Cennet Ehlinin Kalbi

Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de, mü’min kullarının şöyle duâ ettiğini haber veriyor:

“Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş îman sahibi kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde îman edenlere karşı hiçbir kin bırakma!.. Rabbimiz, şüphesiz ki Sen çok şefkatli ve çok merhametlisin.” (el-Haşr, 10)

* * *

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Ey Rabbim! Kalbime hidâyet eyle, dilimi doğru kıl, göğsümdeki hîle ve kin duygusunu gider.” (Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî, Deavât, 102)

* * *

Enes -radıyallâhu anh- diyor ki:

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ashâbından bazı kimselerle birlikte otururken O:

“-Şimdi buraya Cennet ehlinden bir şahıs gelecek!” buyurdu.

Tam o esnada ayakkabılarını sol eline almış, sakalından abdest suları damlayan Ensar’dan bir adam çıkageldi. Ertesi gün Peygamber Efendimiz bu sözü tekrarladığı sırada yine aynı şahıs aynı şekilde çıkageldi. Üçüncü gün de benzer durum tekrar etti. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- oradan kalkınca Abdullah bin Amr adamı takip etti ve ona:

“-Babamla münakaşa ettim ve üç gün eve gitmemeye yemin ettim. Bu müddet içinde beni misafir edebilir misin?” dedi. O zât da kabul etti.

Bunun üzerine Abdullah, onun evinde üç gece misafir oldu. Fakat adamın geceleyin ibadete kalktığını görmedi. Onun sadece yatağında sağa sola dönerken Allah Teâlâ’yı zikrettiğini, tekbir getirdiğini, vakit girince de sabah namazına kalktığını gördü. Abdullah bin Amr -radıyallâhu anh- devamla diyor ki:

“-Ondan güzel ve hayırlı sözden başka bir şey işitmedim. Fakat bu üç gece geçince yaptığı amelleri biraz küçümser gibi oldum. Ona:

“-Ey Allâh’ın kulu! Doğrusunu söylemek gerekirse, babamla benim aramda bir dargınlık ve kırgınlık mevcut değildi. Ancak Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den üç gün üst üste; «Şimdi Cennet ehlinden biri çıkıp gelecek!» buyurduğunu işittik. Her üçünde de sen çıkıp geldin. Bu yüzden senin yanında kalarak amellerini görüp, ben de senin gibi yapayım istedim. Ne var ki, senin çok amel işlediğini görmedim. Acaba, seni Peygamber Efendimiz’in buyurduğu mertebeye ulaştıran sebep nedir?” dedim.

O da:

“-Benim hâlim, senin gördüğünden ibarettir!..” dedi. Sonra dönüp gitmek üzere iken beni geri çağırdı ve şöyle dedi:

“-Benim hâlim, senin gördüğünden ibarettir. Ancak kalbimde hiçbir zaman herhangi bir müslümana karşı hîle yoktur. Allah Teâlâ’nın kendisine iyilikler ihsân ettiği bir kimseye de hased etmem.”

Bunun üzerine Abdullah bin Amr -radıyallâhu anh- şöyle dedi:

“-İşte seni bu dereceye ulaştıran, (bizim kolay kolay başaramadığımız) bu hâlindir.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned,  III, 166)

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle