Sanat Harikası İnsanın Var Oluşu -25 Tek Bir Hücre!

“Ey insan! İhsânı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir? O Allah ki, seni yarattı, seni düzgün ve dengeli kılıp, ölçülü bir biçim verdi. Seni istediği herhangi bir şekilde parçalardan oluşturdu.” (el-İnfitâr, 6-8)

 

İnsanın tohumu, rahme doğru ilerlerken ilk başta sadece kopyalama bölünmesi yapmasına rağmen 40 hafta sonra ortaya çıkan sonuç; trilyonluk bir hücre yumağı değil, düzgün ve dengeli yaratılmış, pek çok çeşit hücreden müteşekkil bir insan bedenidir. Zigot ne kadar akıllıdır ki, bölünen hücreler aynı mekanizma ile çoğalmalarına rağmen onları belli bir amaca hizmet etmek üzere yönlendirmiştir. İnsan vücudunun ortaya çıkması için bu hücrelerin becerilerinin de en üst seviyede olması gerekir ki, zaten bunun öyle olduğu müşâhede edilmektedir:

1- Bu hücrelerin hızla bölünüp çoğalma kabiliyeti vardır. Ancak bu şekilde tek hücreden trilyonlara ulaşabilirler.

2- Bu hücrelerin yerlerinden ayrılıp göç etme kabiliyeti vardır. Organların yerinin tayininde bunu görmekteyiz.

3- Bu hücrelerin, bir yerde toplanıp şekil değiştirme kabiliyetleri vardır. Doku farklılaşması ve organ teşekkülü bu şekilde olmaktadır.

4- Bebeğin anne rahmindeki gelişimi esnasında bazı kısımları büyürken, bazıları geride kalır. Hücreler buna göre hareket ederler. Kollar, bacaklar, damarlar, kromozomlar uzarken; gözler, kulaklar, parmaklar belli aşamada dururlar.

5- Hücrelerin bazıları bir boşluğu çevirebilecek kapasitededir. Mide-bağırsak oluşumunda olduğu gibi...

6- Bazı hücreler dışa-içe katlanarak bağırsaklardaki girinti ve çıkıntıları meydana getirirler. Böylece küçücük bir alanda geniş bir emilme yüzeyi oluşturulur.

7- Bazı hücreler dışa bükülebilirler. Gözün yaratılışında olduğu gibi…

8- Hücreler; hangi organdan kaç tane yapmaları gerektiğini, organa hangi şeklin verileceğini bilir ve bu organların simetrisini ayarlayabilirler. Birbiriyle aynı büyüklükte iki kulak, aynı renkte iki göz, aynı uzunlukta iki kol ve bacak inşasında olduğu gibi…

Tek bir hücrenin içinde bütün vücut programı mevcut… Hangi hücre, hangi doku ve organa dönüşecek, hangi organ nereye yerleşecek, organın şekli neye benzeyecek, vazifeleri neler olacak, kaç adet yapılacak? Diğer organ ve sistemlerle bağlantısı nasıl kurulacak? Damarlar ve sinirler, organa ya da organlara nereden girip çıkacak, artıklar nereden uzaklaştırılacak? Tek bir hücre, bunları ve daha aklımıza gelmeyen nice soruların cevabını bünyesinde taşıyor. Lâzım olan bilgiyi, tam da zamanı geldiğinde işleme koyuyor.

Tek bir hücre; zamanla trilyonlara ulaşmakta, şekil değiştirip uzaklara göç etmekte, belli aşamaya kadar uzayıp gerektiğinde durabilmektedir. Böylece 40 haftanın sonunda hücrelerin bir kısmı sanat harikası olan insana, bir kısmı onu besleyip koruyacak bir yapıya dönüşmektedir.

En üst düzeyde bilgiyle donatılmış zigot, kendine yüklenen sorumluluğun farkındaymış gibi hareket etmektedir. Sürekli bölünüp çoğalan hücrelerin her birine hangi vazife verildiyse onunla ilgili çalışmalarına devam etmekte ve kimi gören gözümüze, kimi işiten kulağımıza, kimi tat alan dilimize, kimi yürüyen ayaklarımıza, kimi çevreden gelen uyarıları toplayıp yorumlayan beynimize dönüşmektedir. Tek bir hücre; haftalar içinde hâlden hâle geçerek, kusursuz bir plânlayıcının emrinde muhteşem bir tasarımla karşımıza bir insanı çıkarmaktadır.

 Hiçbir beşerî kudretle bu mükemmel işler gördürülemez! Hem de kapkaranlık bir ortamda ve suyun içinde!..

Akl-ı selîm sahibi olan herkes, gönül gözü ile baktığında insanın içinde bir kâinât olduğunu fark edebilir. En mühim tahsil de yaratan Rabbimiz’in adıyla, tefekkür ve ibret nazarlarıyla bu kâinâtı okuyabilmektir. Rahman ve Rahim olan Yüce Mevlâ’nın Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile insanlığa ilk emri de budur:

“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O insanı alaktan (kan pıhtısından) yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” (el-Alak, 1-5)

Yüceler yücesi Rabbimiz, cümlemize, takvâmızı artıracak olan ilmi öğrenme aşkını lütfetsin. Gönül gözlerimizi açsın da, bin bir kudret akışıyla müzeyyen olan kâinatta, insandaki muazzam ilâhî sanata karşı kör ve sağır kalmaktan bizi muhafaza eylesin! Âmin.

PAYLAŞ:                

Betül Nefise İnal

Betül Nefise İnal

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle