Yaz Tatiline Merhaba

Yok sınavları, yok sözlüleri, denemeleri, ev ödevleri, performans görevleri… derken neredeyse çocuklarımız kadar bizler de yorulduk. Sonuç iyi veya kötü, ne olursa olsun bir dönem daha kapandı. Artık bir süreliğine de olsa bu imtihanları, sözlüleri, notları rafa kaldırmanın ve çocuklarımızı biraz dinlendirmemizin zamanı geldi. Öğrenciler, eğitim sezonunun başından itibaren kâh başarılı oldular, kâh olamadılar; ama şu bir gerçek ki çok yoğun bir tempo içerisinde bulundular. Onlar bir sınıf daha büyüdüler, biz anne-babalar ise, bir yıl daha yaşlandık.

Hepsinin okulda yansıtabildikleri vardı; bir de yansıtamadıklarının ardında gizli kapaklı yaşadıkları... Kimi zaman bizlerle paylaşabildiler olanları, kimi zaman kendi içlerinde yaşadılar hayal kırıklıklarını, arkadaş çatışmalarını, otoriteyle olan dertlerini, yetersizlik duygularını… İşin görünen kısmı karnedeki notlardı çoğu zaman bizler için, yüzümüzü bir anda güldürüveren ya da ekşiten... Ardında yaşananları, bir anda koca bir boşluğa çevirecek kadar tesirli olan karnedeki sayılar… Bize yansıyan notların değeri ne olursa olsun çocuklarımızın hepsi kendince bir emek koydu ortaya ve hepsi bir miktar dinlenmeyi, okul stresinden uzaklaşmayı hak etti.

Çocuklarımız, tatili hak ettiler etmesine ama “tatil” kelimesinin mânâsı, kökeni “atâlet” yani âtıl olma durumu olarak algılanmamalıdır. Tatil, çocukların yeni dönemdeki verimlerini artırmak için verilmiş bir moladır. “Yaz Tatili” döneminde üç ay boyunca çocuklara tembellik ortamı sunulursa, bedenî ve zihnî olarak hiçbir faaliyette bulunmazlarsa, çocuklar, yeni eğitim sezonuna da sağlıklı bir şekilde hazırlanamazlar. Tatildeki tembellik, çocukları dinlendirmekten ziyâde, onların eğitim dönemi içinde kazandıkları öğrenme ve düşünme dinamizmlerini kaybetmelerine sebep olur. Tatillerin misyonu, alışkanlıklardaki sürekliliği kırıp, yapılan işe istekle geri dönülmesini sağlayan bir moladır. Bu mola arasında yapılan iş için gerekli olan becerilerin kaybı, verimi azaltır. Meselâ çocuğun hiçbir kitap veya gazete okumadan, zihnini çalıştırmaya sevk etmeden, sadece televizyon izleyerek ya da bilgisayar başında üç ay geçirmesi ve ardından okula başlaması, akademik becerilerini köreltecektir.

Bilâkis yoğun program altında olmadıkları için yaz tatilinde denemek istedikleri, ama okul döneminde vakit bulamadıkları faaliyetlere yönlendirilip bu alanlardaki zenginlikleri ve deneyimleri artırılmalıdır. Çocukların bu dönemde daha çok okumaya teşvik edilmesi, onların öğrenmelerindeki ve düşünmelerindeki devamlılığın sağlanması; bu şekilde kazandıkları akademik becerilerin sürekliliği desteklenmelidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı, çocuklarımıza yaz aylarında istifade edebilecekleri Kur’ân kursları açıp, aynı mahalle veya köyün çocuklarını bir araya getirerek eğitici bir kamu hizmeti sunmaktadır. Yaz tatili döneminde Kur’ân kursuna giden çocuklar, belli bir program ve disiplin içerisinde, farklı bir alanda eğitim alarak, öğrenme becerilerini sıcak tutabilir, ezberleme becerilerini geliştirebilirler. Aynı zamanda yaşıtları ile bir araya gelerek oyun oynama ve paylaşma ihtiyaçlarını giderebilir ve Allah rızâsı için başkaları ile bir araya gelmeyi öğrenebilirler. Tatilde Kur’ân kurslarından hizmet alan çocukların hem zihnî, hem de sosyal becerileri zinde kalabilir.

Ayrıca okullar açık olduğu zaman derslerini ihmal etmeleri endişesi ile yüklemekten kaçındığımız sorumluluklar, tatil dönemlerinde artırılarak onlara geri verilebilir. Çocukların bedenlerinin yorulmasından ziyâde asıl yorulmaması, âileler için endişe verici olmalıdır. Kız çocukları, genellikle bayanlardan beklenen sosyal rollerle tanıştırılmalı, onlara ev işlerinde yaşlarına uygun sorumluluklar verilmelidir. Bu şekilde anne-kız ilişkisi desteklenmelidir. Erkek çocukları ise, genellikle âile reislerinden beklenen sosyal rollerle tanıştırılmalıdır. Erkek çocukları uygun şartlar altında babalarıyla ya da âilenin diğer yetişkin erkekleriyle işyerine gidip ticâret, zanaat, esnaflık, üretim gibi mesleklerle tanışılabilir, bu şekilde baba-oğul arasındaki paylaşım artırılabilir. Yaşına uygun sorumluluk üstlenen çocukların özgüvenlerinin de artacağı unutulmamalıdır.

Bu yıl, mübarek üç ayların yaz tatiline denk gelmesi, gençlerimiz ve çocuklarımız için iyi bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Âilemiz ve dostlarımızla paylaştığımız iftar sofraları ile çocuklar oruç tutmaya özendirilmeli, onların uzun günlerde aç ve susuz kalmalarından korkmamalıdır. Endişe verici olan, bir çocuğun bedeninin aç kalması değil, rûhunun aç kalmasıdır.

Yazın uzun akşamlarında, onları arkadaşları ile birlikte teravih namazlarına götürmeli, cemaat olmanın güzelliklerini, bizzat yaşamalarını sağlamalıyız. Kimsesiz ve muhtaçlara yaptığımız yardımlara onları da ortak etmeli, çocuklarımıza sosyal sorumluluk şuuru aşılamalıyız.

Üç aylık yaz tatili dönemini, amacına uygun değerlendirirsek çocuklarımızın hem okul yorgunluğundan kurtulmalarını sağlayabilir, hem de sosyal, zihnî, mânevî, bedenî birçok açıdan gelişmelerini destekleyebiliriz.

Hem çocuklarımız, hem de ebeveynleri için verimli, sağlıklı, huzur dolu bir tatil temennisiyle…

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle