Sekte

-Acı-

Başını duvarlara vura vura ağlarsın. Onun yaşamadığı bir şehirde, gök sanki üstüne üstüne ağar. Her sabah gözlerini hiç açmamış olmayı dileyerek uyanırsın. Yastıkta isli gözyaşların…

Hiç olmamış gibi yapmayı seçersin. “Sabır” dersin gönlüne, “sabır…” Unutmak için gün sayarsın… Her günün eteğine asılarak aslında, çabucak geçmesini dilersin bahsi geçen bir yılın. “En çok bir yıl sürer” ya, “yirminci yüzyılda ölüm acısı”

Şarkılar dinlersin, her biri buzdan bir bıçak gibi sıyırıp geçer en nârin yerlerini acının…

“Aşksız dönmüyor dünya”1

Kelimeler sonra… Sağda-solda apansız duyuverdiğin zaman rûhunu olduğu yerde kül ediveren… Bedenini alıp denizlere savuran yakıcı çöl rüzgârı gibi, ilk âna döner gibi…

 

-Özleyiş-

Mütemâdiyen olur bu. Aradan çok uzun zaman geçmiştir, alışmışsındır yokluğuna... Doldurmuşsundur acının oyduğu yerlerini… Sıvamış boyamışsındır. Bir hâdise, bir yer, bir isim çağrıştırıverir onu... Hatta bir yolun tam ortasında görüverirsin. Geçip gitmektedir görmeden, senin yol ortasında donup kaldığını, yanıp kaldığını…

Bir gece yarısı, melâl sarmışken her yanı; rûhun kaçıp ona sığınır.

“Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu
Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu

Sevda bahçelerinin çiçekleri hep soldu
Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu”
2

Hiç kimse seni anlamadığında bir gün, sıradan bir gün; aynı kelimelerle konuşmanın değerini anlarsın. Gerçi evet, gerçekten sevseydin ayrılık olmazdı. Ama yine de keşke o senden vazgeçmeseydi.

“Artık her şey için çok geç olsa da…”

   

-Tutunuş-

Bir aldanıştır, uzun zamanlar geçmiştir aradan… Ne sen o eski sensindir artık, ne de o senin bildiğin gibidir. Seni değiştirmiştir hayatın, zevklerin, algıların, kıymet hükümlerin… Yüzünün kıvrımları değişmiştir. Biraz daha yaşlı, biraz daha kirlidir kalbin… Titrek ellerinle hep uzanıp uzanıp tutmak istersin “hayatının anlamı”nı… Avuçlarından akıp gider her seferinde… Her seferinde karanlığa biraz daha yakın,

yağı tükenen bir fener,

gül dalına asılan

-ciğerinden-

 

  -Aldanış-

Her aşk unutulur istenirse. “Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur.” diye özetlemiş atalar. Tadını o denli unutursun ki onu görmenin, gördüğünde tat vermez olur. Bumuymuş yani onca sevdiğin diye homurdanır kör şeytan. Kovulmuş şeytanın şerrinden Allâh’a sığınırsın. Aldanmışsındır, her fânî gibi… Aşkın çileli yollarına dayanamamışsındır. Bahaneler hazırdır. Açarsın Attâr’ı3; yorgunluk, kader, realite, nefs... vesâir vesâir… 

 

“Unutmak kolay mı, deme
Unutursun Mihriban’ım.
Oğlun, kızın olsun hele
Unutursun Mihriban’ım.

Zaman erir kelep kelep..
Meyve dalında kalmaz hep.
Unutturur birçok sebep
Unutursun Mihriban’ım.

 

Yıllar sînene yaslanır
Hâtıraların paslanır.
Bu deli gönlün uslanır...
Unutursun Mihriban’ım.

Süt emerdin gündüz-gece
Unuttun ya büyüyünce...
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban’ım.

Gün geçer, azalır sevgi
Değişir her şeyin rengi.
Bugün değil, yarın belki
Unutursun Mihriban’ım.

 

Düzen böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide.
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban’ım”.
4

Affeder miyim bir gün şâiri, bu şiiri için? Birinci bölümü tartışmasız en güzel Türk aşk şiirlerinden olan Mihriban’ın ikinci bölümünde kahrediyor, her seferinde beni… Sevilenlerin kaderi mi bu; unutulmak?

“Sensiz geçen zaman-ı hayatın kazası yok”5

Bir aşkı en çok hak ettiğine inandığın şeyi, anlaşılmaz bir ihmal ile unutunca çıkarırsın hayatından… Öylesine kolay olur ki bu, hiç acıtmaz bir müddet sonra, kabullenirsin.

“uzundur hicrinden gara geceler

bilmirem men gedim hara geceler”6

Bir ağaç nasıl unutursa baharı, kışı nasıl kurur ve soğuk kapanırsa içine, çekilirse suyu yavaş yavaş unutursun, unutursun…

 

 -Sonsuz kopuş-

Kimse ölmemiş “yâr”sızlıktan, herkes itinayla iyileşmiş.

Hiç iyileşmemeyi dilerdin oysa. Verem olup can veren köylü kızlarına imrenirdin. Hiç unutmamayı, acısını hep taze tutmayı, hep özlemeyi, hep tutunmayı, hep sevmeyi, hiç ayrılmamayı dilerdin oysa…

Uzun ve yorucu bir gün gibi geçen yılların ardından, aynaya bakıyorsun: Sensiz de geçiyor ömür!

Esefle, hayıfla: Sensiz de geçiyor ömür!

Çığlık çığlığa, avaz avaz: Sensiz de geçiyor ömür!..

Hâşiye: Kur’ân-ı Kerîm’in şahs-ı mânevîsine, hâfızlara ve Deniz’e ithafen yazıldı. Döne döne okundu, yana yana okunsun denildi...

 

1 “Ebrûlî”, Ezginin Günlüğü.

2 Sûzinâk şarkı; Beste-Güfte: Zeki Müren.

Mantıku’t-Tayr (Kuş Dili), Feridüddin Attar.

4 “Mihriban-2”, Abdürrahim Karakoç 

5 Nesîmî.

6 Ferhadî-Ali Selîmî, “Ayrılık”. (Geceler senin ayrılığından dolayı böyle karanlık ve ben nereye gideceğimi bilemiyorum.)

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle