Işığı Tanıyamadan

Karanlıkta doğan çocuğa ışık nasıl anlatılır?

Görülmeyen ruh nasıl acırsa ve kanarsa, her şey öylece fark ettirmeden sonlanır.

Ne, adına “dünya” denen varlık kalır geriye, ne de etten örülmüş bedenler…

İlk kurtarılacak olanlar listesinde, dünya yoktur artık… Bir secden varsa, yürekten yaptığın, ona sarılırsın… Başka bir kapıdan içeriye girerken, aklında iyilikler sıralanır, tevbelerini ortaya koyarsın… Teraziler dökülür önüne, önce hesap kendi kalbinde başlar.

Ve karanlıkta doğan çocuk, ona ışığı anlatmak isteyenleri bir bir hatırlar. Gözlerini kamaştıracak olan aydınlığı görmek istemediğini haykırırken, kalbiyle karanlıkları tercih ettiğini düşünmekten korkar.

Artık geç kalmışlığın korkusu, ona yeni karanlıklar vaat eder. Vaktiyle ışık ona anlatılmış, ancak o siyahın büyüsüne kapılmıştır.

“Bir nurdur o!..” denilmiştir.

“Bir beyazlıktır, alabildiğine temiz...” “Işığın, namazındır.” denilmiştir.

“Kalbindeki fenerdir, yolunu gösterecek olan… Alnındaki secde işaretidir parıldayan…”

Mutluluğunun sebebidir namaz ve aydınlığın sembolüdür. Allah ile buluştuğun vakittir namaz… Ona derdini anlattığın, önünde eğilecek kadar yaklaştığın doyumsuz lezzettir. Zihninde ışıldayan güzel bir fikirdir namaz… Sen unutmadıkça, seni unutmayacak sâdık dosttur. Bir vesîledir, bir sebeptir hayatına anlam katan… Gece, bekçindir; gündüz huzurundur namaz…

Sevdiklerini koruyan, içini ferahlatandır o… Yüreğinin güneşidir, kazandığın ekmeğin bereketidir namaz… Bekletmeden seni, “Sen ne zaman istersen, ben hep varım!..” diyen en samimi arkadaşındır o.

Bir armağandır, bir lütuftur… Allah ile arandaki bağdır, kalbindeki murâdın üzerinden geçen yoldur namaz…

Bir Allah dostunun tebessümündeki sâdeliktir o… Bir fakirin şükründeki bereket, bir hayırseverin dilindeki inceliktir namaz…

Seni doğruya götürecek olan yolda, ışığın olacak her şeydir o…

Karanlıkta doğan çocuk, artık ışığı kaybeden olarak sonsuza kadar sürüklenir…

Ve içindeki karanlıkla hangi vadilerde, hangi uçurum kenarlarında gezindiğini göremeden, hayata nerede vedâ edeceğinden habersizdir.

Tek bildiği, koca bir siyahlığın içinde ölecektir. Çünkü o yüreğinin kapılarını kendi elleriyle kilitlemiştir.

Şimdi hesap vaktinin gölgesinde, ne yüzü kalır doğruyu göstermek isteyenlere bakacak, ne de gözleri kalır aydınlığı tartacak…

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle