Hâtıralar

İnsan, suyun içindeki balık misâli, bazen Allah’ın lütfettiği nimetler içinde yüzdüğü hâlde kadrini kıymetini bilemiyor. Bizler de burada sayısız nîmetlere nâil olduğumuz hâlde şikâyet ediyor ve bunca nimetler içinde mutsuz görünüyoruz.

Cenâb-ı Hak, bizlere kardeşlerimizle görüşmek tanışmak gâyesiyle, yurt içinde, yurt dışında çeşitli şehir ve ülkelere seyahat etmeyi nasip etti. Her yerden farklı intibâlarla, farklı tecrübelerle ülkemize dönüyoruz.

Geçen aylarda da Azerbaycan’a gittim. Oradaki insanların mütevâzî ve lüksten uzak şartlar içinde İslâm’ı nasıl öğrenme ve yaşama arzusu içerisinde olduklarını gördüm.  Her biri güçleri nisbetinde Kur’ân-ı Kerîm’i öğrenip öğretme gayreti içindeler. Hattâ âmâlar için bile Kur’ân Kursları var.

Bir kızımız, iki bacağı da kesilmiş olmasına rağmen gıpta edilesi hizmetlere koşup yetişmeye çalışıyor.

İnsanlar birbirine muhabbet bağlarıyla bağlı… Her biri “bu gün kaç kişinin daha gönlüne girebiliriz” endişesiyle yaşıyor.

İmkânlar kısıtlı, bazı yollar bozuk. Ancak buna rağmen hâllerinden memnunlar; hepsi hizmet yarışı içindeler.

Biz burada birçok kitabın sayfalarını bile açmazken, onlar orada az sayıdaki kitapları elden ele, köyden köye gönderip, okuma telâşındalar. Azerbaycan halkı, okumayı da, öğrenmeyi de çok seviyor. Âdeta ellerinden kitap düşmüyor.

Câmilerde kadın cemaat de çoğunlukta… Her yaştan insanlar, elifbadan başlayarak Kur’ân öğreniyor. Namazların ardından halka halka Kur’ân öğrenmeye çalışan genç gruplar görülüyor.

Evleri ve yaşantıları ise gayet mütevâzî… İki odalı evlerinde memnuniyet ve güleryüzle misafir ağırlıyorlar. Her biri evlerini açtığı gibi yüreklerini de açıyor. Bizi nasıl ağırlayacaklarını, misafir edeceklerini şaşırıyorlar. Bir Azerî kardeşimiz, duygularını ifade etmek için köyden bir buket çiçek getirerek gözyaşları içersinde ziyaretimize geldi.

Muhabbet dolu mektuplar ve güzel sözlerle uğurlandığımız bu Azerbaycan seyahati, bende çok derin izler bıraktı. Bu seyahat neticesinde şunu daha iyi anladım: Bize düşen, uyanık ve dünyaya neden geldiğimizin idraki içinde olmak; kalan ömrümüzü rızâ-i ilâhî yönünde geçirme çabasında bulunmaktır.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle