Sunuş

Muhterem Okuyucularımız;

Bu sayı, kendisini 1999 yılının Temmuz ayında ilâhî rahmet ve gufrana yolcu ettiğimiz muhterem Mûsâ Topbaş Efendi’nin vefâtının sene-i devriyesine denk geliyor. Aradan geçen yıllar, onun yokluğunun ve geride ne büyük boşluk bıraktığının işaretlerinden ibaret…

Biz, bu sayıda merhum Mûsâ Topbaş Efendi’yi, hayatı ve hatıralarından ziyade bir sohbeti ile yâd etmek istedik. Zira hayatı ve hâtıraları ile ilgili oldukça geniş ve teferruatlı bir eser, Erkam Yayınları’ndan kısa bir müddet önce neşredilmiş oldu. İsteyen okuyucularımız, bu esere müracaat ederek gerekli mâlumâtı edinebilirler. Zaten aradan geçen yıllar boyunca, Altınoluk Dergisi de mümkün mertebe, o muhterem büyüğümüzü değişik yönleriyle ele aldı; bu konuda çeşitli araştırmalar, mülâkât ve sohbetler yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Biz, sözü, bir değişiklik yaparak merhum Mûsâ Topbaş Efendi’ye bırakmak istedik. Onun, bir vesileyle yapmış olduğu hasbihâli, kendi diliyle, ifade ve üslubuyla sayfalarımıza taşıdık. İnşâallâh, okuyucularımız gönül âleminde tesirini icrâ eder ve hayırlara vesile olur.

Mûsâ Efendi’nin vefâtının sene-i devriyesini yâd etmek üzere yola çıkarken bir dosya konusu olarak da “Allah’ın dostları” konusunu ele alıp genişçe işlemeyi düşünüyorduk. Her ne kadar farklı kalemlerden bu konuya kısaca temas edilmiş olsa da, inşâallâh, ilerleyen sayılarda bu konuya daha teferruatlı olarak dönmeyi ümit ediyoruz.

Ama şu kadarını söylemeden geçemeyeceğiz; günümüzün en büyük derdi, “yetişmiş insan kıtlığı”… Eskilerin tâbiri ile “kaht-ı ricâl”… Hemen her sahada edebiyatta, devlet idâresinde, kültürde, sanatta, dînî ilimlerde ve hayatın her bölümünde “yaptığı işin hakkını verecek”, işgal etmiş olduğu makamı “dolduracak” kimselere ihtiyacımız var. Bu yüzden “kibrit-i ahmer” (kırmızı kibrit) gibi nâdir bulunan bu “ricâl”in kıymetini bilmek, hayattayken takdir etmek, sıkça yâd etmek, bilmeyenlere öğretmek, tanımayanlara tanıtmak şart…

Uzaktan da olsa tanıma bahtiyarlığına erenlerden birisi olarak merhum Mûsâ Topbaş Efendi’den alınacak pek çok ibret ve çıkarılacak birçok ders var. Hani bazı dağlar vardır, yanına yaklaştıkça küçülür, ufalır; bazıları da vardır yanına yaklaştıkça büyür, heybeti artar… Mûsâ Topbaş Efendi, günümüzde görmeye alıştığımız insan tiplerinin aksine, yaklaştıkça yücelen, ulvîleşen değerlerden bir tanesi… Bu yüzden onu tanımaya, onu tanıtmaya ve onun gibi insanları çoğalmaya çok ihtiyacımız var; tabiî, eğer yaşadığımız hayatın keşmekeşinden muzdarip isek…

Gelecek sayıda buluşana dek, Allâh’a emânet olunuz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle