Sunuş

Muhterem Okuyucularımız;

Bu sayıda, dinimizin direği namaz ibâdetini başka bir yönü ile işlemeye çalıştık. Âilenin reisi konumunda olan anne-babaların, yavrularını namaza teşvik etmesi, onlarla beraber namaza devam etmesi… Çünkü Rabbimiz âyet-i kerîmede:

“Âilene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir.” (Tâhâ, 132) buyuruyor.

İnsanın tek başına kendi ibâdetine dikkat etmesi, iyi Müslüman olması için yeterli değil… En azından Rabbimiz katında… O, tek başına Müslümanlık istemiyor, topyekün birbirine kenetlenmiş ve ibâdetlerini cemaat şuuruyla ifa eden Müslümanlar görmek istiyor. Belki insanın, kendi başına kıldığı namaz, onu fahşâ ve münkerden men ediyor olabilir, ama onun emri ve sorumluluğu altındaki bütün fertlerin de, mümkün mertebe, her türlü günah ve kötülükten uzak durması lâzım. Bunun yolu da, onları namaza teşvik etmekten geçiyor.

Nice anne ve babanın merhameti, çocukların uykularının bölünmesine ve sabah namazına kaldırmaya râzı olmuyor. Ancak bu sözde merhamet, evlatlar için gerçekten bir iyilik mi, yoksa başlı başına kötülük mü? Böyle bir merhametten maraz mı doğuyor?! Bugün evlatı soğuk suda üşümesin diye abdest aldırmayan, aman evladımın uykusu bölünmesin diye namaza kaldırmayan anne-babalar, çocukları ileride namaza, câmiye yaklaşmayınca nerede hata yaptık diye kara kara düşünmeye başlıyor.

Evet, hatasıyla, sevabıyla o çocukları biz yetiştiriyoruz. Onları le bebek gül bebek büyütmek uğruna, ibâdetlerden mahrum ettiğimiz nisbette, ileride dinden diyânetten biz uzaklaştırmış oluyoruz. Nasıl anne babalar, kız evlatlarını, en küçük ev işlerine alıştırmıyor ve âdeta vitrinde büyütüyorlarsa, ibâdet hayatında da cemiyetimizde gitgide benzer yanlışlar yapılıyor. Çocukluğunda abdest almayan, gün ışımadan namaz kılmayan, üç kuruş harçlığından bir ihtiyaç sahibine yardımda bulunmayan bir çocuk, o mânevî hazzı ne zaman alacak?

Son bir soru:

“Çocuklarınızı yedi yaşına kadar namaza alıştırın, on yaşına geldiğinde hâlâ namaz kılmazlarsa, hafifçe dövün!..” diyen âlemlere rahmet bir Peygamber, hâşâ, merhametsiz (!) de biz, evlatlarına kıyamayan anne-babalar mı yavrularımıza karşı çok merhametliyiz!.. Hem dünya, hem de âhiret hayatı için asıl merhamet hangisinde? İbâdetten mahrum bir gençlikte mi, ibâdetin kanına-canına işlemiş olduğu sâlih bir nesilde mi?

Gelecek sayıda buluşuncaya dek, Allâh’a emanet olunuz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle