolcusu, hem de daha sonra rehberi olarak bizzat yaşadığı tecrübeler ve öğrendiği hakikatleri her sohbetinde evlatlarına öğretmeye çalışmıştır. Biz de birkaç sayı boyunca, bu güzîde yolun inceliklerini, Musa Efendi’nin dilinden sizlere nakletmek istiyoruz. Rabbim, muvaffak kılsın. Âmin.

* * *

İhlas

Tasavvufta en önemli esas “ihlas”tır. İhlas, samimiyet demektir. Yani her işimizi sadece ve sadece Allah rızası için, Allah rızasına uygun olarak yapmaktır. Sevdiğimizde de, kızdığımızda da, oturduğumuzda da, kalktığımızda da hep Allâh’ın rızasını gözetmeliyiz. İbadetlerimize gösteriş (riya), kibir, kendini beğenme (ucub), gurur bulaştırırsak, o ibâdetlerden hiçbir ecir alamayız.

Her işte Allâh rızasını düşünmek, nefsin desîselerinden kurtulmak ve ihlâsla işlere sarılmak Müslüman tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. İnsan, ihlaslı olarak hizmet ederse semere alır. Aksi hâlde yaptığı ibâdetler hayırlı bir netice vermeyeceği gibi bazen insanın Allâh’tan uzaklaşmasına bile sebep olur. İçine riya karışan bir ibadet, meselâ namazı insanlar görsün diye kılmak, Allâh’ın rızasını değil, gazabını celbeder.

Cenab-ı Hak, her kula ayrı bir cevher vermiştir. Kimine varlık, kimine sağlık… Makbul olan, o verilen nîmetleri Allah yolunda harcamaktır. İstendiği kitaplar, tefsirler vb. okunsun, eğer ihlas yoksa noksanlıktır. Çünkü kullukta ilk şart, ihlaslı ve samimi olmaktır. Bütün mesele, kalbe îmânın yerleşmesi, nasihatlerin kulaktan kalbe inmesidir.

Doğruluk ve ihlas, dünyada da, âhirette de boşa gitmez. Dünya bazen keder, bazen sefadır. Biri gider, biri gelir. Bunun için başımıza gelen hâdiselere, ne çok sevinmeli, ne çok üzülmeliyiz. Kalbimizi, sadece, her şeyin sahibi olan Cenâb-ı Hakka bağlamalıyız.

Her şeyin hâlisi makbuldür. Elbise alırken, yiyecek alırken saf ve katıksız olmasına dikkat ederiz. İşte aynen bunun gibi imanımızı da saf, tertemiz ve dosdoğru yapmalıyız. İçine mâsiva, yani Allâh’tan başka hiçbir şey sızmamalı… (Devam Edecek)

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle