Fitne

Vaktiyle adamın biri, köle almak üzere köle pazarına gitmiş. Dolaşmış, incelemiş, fiyatlarını sormuş. Yalnız bir tanesi güçlü-kuvvetli olmasına rağmen fiyatı ucuzmuş. Adam merak edip surmuş:

“-Bu köle diğerlerinden neden ucuz? Görünüşte bir kusuru yok!”

Satıcı:

“-Evet efendim, kusursuz gibi görünüyor, ama…” demiş.

Adam sormaya başlamış:

“-Hırsız mı?”

“-Hayır.”

“-Kavgacı mı?”

“-Hayır.”

“-Beceriksiz mi?”

“-Hayır.”

“-Peki, kusuru ne?” diye ısrar edince:

“-Onun kötü bir huyu vardır.”

“-Neymiş o kusuru bakalım?” deyince, satıcı:

“-Fitne…” demiş. Adam:

“-Aman canım, ne varmış. Ben onu adam ederim. O kusur sayılmaz!” deyip köleyi ucuza aldım diye sevinerek evine götürmüş.

Köle, birkaç yıl hiç yanlış yapmadan onların güvenini kazanmış. Bir gün evin hanımının yanına geldiğinde gayet üzgün ve ağlamaklıymış.

“-Ne oldu, bir derdin mi var?” diye sormuş kadın.

“-Efendim, nasıl söylesem bilemiyorum. Bunca yıl sizin ekmeğinizi yedim. Siz çok iyi bir hanımefendisiniz. Sizin için çok üzülüyorum.”

Kadıncağız merak etmiş:

“-Ne oldu ki? Neye üzülüyorsun? Biz de senden memnunuz.”

Köle:

“-Günlerdir gözüme uyku girmedi. Söylemesem vicdanım rahat değil!”

Kadın:

“-Hadi söyle!” diye ısrar edince:

“-Geçen gün efendimin yanında birileri vardı. Sizin üzerinize kuma getirecekmiş! Konuşurlarken duydum. Sizin gibi bir hanıma bu yapılır mı? İnanın, çok üzüldüm!” demiş.

“-Yaa!” demiş kadın, gözlerinden yaş gelmeye başlamış.

“-Ama efendim…” demiş köle; “Size yardımcı olabilirim.”

“-Nasıl yani?”

“-Ben biraz sihir-büyü işlerinden anlarım. Bugüne kadar yaptıklarım hep oldu. Size de yapabilirim.”

“-Nasıl olacak?”

“-Efendinin sakalından kıl kesin. Bir daha sizden başkasına bakamaz, öyle bir sihir yaparım ki…”

“-İyi de nasıl alayım sakalından?”

“-O uyurken usturayla azıcık kesiverin, duymaz bile...”

Kadıncağız, “bir yolunu buldum” diye sevinmiş. Bu arada fitneci köle, efendisinin yanına gidip gelirken gayet mahzun bir tavır takınmış. Efendisinin merakını uyandırmış nihayet…

“-Hayrola, neyin var?”

“-Hiç, efendim.”

“-Senin bir derdin var, söyle bakalım.”

“-Nasıl söyleyeyim, bilemiyorum.”

“-Söyle artık, meraklandırma!”

“-Çok üzgünüm. Sizin gibi bir efendiye bu yapılır mı? Kaç yıldır hizmetinizdeyim, çok emeğiniz geçti. Çok ekmeğinizi yedim. Siz iyi bir insansınız. Hanımınız sizi öldürüp başkasıyla evlenecek…”

“-O nasıl söz!..”

“-Ben de inanamadım, ama geçen gün birileriyle konuşurken duydum.”

“-Vay namussuz!”

“-Hem de nasıl yapacağını duydum, efendim.”

“-Siz gündüz uykusuna yattığınızda, usturayla kesecek. İsterseniz uyuyor gibi yapın, görürsünüz… Eğer bana inanmıyorsanız...”

Adam şaşırır, ama kulak ardı da edemez ve uyumak için yatağa yatar. Fitneci köle, hemen hanımına koşar.

“-Hadi, bugün bu işi halledelim. Uyumaya gitti!” der.

Kadın denileni yapar. Kocasını uyudu zannederek elinde usturayla yanına gidince, adam birden gözünü açıverir. Karısının elinde ustura... Adam erken davranarak kadının elinden usturayı alır, kadını oracıkta öldürür. Bu arada köle koşa koşa gidip hanımın kardeşlerine haber verir:

“-Koşun, adam, bacınızı öldürdü!” diye…

Onlar da gelir, eniştelerini öldürür. Bu arada efendisinin akrabalarına gidip “Kardeşinizi öldürdüler!” diye ortalığı ayağa kaldırır. Derken ortalık cesetlerle dolar.

“Alt tarafı kötü bir huy, bir şey olmaz!” denilen fitne, ortalığı savaş alanına çevirir.

* * *

Âyet-i kerîmelerde buyrulduğu gibi;

“…Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür!” (el-Bakara, 191)

“Allâh’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allâh’ın riâyet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (Cehennem), onlarındır.” (er-Ra’d, 25)

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de şöyle buyurmuşlardır:

“Fitne uykudadır, uyandırana lânet olsun!” (Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, Hadis No: 1817)

“İleride sağır, dilsiz ve kör fitneler olacak. Kim fitnelere yaklaşırsa, onlar da o şahsı kendilerine çekerler. Dilin fitnelerle dolması, kılıç yarası gibidir.” (Ebû Dâvud, Fiten, 3)

* * *

“Söz, her şeyi altüst eden bir rüzgârdır. Kalbi sızlatır. Kalbi sızlayan kimse, seni mahvedebilir.” (Kutadgu Bilig)

Allah cümlemizi, memleketimizi ve İslâm Âlemi’ni her türlü fitne ve fesat çıkaranların şerrinden muhâfaza eylesin. Âmin.

Yıllar yılı dolaştım, gönül ülkelerinde…

İnsanlığı aradım, insan gölgelerinde.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle