Sanal Dünyanın Bilge Nesli: Z Kuşağı

Dijital Yerliler -5-

Z Kuşağı ve Din/İnanç Yapıları

Z Kuşağı, TUİK verilerine göre, Türkiye nüfusunun yaklaşık %30’unu oluşturuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2014 senesinde yayınlanan “Türkiye’de Dînî Hayat” araştırmasında, yaş grubuna göre vakit namazı kılma sıklığı incelendiğinde yaş arttıkça vakit namazlarını her zaman kılanların oranının da azaldığı görülüyor. Şunu da dikkatinize sunalım ki, bu araştırma, 2013 senesinin verileri ile yapılmış.

18-24 yaş aralığı gençlerde her zaman namaz kılanların” oranı %26,2 iken hiçbir zaman” diyenler, %24. Çoğunlukla” diyenler, %11,7; ara sıra” diyenler %24,4, nâdiren” diyenler 12,8, cevap vermeyenler %0,7 olarak sıralanıyor.

Sağlığım elverdiği sürece Ramazan orucunu tutarım.” diyenler, %85,1 iken; hiç tutmam!” diyenler %2,5, ara sıra” diyenler %9,3, nâdiren” diyenler %2,5, soruyu cevapsız bırakanlar ise %0,6 oranında.

18-24 yaş grubunda Kur’ân-ı Kerîm’i Arapçasından okumayı bilenlerin” oranının %47,7 ile en yüksek; 65 yaş ve üstünde %32,4 ile en düşük oran olduğu görülmekte...

Kadınların dışarı çıkarken başlarını örtme” durumu, yaş gruplarına göre değerlendirildiğinde yaş artıkça dışarı çıkarken başını örttüğünü belirten kadın oranının da arttığı görülmekte… 65 ve üstü yaş grubunda dışarı çıkarken başını örttüğünü belirten kadın oranı %92 iken 18-24 yaş grubunda aynı oran %56,5’te kalıyor.

Kişilerin %90’ından fazlasının dînî bilgilerini en çok 16 yaş ve öncesinde öğrendikleri görülmekte... Dînî bilgilerin en çok öğrenildiği yaş grubu, %47,4 ile 6-10 yaş grubu, en az öğrenildiği yaş grubu ise %0,1 ile 60 yaş ve üzeri.

İslâm’ın evlilik öncesi iletişimin sınırlarını belirlediğine inanıyorum.” diyenlerin oranı %68, buna inanmayanların” oranı %14,2, kısmen inanıyorum” diyenlerin oranı %10,4’te kalıyor. Bu konuda fikri olmayanların oranı ise %6,6.

İçki içmeye dair kanaatler, eğitim durumuna göre değerlendirildiğinde, eğitim seviyesi yükseldikçe Sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah değildir.” diyenlerin oranı da artmakta. Okur-yazar olmayanlarda söz konusu kanaate katılanların oranı %4,6, katılmayanların oranı %90,6 iken lisans ve üstü mezunlarda bu düşünceye katılanların oranı %11,8, katılmayanların oranı ise %78,2.

Yaş gruplarına göre neticeler değerlendirildiğinde, yaş arttıkça hayatını hemen her zaman dînin emirleri doğrultusunda şekillendirdiğini” belirten kişi oranının da arttığı görülmekte. 18-24 yaş grubunda söz konusu oran %57,4 iken 65 yaş ve üstünde aynı oran %81,3.

Yaş arttıkça dindar olduğunu belirtenlerin oranının da genel olarak arttığı görülmekte. Oldukça dindar olduğunu belirtenlerin” oranı 18-24 yaş grubunda %14,5 iken, bu oran 65 ve üstü yaşlarda %28,3…

18-24 yaş grubunda dindarlık hisleri ile ilgili, Ne dindarım ne değilim!” cevâbını verenlerin oranı %13,7, 65 ve üstü yaş grubunda ise %5,9. Dindar olmadığını” söyleyenlerin oranı ise 18-24 yaş grubunda %1,1; 65 ve üstü yaşlarda %0,5.1

Türkiye’de bu kuşağa dair son araştırma, 2020 yılı 30 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında, 12 ilde, 20 yaşın altındaki 1.062 katılımcı üzerinde yapılmış. Z kuşağı dışındakilerin yüzde 62’si oruç tuttuğunu” söylerken, yüzde 32’si ise düzenli ibadet ettiğini” belirtmiş.

Bu kuşağın yüzde 15.7’si namaz kılma, oruç tutma gibi dînî inançlarının gerekliliklerini” yerine getirdiğini söylerken, yüzde 55.8’si ise bu gereklilikleri yerine getirmediğini” söylemiş. %28.5’i de inançsız” olduğunu ifade etmiş.

Bu durumda Türkiye’de son 8-10 senede, gençlerin dînî tutumları ve dîne bakışlarının oldukça değişiklik gösterdiği görülüyor.

Z kuşağının en çok iletişim kurduğu sosyal medya platformu, %76 ile “Instagram”. Ardından %65.1 ile “Facebook”, %37.2 ile “Twitter”, %22 ile “Snapcchat” ve “Tiktok”, %27 ile “Youtube” geliyor.2

Ergenlik çağına kadar doğru yönlendirme ve dînî terbiyeden yoksun yetiştirilen evlâtlar, internetin çıkmaz sokaklarında, âdeta cam kırıkları içerisinde serbestçe dolaşıyor. Âilesinin mânevî desteğini, örnekliğini en çok görmesi gereken zamanda yalnız kalan ve internette vakit geçiren gençler, sosyal ağların ve oyun sitelerinin bataklığında çırpınıyorlar.

Âile, durumun vahâmetini fark edip yardım eli uzatmak istediğinde ters tepki alıyor ve ebeveyn-çocuk arasında zıtlaşmalar, tartışmalar artıyor. Çocuğun gözünde âile demek, dînî değerler de demek olduğundan, ergen fert, âileden uzaklaşırken onlara duyduğu tepki dolayısıyla dinden ve dindarlıktan da uzaklaşıyor.

Bu neslin dindarlık algısının düşük olmasının bir başka sebebi ise, doğru bilgiden mahrum kalmak... Günümüzde doğru bilgiye ve dînî kaynaklara ulaşmak, son derece kolay ve zahmetsiz iken, tembellik yahut dünyevî meşgalelerin çokluğundan, bu kaynaklar gerektiği gibi değerlendirilmiyor. Âileler belki taklîdî mânâda yaşadıkları dînî algı ve tutumlarını tahkik noktasına çıkaramadıkları için, evlâtlarına da eksik rehberlik yapabiliyor. Kız/erkek arkadaşlığının arkadaşlıktan çıkıp haram noktalara ulaşması, ebeveynlerin bilmeden, araştırmadan fâizli alım-satımlara bulaşması, tamamen helâl-haram dengesinin kurulamamasından kaynaklanıyor.

Din ve dindarlık, gençlerin gözünde sosyal ağlarda gösterilen fenomenler kadar değer bulamadığı için başta hümanizm” olmak üzere pek çok “-izm saplantısı” gençleri içine çekiyor. “Ahlâklı isen dîne lüzum yoktur!” gibi gençlere albenili gelebilecek sloganik ifadelerle materyalist akıl, gençlerin içindeki inanma duygusunu baltalıyor. Tabi, buradaki ahlak ne ahlâkı; hangi davranışlar ahlâklı olmanın içine giriyor, o da başka bir tartışma konusu…

Maddî olarak pek çok şeye sahip olan genç de; huzuru, tatmini, sığınma ihtiyacını saatlerce vakit geçirdiği internet mecralarında arıyor. Tıpkı uyuşturucu bir maddenin vücuda alınması gibi, sanal dünya da gençleri âdeta uyuşturup onlara eksik taraflarını ve ihtiyaçlarını unutturuyor.

Bilgiye, genellikle internetten eriştikleri için, arkadaş ortamında duyup merak ettikleri pek çok şeyi, doğru-yanlış sorgulamaksızın bu mecradan öğreniyorlar. Materyalizm, agnostisizm, ateizm, deizm, evrimcilik gibi pek çok sapkın felsefenin girdaplarında birbirlerine özenerek yol almaya çalışıyorlar.

Özetle bütün inanç problemlerinin kaynağını, ebeveyn ve çevre tutumları ile, internette kontrolsüz, başıboş geçirilen uzun vakitler teşkil ediyor.

 

1 Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye’de Dînî Hayat Araştırması, Ankara, 2014. Araştırma, daha önce de vurgulandığı üzere, 2013 senesi şartlarında yapılmıştır.

PAYLAŞ:                

Fatma Çatak

Fatma Çatak

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle