Zilhicce Ayı

Zilhicce Ayı, Hac Mevsimidir

Şevval ve Zilkâde ayları ile Zilhicce ayının ilk on günü; “Hac ayları”ndan sayılır.

Zilhicce’nin sekizinci (terviye) günü Minâ’ya, Arefe günü Arafat’a gidilir. Ardından Müzdelife’de vakfe yapılarak toplanan taşlar, bayramın birinci (Zilhicce’nin onuncu) günü Mina’da şeytan sembollerine atılır. Kurban kesilip traş olunarak ihramdan çıkılır ve tavaf için Kâbe’ye gidilir. Bu şekilde devam edip giden hac menâsikinin tamamı, Kurban bayramı günlerinde, başka bir ifadeyle Zilhicce ayında tamamlanır. Dolayısıyla Zilhicce ayı, öncelikle Hac ayıdır.

Hac, İslâm’ın şartlarından birisidir. Hac, imkânı olan ve fırsat bulabilen kullar için, Allâh’ın bir hakkıdır. Zengin olduğu ve gitme imkânı bulduğu hâlde, ömründe bir defa olsun, üzerine farz hacca gitmeyen mü’minler hakkında pek çok îkaz vardır.

Her yıl dünya Müslümanları arasından, “Allâh’ın seçtiği kimseler” Kâbe ve civarında toplanırlar, “ümmetin temsilcileri” olarak hâllerini Allâh’a arz edip ümmet-i Muhammed adına, duâ, niyaz, tevbe ve mağfiret talebinde bulunurlar.

 

Diğer Faziletleri

Bu ay, hicrî takvimin son ayıdır. “Zilhicce, Muharrem ve Receb” gibi, dört haram aydan bir tanesidir. Hac, bu ayda tamamlanır.

Bu ayın ilk on gün ve gecesine Kur’ân-ı Kerîm’de dikkat çekilmiştir. Allah Teâlâ, Fecr sûresinin ilk âyetlerinde; “Sabaha yemin ederim. Ve (Zilhicce ayından ilk) on geceye...” (Fecr, 1-2) buyurmaktadır. Tefsirciler, bu âyeti izah sadedinde şöyle demektedirler:

“Sabah vaktinde, huzur-i ilâhîde, kalb huşû içinde olduğu için Cenâb-ı Hak, sabaha; Zilhicce’nin ilk on günü, yılın en faziletli günleri olduğu için de bu faziletli mübârek gecelere yemîn etti.”

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-, Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:

“Zilhicce’nin on gününde yapılan ibâdetler kadar, diğer günlerin hiç birindeki ibâdet Allâh’a sevgili değildir. Bugünlerden her birinin orucu, bir senenin orucuna, gecelerinden her birinin ihyâsı da, Kadir gecesinin ihyâsına muâdildir.” (Tirmizî, Savm, 52; İbn-i Mâce, Sıyam, 39)

Bu ayın ilk dokuz gününde, Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz oruç tutmuş, müslümanlara tutmalarını tavsiye etmiş, bu günlerde îfâ edilen diğer sâlih amellerin, Allah Teâlâ nezdinde pek sevimli olduğunu beyân etmiştir. Özellikle Arefe günü orucunun, geçmiş ve gelecek yılın günahlarının afvına vesîle olacağı hadîs-i şerîfte açıklanmıştır.

Arefe günü, sabah namazından, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, yirmi üç vakit, farz namazların arkasından “Teşrîk Tekbirleri” getirilir.

Kurban Bayramı’nın birinci günü, bayram namazı kılınır ve kurban kesilir. Kurban Bayramı günleri yapılması güzel olan (müstehap) şeyler vardır. Bunları da mümkün olduğu takdirde yapmalıdır.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle