İman Kardeşliği Ve Sorumlulukları

İslâm dininin mensupları arasında kurmuş olduğu kardeşlik bağı, diğer bütün dünyevî bağların üstündedir. Çünkü bu bağ, dünyevî herhangi bir menfaate dayalı olmadığı gibi “kardeşini kendine tercih etme”, “kendisi için istediğini kardeşi için de isteme”, “kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına da yapmama” gibi en asil esaslara dayanmaktadır.

Bu kardeşlik hukukunun bir üstünlüğü de, Allah ve Rasûlü tarafından târif ve methedilmiş olmasındadır.

Biz de müminler arasında Allah ve Rasûlü tarafından tesis edilmiş olan bu kardeşlik bağının, taraflara ne gibi sorumluluklar yüklediğini hatırlatmak istedik. Daha çok âyet-i kerîme ve hadîs-i şeriflerden derlediğimiz bu maddelerin, hayatımızı ve kardeşliğimizi tekrar muhâsebe etmemize faydası olur umudundayız:

 

-Mü’min, kardeşini ancak Allah için sever. O’nun -celle celâlühû- için kardeşini ziyâret eder ve yine O’nun rızâsına uymak için onu terk eder.

-Hayırlı işlerinde kardeşinin yâr ve yardımcısı, şer ve kötülüklerde ise en büyük engel ve uyarıcısı olur. Kardeşi kötülüğe düştüğü zaman onu yüz üstü bırakıp gitmez. Onu günaha teslim etmek istemez. Günah ve şeytan ile kardeşi arasında kalkan olur.

-Dâvet ettiğinde icâbet eder, selâm verdiğinde karşılık verir, üzüntüsüne ve sevincine ortak olur, cenâzesini teşyî eder.

-Sebepsiz yere kardeşi ile küsüşmez. Dargınlık ve kırgınlık hâlini üç günden fazla devam ettirmez. İlk barışan kimse olmaya can atar.

-Kardeşi hakkında sû-i zanda bulunmaz, gıybetini yapmaz, kendi yanında yapılmasına da müsaade etmez.

-Kardeşine iftira atmaz, iftira atılmasına da müsaade etmez.

-Allah’ın kardeşine ihsan ettiği nimetler için hased etmez.

-Kardeşine zulmetmez, onu yüzüstü bırakmaz. Düşmanın eline terk etmez.

-Kardeşini küçük görmez. Ufak tefek kusurlarını hoş görür, kin tutmaz.

-Kardeşine güleryüz ve tebessümle mukabelede bulunur.

-Elinden geldiği kadar ihtiyacını görür, onu eli boş çevirmez.

-Dili döndüğünce nasihat eder, onun hakkında hayırhâh olur. İyiliği emreder, kötülükten sakındırır. Ona karşı bir ayna gibi olur; eksiğini, kırmadan gücendirmeden gösterir.

-Kardeşinin yokluğunda, onun malının, namus, haysiyet ve şerefinin müdâfii olur.

-Onun yanında mütevâzî ve yumuşak başlı olur.

-Kardeşine karşı vefâlı, cömert, hoşsohbettir.

-Kardeşlerini sever ve sevilir. Bilir ki, sevmeyende ve sevilmeyende hayır yoktur.

-Kardeşini aldatmaz, ona karşı hile yapmaz, kaba ve sert davranmaz, onun hoşlanmayacağı şakalarla kalbini incitmez. Alay etmez, ayıplamaz.

-Olur olmaz münakaşalarla kırgınlıklara sebep olmaz.

-Kardeşlerini kendine tercih eder.

-Aksırdığında teşmitte bulunur («Yarhamukellâh» der), hastalandığında ziyaretine gider.

-Kardeşinin arkasından hayır duâlar eder.

-Kardeşinin hatalarını araştırıp ortaya dökmez. Aksine hatalarını örter, insanların buna muttali olmasına fırsat vermez. Laf taşımaz. Sırlarını saklar.

-Söz verdiğinde sözünde durur.

-Kardeşine külfet olmamaya çalışır. Onun yükünü çeker. Borç vermişse, kolaylık gösterir.

-Onu hayırlı işlere teşvik eder. Yaptığı iyiliği başa kakmaz.

-Kardeşini yerli-yersiz methetmez, yağcılık ve yalakalık yapmaz. Bu kötü huyun muhatabının ayağının kaymasına sebep olabileceğini bilir.

-Yaptığı iyiliğe karşılık verir. Hediyesine mukabelede bulunur.

-Kardeşinin düştüğü kötü duruma sevinmez.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle