Anne Adaylarında Hâmilelik-2

BOŞALTIM (ÜRİNER) SİSTEMİ

Hâmilelerde böbrek kan akımında % 40 artış olur. Toksik  maddelerin filtrasyonu (süzülerek vücuttan atılması) ve böbreklerde yer alan özel sistemler tarafından vücut için lüzumlu maddelerin geri emilimi kolaylaşır. Hâmilelikte salgılanan hormonlar, mesâne kaslarında gevşemeye sebep olur. İdrar üretimi arttığından idrara çıkma isteği de artar. Hâmileliğin ilerleyen aylarında, büyüyen rahmin mesâneye olan baskısıyla idrara çıkma tekrarı sıklaşır. Hâmile bayanların en çok muzdarip oldukları konulardan biri, bu sıklaşan idrara çıkma isteğidir. Özellikle uzun süreli bir yolculuk yapmak durumundaysalar, özel arabaları ile yapacakları seyahat daha rahat olacaktır. Böyle bir imkân yoksa lavabosu (w.c.) olan vâsıtaları tercih etmek yerinde olacaktır. Böbrekten mesâneye idrarı taşıyan kanallarda oluşan gevşeme, bazen idrar akımında yavaşlamaya ve idrar yolu enfeksiyonlarına sebep olabilir. Normal olarak % 50 kadında idrarda şeker çıkışı olabilir.

 

KAS-İSKELET SİSTEMİ

Salgılanan hormonların etkisiyle genel olarak kaslarda gevşeme olmaktadır. Sırtın normal lordozunda (duruş açısında) artış gözlenir. Bu sebeple sırt ve boyun ağrısı oluşur.

 

SOLUNUM SİSTEMİ

Solunum sisteminde damarlarda genişleme olur. Büyüyen rahmin etkisiyle diyafram  yukarıya doğru 4 cm. yer değiştirir. Göğüs kafesi yukarıya doğru yönlenir ve genişler. Akciğerlerin havalanmasında % 65,  soluk alma kapasitesinde % 5-10 artış gözlenir.

 

SİNDİRİM SİSTEMİ

Hâmilelikte besin ihtiyacı büyür. Annenin iştahı genellikle artar, bazen de azalabilir. Bulantı ve kusma olabilir. Nâdiren mevsimsiz yiyecekler ya da sabun, kömür gibi garip maddeleri yemek isteyebilir. Tükürük miktarı ve asidik yapısı artar. Diş etleri kolayca kanar. Diş çürümelerinde artış olur.

Sindirim sistemi hareketlerinde yavaşlama görülür. Midenin boşalması yavaşlar, kabızlık görülebilir. Mide asidi artar. Yemek borusu kasılıp gevşemesi yavaşlar. Bu durum, mideden yemek borusuna asit kaçışına (Reflü) sebep olabilir. Hâmilelerde sıklıkla karşılaştığımız midede ekşime, göğüste yanma şikâyetlerinin sebebi, hazmın yavaşlayıp asidin mideden yemek borusuna hareketidir. Büyüyen rahim, bağırsakları yukarı doğru iter. Safra kesesinin boşalma zamanındaki  uzama  ve safra akımının  yavaşlaması ise, safra kesesinde taş oluşumuna sebep olabilir.

 

SALGI SİSTEMİ

Hipofiz, önemli salgı bezlerinden biridir. Hâmilelikte hacmi büyüyen hipofiz bezi görme sinirine baskı yaparak hâmile kadında görme alanını bozabilir. Normal zamanda mensturasyon (âdet) döneminde salgılanan bazı hormonların salgılanışı hâmilelikte durur. Salgılanan bazı hormonların etkisiyle (prolaktin) bebeğe “eş” yani “plasenta”dan  su geçişi kolaylaşır. Böylece su ve minerallerin dengesi ayarlanır. Prolaktin aynı zamanda vakti gelince süt salgısını başlatıp devam ettirecektir. Doğumun başlaması, rahmin kasılması yine salgı sisteminde meydana gelen değişikliklerle yönetilir.

Tiroid bezi, hâmilelikte büyüyen önemli salgı bezlerindendir. Esas olarak vazifesi normal şekilde devam eder. Bu bezin normal çalışması, bebeğin büyümesi ve zekâ gelişimi açısından son derece önemlidir. Bunun için Guatr hastalarının gebelik süresince hormonal açıdan dikkatli tâkip ve tedâvisi gerekmektedir.

Hâmileliğin erken döneminde vücutta tuz tutulduğundan tuz kısıtlaması gerekebilir. Vücutta  yağ ve protein depolanır. Kan yağ seviyeleri 2-3 kat yükselir. Diyabet benzeri bir durum meydana gelebilir. Kan şekeri ve yağdaki bu değişiklikler, doğumla birlikte normale döner.

Hâmilelikte vücut dış görünümünde de birtakım değişiklikler olmaktadır: Yüzde kelebek tarzında (alında ve yanaklarda renk koyulaşması şeklinde) renk değişimi meydana gelebilir. Vücutta bazı bölgelerde göbek-uyluk çevresi gibi kasların büyümesine bağlı olarak, önceleri kırmızı, sonra ise gümüş rengini alan çizgilenmeler oluşur. Yarık görünümünü andıran bu çizgiler, sonradan kaybolmaz ve her kadında da oluşmayabilir.

Anne adaylarında bunca değişiklik meydana gelirken, merhameti sonsuz yüce Rabbimiz, annenin bu değişimlere uyum göstermesini sağlayan bir sistem de  yaratmıştır: Bebeğin “eş”i, yani “plasenta” tarafından salgılanan hormonlar; annenin, bebeğin büyümesiyle meydana gelen değişimlere uyumunu sağlar.

Hâdiselere sadece madde gözüyle bakmak, insanın mânevî yönünü göz ardı etmek demek olur. Zira annenin büyüyen kalbinde yavrusuna olan sevgi, şefkat ve merhameti de büyür. Dokuz ay boyunca binbir zahmetle taşıdığı yavrusunu, yine meşakkatli bir şekilde dünyaya getirmesine rağmen onu büyük bir muhabbetle bağrına basar. Bundan sonra nice sıkıntılarla onu besleyip büyütür. İnsanın içindeki bir et parçasına bu muhabbet aşısı, “mârifetine muhabbet eden, kudreti sınırsız Mevlâmız” tarafından yapılmıştır.

Sevgi ve şefkatlerinin kaynağını, ilâhî muhabbetten alarak “kendilerine emânet edilen” yavrularını büyüten annelerin ayaklarına, cenneti sereceğini vaat eden Cenâb-ı Hak, kendi rızâsı için çekilen hiçbir sıkıntıyı mükâfatsız bırakmaz.

Bir akrebe bile yavrusunu sırtında taşıttıran merhametin kaynağı, tabii ki, sadece birtakım hormonlarla ya da içgüdülerle açıklanamaz. Tek başına bir annenin çocuğuna olan şefkati bile tefekkür sahiplerini yaratılış gerçeğine kolaylıkla götürecektir. 

PAYLAŞ:                

Betül Nefise İnal

Betül Nefise İnal

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle