İmam-I Busirı Ve Kaside-İ Bürde'si

Kaside-i Bürde müellifi, Muhammed bin Saîd bin Hammad el-Bûsirî’dir. Milâdî 1296 (h. 608) yılında vefat etmiştir. Vâlidesinin Mısır’ın Bûsir karyesinden olması münasebetiyle bu ismi almıştır. Fesahat ve belağatta zirve, büyük bir şâirdir. Mısır’da bir ara vezirlik yaptığı da rivayet edilmektedir.

Mısır sultanlarının yanında vazifeye başladıktan sonra güzel şiirleriyle onların medh ü senâsını yapmış, düşmanları hicvetmek üzere de pek çok şiir yazmıştır.

Bir gün evine giderken yolda güzel yüzlü bir pîr-i fânî’ye rastlar. Yaşlı zât, ona:

“-Yâ Bûsirî! Bu gece rüyanda Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i gördün mü?” diye sorar. İmâm Bûsirî:

“-Hayır, görmedim!” diye cevap verir.

Bu konuşmadan sonra o pîr-i fâni, başka bir şey demeden ayrılır. Fakat bu hâdise, İmam Bûsirî’nin gönlüne o anda Hazret-i Peygamberin aşk ve muhabbetini düşürür, doğruca evine gider. O gece rüyasında Rasûl-i Ekrem Efendimizi görür. Uyanınca neşe ve huzurla dolduğunu görür ve peşpeşe “Mudariyye” ve “Hemziyye” gibi, Peygamebr Efendimizi medh eden şiirler yazar.

Daha sonraları vücudunun yarısı felç olur. Yürüyemez ve hareket edemez duruma düşer. O zaman “Kasîde-i Bürde” ismiyle anılacak bu şiire başlar. Bu kasideyle Cenâb-ı Hak’tan hastalığına şifa ister.

Kasideyi bitirdiği gece rüyasında Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i görür ve kasideyi O’na okumaya başlar. Tamamı 161 beyit olan bu kasidenin 51. beytine gelince, ilk mısrâını okur:

“Femeblağu’l-ilmi fîhi ennehû beşerun: En son ilmi beşerin hakkında şöyledir ki:”

Ama bir türlü devamı aklına gelmez. Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

“-Oku yâ İmam!” buyurur. İmâm-ı Bûsirî:

“-İkinci mısrâı hatırlayamadım yâ Rasûlallâh!” der.

Bunun üzerine bir mucize içinde mucize olmak üzere, Peygamber Efendimiz:

“Ve ennehû hayru halkıllâhi küllihimi: Beşerdir, cümle halkın O’dur en hayırlısı!” şeklinde ikinci mısraı okuyarak beyti tamamlar.

Kasîdenin tamamen okunmasından sonra, Peygamber Efendimiz mübârek elleriyle İmâm-ı Bûsirî’nin felçli organlarını mesh eder. Ne derin bir muhabbet eseridir ki, İmam Bûsirî, uyandığı zaman hastalığının geçmiş olduğunu fark eder ve Allâh’a şükreder. O gecenin sabahında sıhhatine kavuşmuş olarak sevinç içinde câmiye giderken yolda Şeyh Ebu’r-Recâ Hazretlerine rastlar. Ebu’r-Recâ, ona:

“-Yâ Bûsirî! Fahr-i Âlem’i medhettiğin kasideyi getir.” der. İmam-ı Bûsirî:

“-Rasûlullah Efendimizi medh eden kasidelerim pek çok. Hangisini istiyorsunuz?” diye sorar.

“-«E min tezekküri cîrânin bizî selemin/Selem yârânını sen yâdına aldın da mı?

Mezeçte dem’an cer âmin mukletin bidemin/Gözlerden akan yaşa karıştırırsın dem’i?!» diye başlayan kasideni istiyorum. Çünkü onu sen Peygamber Efendimiz’in huzurunda okurken işittim ve Peygamber Efendimizin çok memnun olduğunu gördüm.” der.

Bu kasideyi daha hiç kimsenin duymadığını bilen İmâm-ı Bûsirî hayretler içinde kalır. Rivâyet oldunduğuna göre, bu kaside, Peygamber Efendimizin huzurunda okunurken Allâh’ın Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, rüzgârın tesiriyle ağaç dallarının sallanması gibi vücudunu hareket ettiriyor ve memnuniyetlerini ortaya koyuyorlarmış.

Not: Bu kasidenin tamamı ve İmâm-ı Bûsirî ile ilgili daha geniş bilgiler için bkz: İlhan Armutçuoğlu, “Kasîde-i Bürde, Manzum Tercüme”, Erkam Kitapevi, 2. Baskı, tarihsiz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle