Misilleme Tarzı Davranışların Kısır Döngüsü -2

İki tarafın da birbirine kötülük yapmak için fırsat kolladığı bu tip durumlar hakkında Rabbimizin emrettiği yaklaşım tarzı, yine esas devâyı sunuyor bizlere:

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel olan iyilikle defet. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost olmuştur.” (Fussilet, 34)

 Böylece nefsin ilk tepkisi olan “misilleme”nin, kesinlikle çare olamayacağını göstermiş; bilakis çarenin, kötü davranışa karşı, iyi davranışla mukabelede bulunarak, hem karşıdakini utandırıp kendi yanlışını fark etmesine fırsat vermeye; hem de benzer bir yanlışa düşerek kulluk edebini zedelemekten kaçınmaya dâvet etmiştir. Tabiî her faziletli davranış gibi, bunun da nefisle dâimî bir mücâdele istediğini hatırdan çıkarmamak gerekir.

Kâmil îman sahibi yıldız sahabî Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- Efendimiz, nefsiyle mücadeleyi kazanarak, bu fazileti kendine hayat tarzı edinenlerden… Bu yüzden Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onun bu farkının bilinmesi için kendisine defalarca sorar:

“-Sana kötülük yapana ne yaparsın?” diye… Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- ise her seferinde:

“-İyilik yaparım yâ Rasûlâllah!..” cevabını verir.

Kötü bir muâmeleye mâruz kalan kişi, nasıl davranacağını denemekte olan Rabbini unutmadığı nisbette, bu zorlu mücadelede başarılı olabilir.

Bu konuyu incelerken, Psikolojik Danışman Mehtap Kayaoğlu’nun bazı tespitlerini sizlerle paylaşmak istiyorum:

 “İlişki ve evlilik, «almak»la değil, «vermek»le ilgilidir. Evimize, evliliğimize ve ilişkimize vereceğimiz bir şeyler olduğu müddetçe yaşanır güzel günler… Almak mı dediniz? Evet, iyi ilişkide alacağımız şeyler de vardır elbette. Vereceğini bilerek yaşayanlar için, alıcı olmak işin sürprizidir. Evliliğin baştan hesap edilmeyen keyfidir. Hani soruyorsunuz ya, «Bugünün evlilikleri niye hemen bitiyor?» diye. Şimdikiler «Alacağım.» diye evleniyor. «Hep ben, hep ben…» diyor. Geçmiş zaman insanları ve günümüzün iyi ilişkilerinde mutlu olan herkes bilir: Evlilik, almakla değil, vermekle ilgili bir ilişkidir. Verebilecek kapasitesi olan kişiler evlenmelidir. Bencil ve hep kendini düşünen kişiler, evlilikte mutsuz eder eşini…”

Velhâsıl, evliliğe adım atan kişi, “ben” değil, “biz” diyerek bakmalıdır hayata… Bu yüzden bir yanlışa misilleme yaparak ateşe körükle gitmeden önce, bunun âile saâdetine vereceği zararı, amel defterine düşüreceği lekeyi iyi hesap etmek, Allâh’a tevekkül ederek, zaman ilâcının da desteğiyle sabretmek yakışır müslümana…

 

12) Nankörlük:

Kur’ân’da birkaç yerde, insanın “nankörlük” vasfına dikkat çekilir. (İbrahim, 34; el-Hacc, 66; el-Âdiyat, 6) Ayrıca kadınların nankörlüğü hakkındaki şu hadîs-i şerîf de meselenin âileyle ilgili yönüne dikkat çekmektedir:

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

«Bana Cehennem gösterildi. Cehennemliklerin çoğunluğunun kadınlar olduğunu gördüm. Zira onlar inkâr edenlerdir.»

Peygamber Efendimiz’e soruldu:

«-Allâh’ı mı inkâr ederler?»

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

«-Kocalarının hakkını inkâr ederler, iyiliği inkâr ederler. Onlardan birine uzun zaman iyilikte bulunsan; sonra senden sevmediği bir şey görse, hemen “Zaten senden hiçbir iyilik görmedim.” der.»” (Buhârî, Îman, 21)

Gerçekten hazin bir vâkıayı tasvir etmiştir, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-… Genel olarak insan ilişkilerinde de düşülen en büyük hatalardan biridir bu: Bir hata yüzünden geçmişte yaşanan güzellikleri görmezden gelivermek, âdeta yok saymak!.. Pek çok iyi davranışın ardından bir hata yaptığımızda Rabbimizden böyle bir muâmele görsek ne korkunç olurdu, değil mi? Tabiat olarak biz, bir hata yaptığımızda görmezden gelinmesini tercih eder, büyütülmemesini bekler; bu beklentimiz gerçekleşirse de karşımızdakinin hoşgörü ve büyüklüğü karşısında rahatlar, seviniriz. Böylece tekrar beyaz bir sayfa açmaya daha çok güç buluruz kendimizde… Ama hatayı yapan sevdiğimiz olunca, nefs devreye girer; kendimiz için arzu ettiğimiz muâmeleyi icrâda zorlanırız.

Hadîs-i şerîfte hanımların uyarıldığı nokta, erkekler için de bir îkaz mahiyetinde şüphesiz… Yani bu tip bir nankörlük, Cehennem ehlinin sıfatlarından olduğuna göre, beyler de aynı hataya düşmekten sakınmalılar. Evliliğin “mezara kadar” bir birliktelik olması arzu edildiğine göre kişi, eşinin bütün yaptıklarını bir bütün olarak algılayıp değerlendirmeyi ihmal etmemelidir. Yaşanmış pek çok güzellik varken, hataları, her şeyi mahveden bir vasıfta telâkkî etmemelidir. Aksi takdirde insafla bağdaşmayan bir tutum sergilenmiş olur. “İnsan beşerdir, şaşar.” atasözünü hatırdan çıkarmadan, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in engin hoşgörüsünden izler yansıtılmalıdır hayat çizgisine…

* * *

Rabbimiz, cümlemizi râzı olmayacağı fiil ve hâllerden muhâfaza buyursun. Âilelerimize, İslâm’ın huzur, sekînet, muhabbet ve bereketini indirsin. Kalplerimizi ülfet ve merhametle birbirine yaklaştırsın. Aramızdaki husûmet, firkat ve nankörlükleri kaldırsın. Bizi, rızâsını kazanmaya vesîle olacak eşler ve âile fertleri hâline getirsin. Âmin…

PAYLAŞ:                

Didar Meltem Erdem

Didar Meltem Erdem

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle