Şebnem'den

Kışın, bütün ağırlığını hissettirmeye başladığı bu aylarda içinizi ısıtacak bir sayı hazırlamaya çalıştık. Öncelikle bir “huzur kaynağı”, “sekînet yuvası” ve “merhamet mektebi” olması gereken aile müessesemize eğildik, bu sayımızda…

Gerçekten günümüzde yuvamız bu kadar “sıcak” mı? Aile içinde zevc ve zevce arasındaki münâsebetler, insana “mutluluk ve sekînet” veren cinsten mi? Yoksa kırılmalar, gücenmeler, yürek yaraları, anlaşılmazlık yakınmaları ve sonunda boşanmaya varan buhranlar içinde bunalıyor muyuz?

Böyle bir çatışma ortamı içinde çocuklar kendisine ne kadar ve nasıl bir yer bulabiliyor? Yoksa en büyük hayal kırıklıklarını onlar mı yaşıyor?

Günümüz çağdaş aile tipi, eşler arasına “ortaklık”tan çok “rekabet”i mi sokuyor? “Nikâh” ne kadar kutsal? Evlilik dışı ilişkiler artıyor mu, azalıyor mu?

Toplumumuzu derinden sarsan israf ve savurganlık aile yuvasını nasıl etkiliyor?

Burada sadece birkaçını tekrar ettiğimiz bu ve benzeri sorularla ilgili şüphesiz çok daha derin ve geniş çaplı araştırmalar yapmak lazımdır. Konunun hassâsiyeti ve çok yönlü oluşu üzerinde ısrarla durulmaya değecek tarzda olmasına rağmen, biz sayfalarımız ölçüsünde sadece temas etmekle yetiniyoruz. Üzerinde düşünüp kendimize mahsus çözümler üretmek, elimizde son mutluluk kalemiz olan ailemizi korumak her birimizin üzerine düşen bir borç!...

Bu konu üzerinde Osman Nûri Topbaş hocamızla genişçe bir mülâkâtımız var. Hepimizin durduğu yeri sorgulamasını isteyen, ilim ve gönülle yoğrulmuş hayat tecrübeleri… Yine bir eğitimci olan Servet Öztürk’ün yazısı, günümüz kişisel gelişim metotlarıyla kendimizi ve muhatabımızı tanımayı tavsiye ediyor. Ayşenur Vural’ın aile içindeki muhabbeti işleyen yazısı da bir edebî tad bırakıyor damaklarımızda…

Elbette Şebnem’in içindekiler bunlardan ibaret değil!.. Bir yılı aşkın bir zamandır yanıbaşımızda yaşanan ve yüreğimizi dağlayan bir zulüm var. Irak’ta her gün yeni bir kıyım ve çeşit çeşit işkencelerle dünyanın ve İslâm âleminin vurdumduymazlığı test ediliyor. Görünen o ki, bu ateş düştüğü yeri yakmakla kalıyor. Hümeyra Nezihe Gül’ün yazısı Irak’taki müslümanların çığlığını, bizim duymak istemeyen kulaklarımıza ulaştırmak istiyor: “Kardeşlerim Nerede?”

Satırlarımız arasında “göynünün istediği yere gömülmeyi” vasiyet eden Akşemseddin, “hidayet hikâyesini” anlatan Amerikalı Jackie Hanım, insana dair yaşlılık hâllerini yansıtan “Dede” ve “Zemzem ile Medine” adlı hikâyeler ve daha niceleri…

* * *

Geçen sayımızda haber verdiğimiz üzere, “Şebnem Kitapları” serimiz başladı ve devam ediyor. İlk kitabımız, Osmanlı Haremi’nin ve Vâlide Sultanlar’ın anlatıldığı “Vakıflara Hayat Veren Vâlide Sultanlar” isimli bir piyes metniydi… İkinci ve üçüncü kitaplarımız Neslihan Nur Türk’ten… Şebnem’de yayınlanan yazılarıyla tanıdığınız ve kendine has üslûbuyla insanın gönül tellerini titreten yazarımız, “Niceleri Benim Sandı” ve “Kervan” adlı kitaplarıyla huzurlarınızda… Hepsi titiz ve göznuru bir emeğin mahsûlü olarak hazırlandı ve sizlere sunuldu. İnşaallah sonraki sayılarımızda yepyeni sürprizlerle karşınıza çıkmak için hazırlıklarımızı devam ettiriyoruz.

Gelecek sayımızda buluşana dek…

Allah yâr ve yardımcınız olsun.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle