Şemme

 

-Gülzâr-ı Aşk* ile hem-râhlık ederek-          

 

Hadîs-i şerîfte meâlen buyrulur:

“Salih dost, güzel koku satıcısına benzer. Kötü arkadaş ise körük çeken ve ateşe üfleyen kişi gibidir. Güzel koku satan kişi, ya sana da güzel koku ikram eder yahut sen ondan güzel koku satın alırsın ya da onun kokusu sana da siner. Körükçüye benzeyen kötü arkadaş ise, ya senin onur ve şerefine zarar getirir, ya dînî hayatına zarar verir ya da onun günah ve isyan hâli sana da sirâyet eder.” (Buhârî, Zebâih, 31; Müslim, Birr, 146)

* * *

“Tek başına kalmak, kötü biriyle oturmaktan; iyi biriyle oturmak ise, tek başına kalmaktan daha iyidir.” hadîs-i şerîfi de insanları sohbet ehlinin ortamlarına özendirmekte, hevâ ve heves ehlinin ortamları hakkında îkaz buyurmaktadır.

 

Ettik mukârenet nice sâhib-tarîkata

Olduk karîn mecâlis-i ehl-i şerîate

 

Dest-i taleb erişmedi dâmân-ı vahdete

Düştük ızdırâb ile vâdî-i hayrete

 

Bildik ki himmet olmayıcak ehl-i hâlden

Esrâr-ı Hak bilinmez imiş kıyl u kâlden

(Nâilî-i Kadîm)

 

(Nice tarikat ehline yaklaştık, nice şeriat ehline dost olduk. Ama bir türlü arzu ettiğimiz vahdet mertebesine erişemedik, şaşırıp kaldık. Anladık ki, hâl ehli zâtlardan himmet olmayınca Hakk’ın sırları zâhirî ilimlerden öğrenilemezmiş.)

Mevlevî büyüklerinden İsmâil Ankaravî Hazretleri buyurur:

“Ebû Bekr-i Tâmestânî dedi ki: «Ey Hakk’ı arzu edenler, Hak’la beraber olunuz. Buna gücünüz yetmezse beraberliği size Hakk’ın beraberliğini sağlayacak kişilerle beraber olunuz.»”

Seyr u sülûkun temel kaidelerinden olan sohbet, bütün tasavvuf büyükleri tarafından gerekli görülmüş ve kemâle erenler de sohbetlerden faydalanmış ve feyizlenmişlerdir. Allah’a yakınlığın bazı noktalarında, ancak sohbet ile mesâfe kat edilir. Bazı zaman olur ki, ârifler, sâlikleri bir sohbet ile irşad ederler. Sohbet ile sâliklerin kalbindeki perdeleri kaldırırlar.

“Sana lâyık kullar ile hem-dem et

Ehl-i derdin sohbetine mahrem et”

Ehl-i dertten kastedilen aşk ehlidir. Mânevî bir derd olan “hakikî aşk” ehli kastedilmiştir. Yoksa diğer maddî hususlarla dertli olanlar değildir. Ehl-i aşk, hakîkatin güzelliğine hayran ve bunun etkisiyle mest kimselerdir ki, velî zâtlardır. Onlar herkese sırlarını açıp zevklerini paylaşmazlar. Bir kimse buna mazhar olmuş ise, pek büyük bir nîmete ermiş demektir, Allâh’ın bir lütfudur. Onların sohbetleriyle şereflenmek, dünya ve içindeki her şeyden daha büyük bir mutluluktur. Ehl-i derdin sohbeti gibi tatlı ve zevk veren başka bir şey yoktur.

Tasavvuf büyükleri, sohbeti üç kısma ayırırlar: Hakîkat ehlinin sohbeti, rûhânîlerin sohbeti ve cismânîlerin sohbeti…

  1. Hakikat ehli o kimselerdir ki, Hakk’ın inâyeti ile feyz-i ilâhîye nâil olmuşlardır. Velâyetin ileri derecesindeki zâtlar, bu mertebededir.
  2. Rûhânîlerin Sohbeti: Bir kâmil velînin rûhu ile yapılan sohbettir. Bu âlemde görüşmeseler bile o kâmil zâtın rûhu, kişiyi terbiye eder.
  3. Sohbet-i cismâniye ise, bir mürşid-i kâmilin irfan eteğine yapışıp onun terbiyesi ile seyr u sülûk etmek ve vâsıl-ı ilâllâh olmak, Hakk’a kavuşmak demektir.

Bu üç çeşit sohbete kavuşmak da istîdâda göredir. Süleyman Çelebi Hazretleri, bundan dolayı Cenâb-ı Hakk’ın inâyetini diliyor.

Sohbet, Allâh’ın sevdiği kullar arasında bulunmak ve onların o kıymetli sohbetlerinden nasiplenmek arzusudur. Allâh’ın sevdiği kullar; ihlâslı, dinde samimi kullardır. Sohbetleri de Allah hakkında olur, mâneviyâta dâir olur. İstîdâdı pek geniş olan bu mübârek zâtların sohbetine kâmil, âşık ve sâdık olanlar kabul edilirler. Çünkü onların yolu, vahdet yoludur ve bunun için sohbetlerinde söyledikleri sözler pek derindir. Herkes, o sohbetlerden nasiplenip faydalanamaz. Evet, herkesi kabul etmezler, fakat ne mutlu o kabul edilenlere ki, bu zât-ı muhteremler, sohbetlerine kabul ettiklerini de asla reddetmezler.

Cenâb-ı Hak, irfan ehlinin söz ve sohbetlerine öyle bir tesir kuvveti vermiştir ki, bir kısım insanların açlık, susuzluk, evrâd u ezkâr ile yıllar süren seviyelerine talebelerini marifet ve sohbet nuruyla az zamanda ulaştırırlar.

Molla Câmi Hazretleri aslı Arapça olan bir şiirinde:

“Allah dostlarıyla bir an sohbet etmek

Yüz yıl takva içinde olmaktan iyidir”

buyururlar. İbrahim Hakkı Hazretleri de o şiiri, Türkçe’ye şiir şeklinde tercüme eder ve der ki:

“Nice yıllar ibadet eyleyip kaddin ham etmekten

Dem-i insan-ı kâmilden işitmek bir ibâdet yeğ”

(Nice yıllar ibadet edip belini bükmekten, kâmil bir insanın ağzından bir ibâdeti dinlemek daha iyidir.)

İşte Süleyman Çelebi Hazretleri, bu mühim inceliğe dikkat çekiyor, “Muhabbetten feyizli nazar doğar. Kâmil bir velînin sohbetinde bulunan insan, onun güzel nazarına muhatap olur.”

Hâfız-ı Şîrâzî Hazretleri’nin:

“Bakışlarıyla toprağı altına çevirenler

Acaba bize de göz ucuyla şöyle bir bakmazlar mı?”

deyişi bundandır.

Evliyâdan Sun’ullâh Efendi Hazretleri buyururlar ki:

“Azîzim! Vahdete ermiş bir zâtın hizmetine, muhabbetine ermeyi kendine en büyük nimet ve mutluluk vesîlesi bilip gece-gündüz onun sohbetine lâyık olmaya çalış. Evliyânın büyüklerinin mîrâcı olan vahdet sırrını o zâtın yüzünde seyret. Burada şuna dikkat et, büyüklerle büyükleri taklid edenleri birbirine karıştırmayasın.”

İbrahim Hakkı Hazretleri, “Halkın mâlâyânî, yani boş şeylerle meşgul olması, sohbetin kadrini bilmediklerindendir.” buyururlarmış.

Sohbet nimettir.

Sohbet, mutluluk vesilesidir.

Sohbet, insanı türlü cehâletten kurtarır.

Sohbet meclisi, Cenâb-ı Hakk’ın mârifetine dâir bir gül bahçesidir. Mârifetten ise, hakikat doğar.

Gaflet, kalp aynasını kapatmış tozlara benzer. Sohbet ise, o tozları silip temizleyen bir rahmet yağmuru gibidir.

Sohbet, rüzgâr gibidir. İnsanın mârifet semâsını kapatan gaflet ve günah bulutlarını sürüp götürür. İnsanı mârifet güneşinin aydınlığına boğar.

Sohbet, düşünmeyi sağlar. Bir saatlik sohbet, bin saatlik nâfile ibâdetin sağlayacağı zevki uyandırır.

Sohbet, nur gibidir. Herkes kalbinin istîdâdı nisbetinde ondan nasiplenir.

Sohbetten mânevî bir zevk hâsıl olur. Mânevî zevkler, kişiyi olgunlaştırır ve boş, kıymetsiz şeyleri terk ettirir. Boş ve kıymetsiz şeyleri terk etmek ise, âhiret mutluluğunu sağlar.

Sohbet bunun için nimettir.

Sohbet çok etkilidir. İnsan kiminle can ü gönülden sohbet etse, onun hâliyle hâllenir ve onun rengine boyanır. Sohbette pek çok fayda ve incelik gizlidir. 

Aslı arapça olan bir şiir de şöyledir:

“Kerem sahipleri ile sohbet et, sohbetlerinden faydalanırsın. Çünkü fıtrat, bulut gibi her uğrayan rüzgârdan bir koku derer. Kötü kokuludan kötü koku, güzel kokuludan güzel koku alır.”

Güzel kokulu olan kıymetli kimselerle sohbet et ki, sen de hoş kokulu olasın. Güzel ahlâk sahibi, ârif kişilerle dostluk eyle ki, sen de ârif olasın. Seni Allah için seven ve kendisi de Allâh’ın sevdiği kullardan olanlarla sohbet et ki, iyiliğinde de yanında olurlar, zorluk zamanında da...

Hem-nişîn ol dâimâ uşşâk ile

Hem-dem olma bir nefes fussâk ile

 

Halk u hûyun eyle nîkû halk ile

Olasın her bir nefes Hallâk ile

(Hüseyin Vassâf)

(Dâimâ âşıklarla beraber otur, günah ehli ile birlikte bir nefes bile alma. Halk ile geçimini güzelleştir, ama her nefesinde Allah ile birlikte ol.)

Bu konuda söylenecek söz çoktur, ama bu kadarla iktifa ediyoruz.

 

* Hüseyin Vassaf Efendi, Gülzâr-ı Aşk, Mevlîd-i Şerîf Şerhi, Dergâh Yayınları, s. 599-603.

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle